31 Ekim 2008 Cuma

(Namaz Zamanı) HUTBE (ALLAH'IN RIZASINI TALEP )

ALLAH'IN RIZASINI TALEP
Muhterem Müslümanlar!
Bitmez tükenmez emel ve gayelerle sımsıkı sarıldığımız, şu dünya hayatı fanidir. Ve burası ancak ve ancak bir imtihan yeridir. Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de, "O, Allah, ölümü ve hayatı hanginizin daha güzel amelli olduğunu İmtihan etmek için yaratmıştır."buyuruyor.
Bir İmtihan yeri olan dünyamızda Allah yolunda yapılan çalışma ve çabalamalar bir kıymet ifade eder. Buna karşılık sırf dünya menfaati, makam ve mevki hırsı İle para peşinde sarf edilen çabalar, didinme ve uğraşmalar boştur. İnsanı ancak felaket ve hüsrana sevkeder.
Bu dünyadan, nice zenginler gelip geçmiştir. Fakat bir düşünün, onların mallarından, mülklerinden, saray ve köşklerinden, hazineler dolusu altınlarından geriye ne kalmıştır. Onlar nereye gittiler ve gittiklerinde yanlarında ne götürebildiler? Allah için sarfedilmeyen dünya malı ahirette geçerli değildir. Orada geçerli olan imandır. Allah rızası için yapılan salih amellerdir.
Aziz Müslümanlar!
Dünya malından daha hayırlısını Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'inde şöyle beyan ediyor: "Rasülüm de ki: Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? (Allah'a karşı gelmekten sakınıp, fenalıklara dalmaktan) korkanlar için Rableri katında altlarında ırmaklar akan Cennetler vardır. Onlar orada temelli kalacaklardır. Ve yine orada tertemiz eşlerle, en büyük nimet olan Allah Teala'nın rızası vardır. Allah kullarının hal ve işlerini hakkıyla görücüdür."
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)'de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: "Cennet ehli, Cennete girdiğinde yüce Allah onlara:
-Başka bir şey arzu ediyorsanız arttırayım diye soracak. Onlar da:
-Ya Rab bu içinde bulunduğumuzdan daha üstün ne olabilir ki? derler.
Allah Teala da:
-Benim rızam. Bundan böyle ebediyyen size gazab etmeyeceğim (sizden hep razı olacağım) buyuracak. "

O halde Muhterem Müslümanlar!
Ecel ile aramızda kıl payı bir farkın bulunduğu, canımızı ne zaman alacağını bilmediğimiz Azrail'in her an beraberimizde olduğu, şu kısa ömrümüzün kalan sayılı günlerinde yapacağımız en doğru İş; Allah'a yalvarmak, O'na yönelmek ve ibadetlerimizi İhmal etmemek olmalıdır.
Şayet sürdüregeldiğimiz yaşantımızda, İslam'ın ruhuna uygun olmayan bir davranış varsa, artık "dur" demeli, içinde bulunduğumuz durumdan sıyrılıp kurtulmalıyız. Saadet ve kurtuluş Allah'a kulluk etmek, iyi amel ve hareketler yapmak, her şeyden önemlisi O'nun rızasını kazanmak için çalışmaktır.
Şunu bilmeliyiz ki, Allah'ın rızasını kazananlar kurtulur. O'ndan yüz çevirenler ise helak olur, Ne mutlu Allah'ın rızasını kazanabilenlere, Müjdeler olsun gerçek müminlere.



Windows Live Messenger'ın için ücretsiz güncelleştirme! Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

30 Ekim 2008 Perşembe

(Namaz Zamanı) tup gecitin guzergâhi 4 asir once gosterilmis

Tup gecitin guzergâhi 4 asir once gosterilmis

 

Turkiye'nin en onemli projelerinden biri olan Marmaray'da 1.400 metrelik guzergâha 11 tup tunelin tamami indirildi. Sultan Abdulmecid'in 148 yil once yapmayi dusundugu ve Tunel-i Bahri'nin uzerinden gecen hat dort asirdir 'Hudayi Yolu' olarak aniliyor. En coskulu dalgalarda bile sutliman olan yol, balikcilar tarafindan yuzyillardir kullaniliyor.

 

Bogaz'in alti tup gecit ustu 'Hudayi Yolu'

 

Asya'yla Avrupa kitasi arasinda kesintisiz tren yolu projesinin onemli kismi tamamlandi ve gectigimiz hafta atilan tarihî adimla Bogaz'in iki yakasi bir araya geldi. Marmaray projesi kapsaminda insa edilen ve Bogaz'in 60 metre altina batirilan 11 adet tup tunelle, Cumhuriyet tarihinin en onemli projelerinden biri olarak gosterilen insaatin en zor kismi tamamlanmis oldu. Tup gecidin yapimina 2004 yilinda baslansa da tarihi aslinda 148 yil oncesine dayaniyor. Osmanli Devleti'nin otuz ikinci padisahi olan Sultan Abdulmecid Han doneminde de benzer bir tup gecit projesi bir bucuk asir once de gundeme gelmis yine ayni guzergâh uzerinde bir tup gecit yapilmasi ve trenlerin iki kita arasinda seyahat etmesi amaclanmisti. Bu projeye gore tipki bugunku gibi bir tup gecit Bogaz'in altina dosenecek, Bogaz'in derinlestigi yerlerde de tup gecit, insa edilecek kolonlar ustune oturtulacakti. Tren Sirkeci'den tunele girecek Bogaz'in altindan gecerek Uskudar'a ulasacakti. Imparatorlugun zor donemlerinde yapimina baslanamayan ve 'Tunel-i Bahri' adiyla anilan projenin tum plani, Jaggues Perraut adindaki bir muhendis tarafindan hazirlanmisti. Ancak padisahin onayina takdim edilen proje heyecan uyandirsa da bilindigi kadariyla, devletin icinde bulundugu zorlu kosullar ve ekonomik sorunlarin yani sira guvenlik sebebiyle de askiya alindi. Bugunun sartlarinda dahi ekonomiyi sarsacak bu dev projeyi gerceklestirmek isteyen Sultan Abdulmecid Han, 1861'de vefat edince proje uygulamasi yapilamadi. Kendisinden sonra tahta cikan Sultan Abdulaziz Han da demiryollarina onem veriyordu. Hatta Sultan Abdulaziz'in, demiryollari hatlarinin yapimi icin, "Gececek olan trenler gecsin de isterse gogsumden gecsin." dedigi rivayet ediliyor. Ancak gecidin yapimina engel durumlar devam ettigi icin onun devrinde de proje gerceklestirilemedi. Insasi cok zor olan tup gecit plani da Sultan Abdulhamid Han doneminde Hicaz Demiryolu Projesi olarak degistirildi.

 

Yaklasik 1.400 metrelik tup gecidin deniz altindaki kisminin tamamlandigi gun bir konusma yapan Basbakan Recep Tayyip Erdogan, iste bu tarihî gercege vurgu yaparak bir bucuk asirlik hayalin gerceklestigini ifade etti. Erdogan, bu ani, "Osmanli'nin 1860 yilinda, 148 yil once planladigi projeyi hayata gecirmek bugune nasip oldu." sozleriyle ifade etti.

 

Guzergâhin isareti 4 asir once verildi!

 

Gecidin isareti yaklasik 4 asir once, donemin en meshur âlimi Aziz Mahmud Hudayi tarafindan verilmisti. Sultan 1. Ahmed Han'in yaptirmak istedigi buyuk bir caminin temeline 1609 yilinda, sultanin ricasiyla ilk kazmayi vuran da Aziz Mahmud Hudayi'ydi. Sultan Ahmed Han'in son derece bagli oldugu hocasi Aziz Mahmud Hudayi, temelini attigi ve 7 yilda tamamlanan Sultanahmet Camii'nin hem acilisini yapmak hem de ilk cuma hutbesini vermek uzere padisah tarafindan davet edildi. Ancak rivayete gore; o gun baslayan yagmur dalgalari costurmus, cikan lodosun etkisiyle deniz hiddetlenmisti. Bu sartlar altinda Uskudar'dan Sarayburnu'na gecmek imkânsiz hale gelmisti. Butun bu hava muhalefetine karsi da Aziz Mahmud Hudayi Hazretleri'nin camiye gelecegine dair hunkâra verdigi bir soz vardi. Bu sebeple Uskudar iskelesinden bir kayiga binerek sadik talebeleriyle birlikte Sarayburnu'na dogru yola koyuldular. Iste o anda beklenmedik bir sey daha oldu ve azgin deniz kayigin gectigi guzergâhta duruldu. Kimselerin denize acilamadigi, cikamadigi o gun Aziz Mahmud Hudayi ve yanindakiler karsiya gecip, kendilerini bekleyen Sultan Ahmed Han ile bulustu. Bu olay uzerine Uskudar ile Sarayburnu arasindaki bu yola 'Hudayi Yolu' dendi. Bazi kayikcilar uzun yillar firtinadan uzak, selametle gidilen bir deniz gecidi olarak kabul ettikleri 'Hudayi Yolu'nu, firtinali gunlerde kullandi. Hudayi Yolu'nun asagi yukari simdiki tup gecidin guzergâhi oldugu, kabul goren tahmin.

 

Istanbul'un onde gelen evliyalari arasindaki Aziz Mahmud Hudayi Hazretleri'nin halen Uskudar'da bulunan makamini ziyaret edenlere ettigi dua, "Sagligimizda bizi, vefatimizdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve turbemizin onunden gectiginde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde bogulmasin; ahir omurlerinde fakirlik cekmesin, imanlarini kurtarmadikca gocmesin." seklinde. Kim bilir; belki de, 'Bizi sevenler denizde bogulmasin' ifadesi 4 asir once edilen bir duanin tahakkukudur.

 

Tup gecide, 'Hudayi Yolu' adi verilebilir!

 

Kadim sehirlerin en onemli hususiyetlerinden biri de tarihin izlerinin dort yana sinmis olmasidir. Istanbul gibi uc medeniyete yuzyillarca ev sahipligi yapan bir sehirde nereye baksaniz tarihî bir vaka gozunuzde canlaniverir. Yapimi bitirilen ve adi konulmayan, tarihin teknolojiyle bulustugu bu gecide de belki dort asirdir anildigi adiyla 'Hudayi Yolu' yahut da 'Hudayi Gecidi' adi verilmesi de gundeme gelebilir. Aziz Mahmud Hudayi Vakfi Baskani Prof. Dr. Hasan Kamil Yilmaz da bu tarihî vurguya dikkat cekiyor. Kendilerinin bu konuda bir girisimde bulunmadiklarini ancak bir dostlari vasitasiyla gundeme getirilen bu adin, tarihî bir vakadan ilhamla pekâlâ verilebilecegini soyluyor. Aziz Mahmud Hudayi Hazretleri'nin cografî bilgisiyle ve kerametiyle ogrettigi bu yolun halen balikcilar tarafindan kullanildigi malum. Bu gecide padisaha hocalik yapmis bir alimin adi verilse, maneviyatla teknoloji, gecmisle gunumuz bulusmus olur. Tarihe saygi acisindan da guzel bir jest olur. Bunu biz de destekliyoruz. Nasil kopruye Fatih Sultan Mehmet adi verildiyse, dort asirdir bu isimle anilan bir yola da 'Hudayi Yolu', 'Hudayi Gecidi' denilebilir." seklinde konusuyor.

 

Aziz Mahmud Hudayi Turbesi ziyaretci akinina ugruyor

 

Miladi 1541 ve 1628 yillari arasinda yasayan Aziz Mahmud Hudayi Hazretleri'nin kabri Uskudar'da bulunuyor. Her gun binlerce kisinin ziyaret ettigi turbede, yasadigi donemde soyledigi "Edeple gelen lutufla gider." sozu bir levha uzerinde yaziyor. Bogularak olmek istemeyenlerin, duasina nail olmak uzere ziyaret ettigi Hudayi Hazretleri'nin, ziyaretcileri ve yolundan gidenler icin su meshur duayi ettigi biliniyor: "Sagligimizda bizi, vefatimizdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve turbemizin onunden gectiginde Fatiha okuyanlar, bizimdir. Bizi sevenler denizde bogulmasin, ahir omurlerinde fakirlik cekmesin, imanlarini kurtarmadikca gocmesin."

 

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=750854&title=tup-gecitin-guzerg%C3%A2hi-4-asir-once-gosterilmis


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) yardimlasma kâinatin her zerresinde

Yardimlasma kâinatin her zerresinde

 

Dunyada her nereye bakarsak bakalim yardimlasma prensibinin hakim oldugunu goruruz. Bakiyoruz ki Gunes, "Hakîm" isminin yansimalariyla hareket etmekte, pervane gibi donmektedir. Cenâb-i Hak, onu Hakîm ismine ayna kilmis, âlemin carkini onunla cevirmektedir. Cunku o donuyor, onun donmesiyle galaksiler, gezegenler hareket ediyor. Bu hareketten gece-gunduz, kis-yaz, mevsimler ve yillar meydana geliyor. Gunes, câmid/donuk, suursuz, akilsiz ve mantiksiz olduguna gore, cok acik olarak anlasiliyor ki kendi iradesi ve gucuyle bu gorevi yapmiyor. Demek ki o, rahmetiyle her yeri kusatmis bir hikmet sahibinin (Hakîm-i Rahim âyinesidir. Gunes hareket ederkenki hâliyle adeta "Ya Hakîm! Ya Rahîm" diyor. Âlemde kimsenin inkâr edemeyecegi bir nizam ve sistem oldugu icin, "Ya Hakîm!" demesini anliyoruz. Peki, "Ya Rahîm" dedigini nasil anliyoruz? Evet, gunes dunyaya, bitkilere, agaclara, hayvanlara, insanlara her seye isik veriyor. Butun meyveler, sebzeler onun sayesinde pisirilip bize takdim ediyor. Yeryuzu mutfaginda Kudret eliyle pisirilen butun meyvelerin, butun nimetlerin ocagi gunestir. Onun ustunde pisiriliyor. Cenâb-i Hakk'in Rahman isminin tecellisine mazhar olan gunes Allah tarafindan cesitli yonlerde hizmetimize kosturuluyor. Hem isigiyla, hem sicakligiyla bizi kusattigi gibi, cekim gucuyle de yer kureyi gucle belli bir yorungede durduruyor.

 

Bu arada ay dunyaya yardim ediyor. Gunesten aldigi isigi tatli tatli aksettiriyor. Gunduz gunesten enerjisini depolayan canlilar, gecenin sefkatli kollarinda kudret eli tarafindan buyutuluyor. Tum canlilar gelisimlerini ve buyumelerini geceleri yaparlar.

 

Denizden, nehirlerden kaynaklanan buharlasma gokyuzunde birikince, ruzgar araciligiyla nerede ihtiyac varsa gonderilip imdada kosturuluyor.

 

Her bir yagmur damlasi dustugu yerde adeta "Yâ Hayy" nidalariyla karsilaniyor. Cok acik olarak goruldugu gibi "Hakîm" ve "Rahîm" isminden gelen bir tecelli ile âlem birbirinin imdadina kosuyor. Sanki goz ve kulaklari varmiscasina butun canlilar ve cansizlar birbirinin yardimina kosuyor, isteklerine cevap veriyor. Bu cereyan eden sisteme "yardimlasma/teavun kanunu" deniyor.

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) gercek zafer

Gercek zafer

 

Yavuz Sultan Selim, Misir yolunda...

 

Orduyu Humayun saatlerce Kocaeli'nin bag ve bahcelerinden gecer.

 

Yavuz'un icinden soyle bir endise gecer:

 

"Acaba asker izinsiz tek bir elma koparmis midir?"

 

Bir muddet sonra ordusunu durdurur.

 

Yeniceri agasini yanina cagirarak butun askerin heybelerinin aranmasi emrini verir.

 

Aranacak sey, tek bir elmadir.

 

Fakat bulunamaz.

 

Yarim elma bile cikmaz heybelerden.

 

Yavuz sevincle soyle der:

 

"Eger bir askerin ustunde halkin bahcesinden koparilmis tek elma ciksaydi, Misir seferinden vazgececektim. Sukur

Allah'ima!"

 

Tarih gosteriyor ki; gercek zaferler ustun ahlak anlayisinin ve faziletin burclarindadir.


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) FW: [Kalp Gözü:3227] ÖLÜMSÜZ AŞK




From: koraycetinol@gmail.com
To: kalpgozu@googlegroups.com
Subject: [Kalp Gözü:3227] ÖLÜMSÜZ AŞK
Date: Thu, 30 Oct 2008 14:53:31 +0200

 
 
 
ÖLÜMSÜZ AŞK
 
Genç kız yine acılar içinde odasında yatıyordu. Henuz hayatının baharında ölümle yüz yüzeydi. Babası onu kurtarmak için gazetelere ilan vermiş, para teklif
etmişti. Ama onun kalbinin teklemesi değil, kalbinin içindeki sızı ilgilendiriyordu. Sevdiği aklına geldi bir damla yaş daha döküldü gözlerinden. Ayrıldıklarından
beri tam beş çile dolu yıl geçmişti. Aslında sevgilerinin arasına o kahrolası para girmişti. Hatırlıyorduda sevdiği ona birkeresinde:
 
- Ben zengin değilim belki ama seni seven bir kalbim var. Sana sadece onu verebilirim, demişti.
 
Zaten sevgiye muhtaç birisi başka ne isteyebilirdiki. Kendisini sevmesi yeterdi.O en çok Saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş koklamıştı
saçlarını. . Her dökülen saç yüreğine bir hançer olup saplanıyordu. Şimdi tek isteği sevdiğinin son anlarında yanında olmasıydı. Ne olurdu onu birkez daha
görebilse, onu birkez daha koklayabilse.Bu düşünceler arasında uykuya daldı.
 
Babası heyecanlı bir şekilde kızının odasına girdi. ` Müjde kızım,kalp bulundu ` dediğinde kızının bir peri güzellliğinde, sevdiğinin özleminden ıslanmış
yüzüne baktı ve çıktı odadan...
 
Genç kız, bir hafta sonra kendine geldiğinde sanki başka bir dünyadaydı. İçinde acaip bir his vardı. Sanki bu dünya ona çok farklı gelmişti. Aklına yine
sevdiği geldi. Kalbi eskisinden daha hızlı atmaya başladı. Kalbi değişmişti ama sevdiğini eskisinden daha çok sever olmuştu.
 
Bir gece ansızın uyandı uykusundan kalbi çok hızlı atıyordu. Bu durum sürekli böyle devam etti.Doktora gitti, durumunu anlattı. doktor:
- Bir aya kalmaz geçer, demişti.
Ama aradan aylar geçmesine rağmen durum aynıydı.
 
Birgün bahçeye çıktı Çiçekleri seviyordu. Kırmızı güllerin yanına gitti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. En çok kırmızı gülleri severdi. Çünkü sevdiği
ona benzediğini söylerdi hep. Birden kapı çaldı. Kapıyı açtı kimse yoktu. Yere baktı bir mektup vardı ve onaydı. Mektubu açtı ve kalbi hızlı hızlı atmaya
başladı. Bu onun kokusuydu. Koltuğuna zarzor oturabildi. Zarfın içinden mektubu titreyen ellerle çıkardı ve okumaya başladı :
` Sevdiğim, bugün sevdamızın altıncı yılı. Seni hep sevdim. Seninle ayrılmak zorunda kaldığımızdan beri, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını bildiğimden
ne birini sevdim ne de evlendim. Her günüm çile ve azapla geçti. Hergün sana şiirler yazdım, hergün şiirlerimi okudum ve hergün ağladım. Tam beş yıl boyunca
hergün yazdım, okudum, ağladım. Birgün önüme bir fırsat çıktı. Bu fırsatı reddedip kendime daha fazla haksızlık edemezdim. Belki seni unuturum diye senden
çok uzaklara gittim. Ama şimdi seni daha çok özlüyorum. Her gece yanına geliyorum o masum yüzünü okşuyor yanaklarına öpücükler konduruyorum, sen uyanıyorsun
benim geldiğimi anladığını sanıyorum ama sen o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Sevdiğim hep ben geldim senin yanına artık sen gel olurmu. Kırmızı güllerimize
iyi bak. Ve artık unutma içinde seni senden daha çok seven bir kalbin var artık. Ona iyi bak olurmu. Kırmızı güllere ve kalbimize iyi bak. Seni yanıma
gelene kadar bekleyeceğim sevdiğim Hoşçakal...`
alıntı

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

29 Ekim 2008 Çarşamba

(Namaz Zamanı) Abdullah bin Huzâfe nin fedakârligi

Abdullah bin Huzâfe'nin fedakârligi

 

Abdulluh bin Huzâfe es-Sehmî cok cesur sahabe idi. Bizans'a esir dusmustu. Bizans komutani onun cesaretini duymustu. Bu cesur insani kendi tarafina cekmek isteyen Bizans komutani Hiristiyan olmasi sarti ile onu iktidarina ortak yapma teklifinde bulundu. Aldigi cevap "hayir"di.

 

Iskencenin akla hayale gelmeyenini tatbik etmisler, dininden donmeyince de idamina karar vermislerdi. Bu karar uzerine Abdullah aglamaya basladi. Bizanslilar saskindi; zira kafasini defalarca kaynar suya sokmuslar, atlarin arkasina baglayip suruklemisler, butun bunlara katlanan birinin aglamasina anlam verememislerdi. Ona korkuyor musun? diye sorduklarinda;

"Boyle bir tek canla gidecegim diye uzuluyorum. Arzu ederdim ki basimdaki saclarim adedince basim olsun onlari sevdigim Allah ve Rasulu'ne feda edeyim. Ama su anda buna sahip degilim ve sadece bir can feda edebiliyorum." seklinde cevap vermisti.

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) ESMAUL HUSNADAN

                              YA HABIR 
<GIZLİ AÇIK ,HER SEYDEN HABERDAR OLAN>
<KIYAMET SAATİNİN BİLGİSİ SÜPHESİZ ALLAH KATINDADIR.YAGMURU YAĞDIRIR ,RAHIMLERDE OLANI BILIR.HIC KIMSE YARIN NE KAZANACAGINI BILMEZ.HIC KIMSEDE HANGI YERDE OLECEĞİNİ BİLMEZ.SUPHESIZKI ALLAH ALIM DIR,HABIR DIR.(LOMAN 34)>    
                                                    YA ADL
<ÇOK ADALETLI,TAM VE GERCEK ADALET SAHIBI>
<DE KI:RABBİM ADALETİ EMRETTİ.HER SECDE YERİNDE YÜZLERİNİZİ O NA DOĞRULTUN.(ARF 29)>
UNUTMAMAK LAZIMK KI DUNYA BIR IMTIHAN YERIDIR.EGER BURADA BIRER ADALET TECELLI ETSE,HIC KIMSE IRADESINI ISTEDIGI GIBI KULLANAMAZ VE İMTİHAN SIRRI ORTADAN KALKAR.
 
                         ALINTI
                             
                                                       
 
 
 
 
 
 
 
        

____________________________________________________________________________
İnternette takip ettiğin tüm siteler tek tık ötede! “Benim Mynet’im” de!

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) FW: ***haydinfelaha*** ***unutma***






Date: Wed, 29 Oct 2008 00:55:36 +0200
From: dosta333@gmail.com
Subject: ***haydinfelaha*** ***unutma***





 

Seni herkesin terkettiği anda bile..
Yüceler yücesi Rabbinin Seninle olduğunu unutma..!
Ne iyilik yaparsan karşılıksız yap..

Çünkü insanoğlu iyiliğe beşerce cevap verir.
Oysa ALLAH(cc) Rahmanca ve Rahimce..
Hal böyle iken hangisi daha karlıdır?
Hala nefsimizde çelişkidemiyiz?
Iyilik yapip karşılıgı beşerden mi bekliyoruz..??
Düsün, düsün ve yine düsün..
Tefekkür maneviyata açılan bir kapıdır..
Arala kalbinin kaplarını..
Eşsiz ve hazzi bol bir seyahata çık..
Bütün herşeyi bir anda olsa arkada bırak..
Kalbine O`nun aşkını koy..
Ve sükret…
Dertler birer sınavdır..
Sınavı kazanman için iki formul vardır;
Sabır ve sükür..
Umide tutun…
Umitvar ol…
Vuslatı düsün
Teselli bul..

--
alıntı
 




--
Bana ulaşmak için: dosta333@gmail.com


Kuşlar gibi uçmayı,balıklar gibi yüzmeyi,öğrendik ama basit bi sanatı
unuttuk,insan gibi yaşamayı.

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) FW: [Kalp Gözü:3191] Hem ibret hem teslimiyyet






Date: Wed, 29 Oct 2008 12:07:11 +0200
From: akepsuti@gmail.com
To: tombak@googlegroups.com
Subject: [Kalp Gözü:3191] Hem ibret hem teslimiyyet




Allahın sevgili kullarından biri bir rüya görür rüyasında kendisine şöyle denir:
-Sabah olunca, karşına ilk çıkanı ye,
 ikinci çıkanı sakla,
 üçüncü çıkanın dileğini kabul et,
 dördüncü geleni üzme,
 beşinciden de kaç
 
Sabah oldu; dışarı çıktı. Yola koyulup gitti. Karşısına bir dağ çıktı. Bu koca dağı görünce şaşırdı. Kendi kendine şöyle dedi:
-Rabbim bana bunu yememi emretti.
Sonra şöyle dedi:
-Rabbim bana gücümün yetmeyeceği bir şeyi emretmez. Onu yemeye karar verdi. Dağa doğru yürüdü. Yaklaştıkça dağ küçüldü. Tam yaklaştığı zaman koca dağ bir lokmaya dönüşmüştü. Onu tutup yedi, baldan tatlı buldu. Allaha hamdetti, yürüyüp gitti. Karşısına altından bir leğen çıktı.
 
Şöyle dedi:
-Rabbim, bunu da saklamamı emretti. Bir çukur kazdı, onu gömdü. Yürüdü, az gittikten sonra dönüp baktı. Leğen toprak yüzüne çıkmıştı. Geri döndü, tekrar gömdü. Biraz gitti; baktı ki, yine çıkmış bir daha gömdü, yine toprak üstüne çıktı. Kendi kendine, Ben emredileni yaptım diyerek bırakıp gitti. Karşısına bir kuş çıktı. Peşinden bir şahin onu kovalıyordu.
 
Kuş ona şöyle dedi:
-Ey Allahın sevgili kulu, beni sakla. Bana yardım et; Onu aldı. Koynuna sakladı. Peşinden şahin geldi;
 
şöyle dedi:
- Ey Allahın sevgili kulu, ben açım. Sabahtan beri de bu kuşun peşindeyim. Onu yakalamak istiyorum. Kısmetime engel olma. Kendi kendine
 
şöyle dedi:
-Üçüncünün dileğini yapmam emri verildi, yaptım. Dördüncüyü üzmemem emredildi. Şimdi ne yapacağım? Bu işe şaştı. Sonra bıçak aldı; kendi uyluğundan bir parça et kesti, şahine attı; o da kapıp kaçtı. Daha sonra kuşu saldı. Bundan sonra, yürüyüp gitti. Kokmuş bir leş gördü. Onu da bırakıp kaçtı. Akşam olunca şu duayı yaptı:
 
- Ya Rabbi, emrini yerine getirdim. Bu işlerin manası ne ise bana bildir Daha sonra, rüyasında
şöyle anlatıldı:
 
-Birinci görüp yediğin öfkedir. Önce koca bir dağ gibi görülür; sabırla öfke yutulursa, baldan tatlı olur.
- İkincisi iyi amelindir. Ne kadar saklarsan sakla; yine meydana çıkar.
-Üçüncüsü, sana bırakılan bir emanettir, ona hıyanet etme.
-Dördüncüsü şudur: Bir insanın sana bir dileği ulaşırsa, onu yerine getir; isterse sana lâzım olan bir şey olsun.
- Beşincisi gıybettir. İnsanların gıybetini edenlerden kaç. Şüphesiz her şeyi bilen Allah'tır




--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) FW: [Kalp Gözü:3202] Hiç bu ana geleceğini düşünememişti.






From: koraycetinol@gmail.com
To: kalpgozu@googlegroups.com
Subject: [Kalp Gözü:3202] Hiç bu ana geleceğini düşünememişti.
Date: Wed, 29 Oct 2008 18:10:49 +0200

Gözlerinden akan yaşlara hâkim olamıyordu. Akıbetini bildiği bir hayat için neden çalışmamıştı? Ömrünün er geç son bulacağını bile bile geleceğini neden
karartmıştı? Cennetin yolunu kendi kendine kapatmış, cehennemin yolunu da alabildiğine açmıştı yaşantısı ile. Hiç bu ana geleceğini düşünememişti.
 
 
 
    Genç adam gözlerini güçlükle araladı. Zifiri karanlıkta hiçbir şey göremiyor; sadece bunaltıcı küçük bir yerde olduğunu hissediyordu. Ayaklarını, ellerini
kımıldatmak istediyse de başaramadı. Başını sağa sola çevirmek istedi; bir türlü vücuduna hükmedemediğini anladı. Neler olup bittiğini, en son neler yaptığını
hatırlamaya başladığında ise, çaresiz bir şekilde gerçeği kabullendi.
 
    "Burası mezar olmalıydı. O da ölmüştü." Buna inanamıyordu; ama ne olursa olsun, ne yaparsa yapsın, bunu geri çevirme gibi bir imkânının olmadığının
da farkındaydı. Bu olmamalıydı. Ağzında arkadaşlarıyla beraber kendinden geçene kadar içtiği içki kokusu, elinde ise, yine arkadaşlarıyla oynadığı kumar
kâğıtlarının kiri vardı.
 
    En azından bunlar olmadan ölseydi. Ellerinden o pis kiri, nefesinden keskin alkol kokusunu yok edebilseydi. Üzerindeki ağırