11 Haziran 2008 Çarşamba

(Namaz Zamanı) Buhara'dan Bursa'ya Emir Sultan

 

Buhara'dan Bursa'ya Emir Sultan

 

Tarihimizde yasayis ve sohbetleri ile, insanlarin Islâm'a gonulden baglanmasina vesile olmus buyuk insanlar vardir. Bunlar halkin sevdigi Allah dostlaridir. Bu buyuk insanlar yasamis olduklari sehirlerin mânevî merkezi haline gelmislerdir. Nitekim Istanbul'da Eyup Sultan, Aziz Mahmud Hudai, Ankara'da Haci Bayram-i Veli; Konya'da Mevlâna, Sadreddin-i Konevi, Erzincan'da Terzi Baba, Kastamonu'da Seyh Saban-i Veli ve Bursa'da Uftade Hazretleri ile Emir Sultan bu buyuk insanlardandir. Bu Allah dostlarinin Anadolu'da Islâm'in yayilmasi ve dogru sekilde yasanmasinda rolleri buyuktur. Daha isin basinda Anadolu fatihlerinin yaninda alperenler diye bilinen tasavvuf erbabi âlim ve arif kisileri goruyor; bunlarin bu topraklarin mânevî fatihi ve gercek mânâda Anadolu'yu aydinlatanlar olduklarini biliyoruz.

 

Mehmet Onder, Anadolu'yu Aydinlatanlar adli kitabinda soyle diyor: "1082 yilinda Suleyman Sah Tarsus'u fetheder etmez, Trablussam Hukumdari Ibn-i Ammar'a bir mektup yazarak fethettigi sehre bir kadi ve bir mursid gondermesini ister. Birkac gun sonra Tarsus'a gelen kadi ve murside: 'Biz din-i Islâm icin bir cihad actik. Buralari idare altina aldik. Sizler bu fethi tamamlayacak, biriniz halka adalet dagitirken, digeriniz gonulleri yikayacak, imanla dolduracaksiniz. Sizin vazifeniz bizimkinden ustun ve daha kutsaldir.' diyerek bilgi, ilim ve irfaniyla Anadolu'yu aydinlatmalarini ister."

Ahmet Hamdi Tanpinar'in dedigi gibi; "15. asrin halk muhayyilesine en cok mal olmus kisisi" olan ve ozellikle Bursa'nin dinî ve tasavvufî hayatina cok onemli katkilar yapan, dinin dogru yasanmasini saglayan, Kur'an ve Sunnet adabini halka ogreten, gonullere imanin yerlesmesine vesile olan, ilmi, irfani ve hayatiyla insanlara en guzel ornegi sunan buyuk Allah dostlarindan birisi de Emir Sultan Hazretleridir.

 

Hayati

 

Asil adi Muhammed Semseddin olan Emir Sultan, 1368'de Buhara'da dogmustur. Babasi, comlekci mânâsina gelen "Emir Kulâl" lâkabi ile taninan devrinin mutasavviflarindan Seyyid Ali'dir. Kaynaklar, kendisinin seyyid oldugundan bahsetmektedir ki; soylari Hazreti Huseyin'e (radiyallahu anh), ondan Hazreti Ali (radiyallahu anh) ve dolayisiyla Peygamber Efendimiz'e (sallallahu aleyhi ve sellem) dayanir. Bu yonuyle peygamber sulâlesinin altin silsilesine dahildir. Soylari itibariyla "Emir", Buhara'da dogmalarindan dolayi "Emir Buhari" veya "Emir Semseddin-i Buhari" dendigi gibi, veli olmasindan ve ayni zamanda Sultan Yildirim Bayezid'e damat olmasindan dolayi da, "Emir Sultan" denmektedir.

 

Emir Sultan'in babasi Seyyid Ali, Buhara'da âriflerin yolundan gidenlerdendi. Sohretten ve gosteristen kacinir, halkin hizmetine kosardi. Kit kanaat da olsa alin teri, el emegi ile gecinmeye itina gosterir, comlekcilik yapardi. Oglunu Kur'an-i Kerim ve Sunnet isiginda yetistiriyordu. Ona: "Hazreti Kur'an rehberin olacak, hadisler sana yol gosterecek." diyordu.

 

Emir Sultan Hazretleri ilk tahsilini her seyiyle Muslumanligin yasandigi aile ocaginda gormustur. Onun ilk hocasi yukarida vasiflarini saymaya calistigimiz, Allah Resulu'nu (sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine rehber edinmis bulunan babasi, Emir Kulâl Hazretleridir. Babasi, yedi yasinda iken annesi vefat eden oglu Muhammed Semseddin'in (Emir Sultan) ornek bir insan olarak yetismesi icin elinden gelen gayreti gosteriyordu. Oglunu, Islâm'in ozunde var olan yuksek insan sevgisi ile yetistirmeye calisiyordu. Bunun yaninda ogluna kendi meslegi olan comlekciligi ogretiyordu. Babasi ona baska sevgileri degil; Allah sevgisi, Peygamber sevgisi ve O'nun (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabinin sevgisini ogretiyordu. Iste ogluna verdigi nasihatlerden bir misal: "Oglum! Peygamberi anandan ve babandan daha cok sev. Soyunla ovunme. Yalan soyleme, her gununu son gununmus gibi tamamlamaya calis. Ilim ogren ve bunda aslâ usenme. Yasliliginda bile cihadi hic birakma. Selâm vermeden hicbir topluluga girme. Hazreti Kur'an ve hadîsler sana yol gosterecek. Hayra kos; kotulukten kacin. Unutma ki en buyuk silâhin Allah'a (celle celaluhu) ettigin dua olacaktir."

 

Goruldugu gibi Emir Sultan bu nasihatlerin isiginda, dinin yasandigi bir ailede ve Emir Kulâl gibi muhterem bir babanin yaninda yetismisti. Ayrica babasinin onde gelen muridlerinden Seyh Isa gibi zamanin unlu mutasavviflarinin da sohbetlerinde bulunarak olgunlasmistir. Emir Sultan, on sekiz yaslarinda iken, en onemli dayanagi babasini kaybetmisti. Bir sure babasinin yakin dostlari ve ozellikle Seyyid Isa'nin yaninda kalmis egitimini tamamlamistir.

 

Buhara'dan Bursa'ya

 

Genc yasta mânevî kemâlâta eren Emir Sultan, Allah ve Peygamber aski ile Hicaz'a gitmek icin Buhara'dan ayrilir. Ayrilirken de Buhara'da bulunan vefakâr baba dostlariyla, âlimlerle ve erenlerle vedalasip, hac kervaniyla yollara duser. Merv, Nisabur, Isfahan, Bagdat ve Basra uzerinden Hicaz'a ulasir. Haccini tamamladiktan sonra Medine-i Munevvere'ye yerlesir. Gâyesi Allah Resûlu'nden (sallallahu aleyhi ve sellem) feyz alarak huzurlu bir hayat yasamaktir. Bu maksatla orada ikamet etmeye baslar.

 

Gunler gecmekte, yirmi yaslarindaki Peygamber âsigi genc, dinamik ve mutevazi Emir Sultan, yeni dostlar edinmekte, guzel bir hayat yasamaktadir. Âlim ve ariflerle, Allah dostu ve Resulullah âsigi muhterem zatlarla sohbet ederek ilmini, irfanini gelistirmektedir. Medine'deki bu durumu cok fazla devam edemeyecektir. Zira gormus oldugu bir ruyada Efendiler Efendisi'nden (sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine mânevî bir isaret gelir. Soyle ki; Resûl-i Ekrem'in (sallallahu aleyhi ve sellem) huzurunda edeple oturmaktadir. Yanlarinda Hazreti Ali de vardir. Kendisine denir ki: "Ey ogul! Hak Tealâ tarafindan sana isaret olundu ki, Diyâr-i Rum'a (Anadolu) varip ceddin Hazreti Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) sunnetinin âdâbini Muslumanlara takva yolu ile aciklayasin. Bu yolculukta yanan uc kandil sana yol gosterecek. O kandiller nerede sonerse, oraya yerleseceksin ve kabrin de orada olacak." Bu isaret Emir Sultan'i o cennetler kadar guzel Medine'den ayiracaktir. Medine'ye giden bir Peygamber âsiginin "Bana Medine o kadar guzel geldi ki, farz-i muhal o anda cennetin butun kapilari ardina kadar acilsaydi, ihtimal cenneti degil, Medine'yi tercih ederdim." dedigi o guzel beldeden, Allah rizasi icin, mubarek emre itaat edip hicret etmistir.

 

Hicret bir davanin yayilmasi icin cok onemli bir esastir. Tarihte hicret etmedik buyuk bir dava ve mefkûre adami yok gibidir. Peygamberlerin hayatinda da hicreti goruyoruz. Hazreti Ibrahim'i (aleyhiselam) Babil'den Kenan'a, Suriye'den Mekke'ye goc ettiren bir dava vardir. Hazreti Isa'yi (aleyhisselam) Filistin cevresinde dolastiran, Arap Yarimadasi'ni gezdirten, hatta Anadolu iclerine kadar getiren bir yuce mefkûre, Allah'in kendisine tevdi ettigi bir vazife vardir. Hazreti Musa'nin (aleyhisselam) da ideali ugrunda hicret eden nebilerden oldugunu biliyoruz. Bu kudsiler arasinda en buyuk muhacir, Efendimiz'dir (sallallahu aleyhi ve sellem). Cunku hicret, her sey gibi O'nunla (sallallahu aleyhi ve sellem) tam mânâsini bulmustur. Evet hicret, Allah'in hosuna giden bir ameldir. Cunku hicret eden kimse, Allah icin cok buyuk bir fedakârliga katlanir. Bir insanin ailesini, evlad u iyalini, dogdugu yeri terk etmesi cok zordur.

 

Emir Sultan Hazretleri, Buhara'dan Medine'ye ve cennet misal bu yerden, yeni cennet beldeleri olusturabilmek icin Bursa'ya gelecektir. Bursa'ya geldiginde, daha yirmi bir-yirmi iki yaslarinda bir genctir. Bu bize gunumuzde onun gibi genclerin Anadolu'dan dunyanin dort bir yanina yaptigi hicreti hatirlatiyor.

Emir Sultan Hazretleri, bu mânevî isaret uzerine hacca gelen Buharalilardan ve bazi Medinelilerden olusan kafile ile Anadolu'ya hareket etti. Kudus'e ugrayip Mescid-i Aksa'yi, Câmi-i Omer'i ve orada bulunan peygamberlerin ve sâlih zatlarin kabirlerini ziyaret etti. Sam'a ugrayip Ashâb-i Kirâm'dan orada medfun bulunan Bilâl-i Hâbesi'nin (radiyallahu anh), Muhyiddin-i Arabi (1165- 1240) gibi veli kullarin, Hums'ta Halid bin Velid Hazretlerinin, Halep'te Hazreti Zekeriyya'nin (aleyhisselam), Antakya'da Habib-i Neccar'in, Konya'da Sadreddin-i Konevi (1210- 1274) ve Mevlâna Celâleddin'in (1207-1273) kabirlerini ziyaret etti. Karaman, Kutahya guzergahindan yol alip, Inegol uzerinden Bursa'ya ulasti. Kafile Bursa'nin dogu kisminda Gokdere vadisinde konakladi. Emir Sultan cevresindeki muhib ve muridlerine, Evliya Celebi'nin dedigi gibi: "Ey kardesler! Bizim omrumuzun kandili bu sehirde sonecek, makamimiz bu sehir olacak." dedi. Boylece Emir Sultan ve beraberindekiler Bursa'ya yerlesmis oldu.

 

Bursa'ya yerlesen Emir Sultan, bir muddet inzivaya cekilmeyi tercih etmistir. Ancak kisa bir sure sonra Bursa'nin Musluman halki bu cevheri kesfetmistir. Zira Mecdi Efendinin, "Terceme-i Sakâik-i Numaniyye" eserinde dedigi gibi: "Allah sevgisine ulasan kisinin, kalblerin sevgilisi olacagi kesindir." Bu sebeple Bursalilar ona buyuk sevgi ve saygi besleyip ve onu bas taci etmislerdir. Bu sevgi gunumuze kadar kesintisiz gelmis ve halen de turbesine yapilan akin akin ziyaretlerle devam ettirilmektedir. Emir Sultan'a duyulan sayginin bir gostergesi olarak, Ramazan geleneklerinden olan sahur davulu, Emir Sultan mahallesinde calinmayip, "pilâva, pilâva" seslenisi ile halk sahura kaldirilmaktadir.

Emir Sultan'in Bursa'ya geldigi donem, Yildirim Bayezid (1389- 1402) devridir. Bu devir, Osmanli'nin kurulus doneminin en onemli hâdiselerinin yasandigi devirdir. Bir yandan Anadolu Turk Birligi'ni saglamak icin beylikler teker teker Osmanli'ya katilirken, diger yandan Istanbul kusatmalari ve Balkanlarin fethi calismalari devam ediyordu. Haclilara karsi Nigbolu Zaferi kazaniliyordu. Devletin topraklari yaklasik bir milyon kilometrekareye ulasmisti. Cihan hukumdârligi mefkûresi, Yildirim'la Timur'u karsi karsiya getirmis ve genc Osmanli Devleti, 1402 Ankara Savasi neticesinde yikilma tehlikesi ile karsilasmisti. Fetret Devri olarak bilinen bu donem on bir yil surmus ve nihayet Celebi Mehmed'in 1413'te tek basina iktidari elde etmesiyle devlet yeniden derlenip toparlanmistir. Celebi Mehmed ve sonrasinda Ikinci Murad yeniden devleti guclu hale getirmislerdir.

 

Bu uc hukumdârin donemlerine ve hadiselerine sahit olan padisahlara dua ederek kilic kusatan, onlari cihada tesvik eden, Ikinci Murad donemindeki Istanbul kusatmasina (1422) bizzat talebeleriyle istirak eden, devletin zor zamanlarinda etrafindaki halka birlik ve beraberligin onemini anlatan, padisah da olsa hic cekinmeden gerektiginde ikaz eden Emir Sultan Hazretlerinin onemli hizmetler yaptigini goruyoruz. Emir Sultan'in emr-i bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-munkeri yerine getirmede cok cesur oldugunu soyleyen kaynaklar soyle der: "Hur dusunceli, sozunu esirgemez, iyiligi emredip, kotulukten nehyederken, mevkii-mertebesi ne olursa olsun kisiler arasinda hic fark gozetmez, dinin emirlerini anlatmakta herkesi esit tutardi. Ozellikle dinî degerlere uymayan tutum ve icraatlar karsisinda yonetim mevkiinde bulunanlara hakikati soylemekte cok cesurdur. O gercegi soyleyen bir munevverdi, dalkavukluk nedir, bilmezdi. Âlimlerin dalkavukluk yapmasinin cihani harab edecegine inananlardandi."

Emir Sultan'in padisah kiziyla evlenmesi

 

Yildirim Bayezid'in kizi Hundi Fatma Sultan, ruyada aldigi mânevî bir emir uzerine, Emir Sultan ile evlenmistir. Padisah kizi ile âlim ve Allah dostu birisi arasinda gerceklesen bu evlilik, Osmanli Tarihi'nin ilklerindendir. Bu evlilik ile alâkali olarak Yildirim Bayezid zamaninda Bursa kadisi olan ve daha sonra Ikinci Murad Han doneminde Osmanli'nin ilk Seyhulislâm'i olacak olan Molla Fenari (1350-1430), padisaha yazdigi bir mektupta Emir Sultan'in buyuklugunu su sozlerle ortaya koyar: "...Emir Sultan'in Resûl-i Ekrem'in (sallallahu aleyhi ve sellem) neslinden degerli bir kimse oldugunu bilesiniz. Hazreti Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve sellem) neslinden Anadolu'ya bunun gibi degerli bir zât gelmemistir. Buhâra'dan peygamber soyundan boyle bir kisinin buraya gelmesi buyuk mutluluktur. Ne mutlu size ki, Peygamberlerin Sultani (sallallahu aleyhi ve sellem) ile dunur oldunuz. Dunya ve âhirette mutlulugunuza vesile olacak islerinizin giderek cogalmasini Allah'tan dilerim. Sunu da bilmenizde fayda vardir ki, damadiniz olan bu zât, Peygamber Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ummetimin âlimleri Israilogullari'nin peygamberleri gibidir." hadîsinde isaret ettigi sahsiyetlerden biridir. Hele hele Hazreti Peygamber'in soyundan olmasi onun degerini bir kat daha artiriyor. Biz Hazreti Resûl'den sonra bunlardan gordugumuz eser ve tecellilerin baska hic kimseden naklolundugunu gormedik..."

 

Emir Sultan'in ilim ve maneviyattaki buyuklugunu anlayan Yildirim Bayezid Han onunla iftihar eder. Nigbolu Savasi sonrasi, yirmi cami yaptirma adagini da Emir Sultan'in tavsiyesi uzerine yirmi kubbeli Ulucami'yi yaptirmak sûretiyle gerceklestirir.

 

Vefati

 

Ismail Belig'in Guldeste'sinde ifade edildigi gibi, "Cenab-i Hakk'in fuyuzatina mazhar keramet sahibi, velâyet tahtinin sultani" olan Seyyid Semseddin Emir Sultan Hazretleri; mucadele, mucahede, riyazât, zikir, dua, niyaz, tazarru, cihad, hizmet ve sa'y-u gayret dolu bir hayatta binbir tatli hatira biraktiktan sonra 1429 yilinda Allah'in rahmetine kavusmustur. Sair Ahmed Pasa su misralariyla tarih dusmustur:

 

"Intikal-i Emir Sultan'a

Oldu tarih: Intikâl-i Emir"

 

Cenaze namazini Haci Bayram-i Veli Hazretleri kildirmistir. Emir Sultan Hazretleri, turbesinde esi Hundi Fatma Sultan, oglu Emir Ali ve iki kizi ile yatmaktadir.

 

Turbesi Bursa'nin guneydogusunda isminin verildigi mahallede, yuksek bir yerdedir. Turbesinin hemen karsisinda, iki minareli Emir Sultan Camii vardir. Etrafinda buyuk bir mezarlik bulunur. Emir Sultan'a komsu olmak isteyen Bursalilarin yattigi bu mezarlarda belki birkac Bursa gomuludur. Mermerle dosenmis buyuk bir avluya karsilikli iki buyuk kapidan girilir. Dogu kapisinin uzerindeki âyette, meleklerin cennete gireceklere soyleyecegi ifade yazilidir: "Selâm uzerinize olsun. Ne hossunuz! Ebedi olarak icinde kalmak uzere cennete girin." (Zumer, 73) Avlu ortasinda gece-gunduz durmadan akan sadirvan, Emir Sultan makaminin ilâhî havasina baska bir âhenk ve renk katar. Cami ve turbe, Cuma gunleri tarihi gunlerini yasar. Namaz kilinacak yer bulunmaz. Allah'in bu sevgili kulunun Bursa'ya kazandirdigi mânevî havadan herkes hissesine duseni almaya calisir.

 

http://sizinti.com.tr/konular.php?KONUID=43

 

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: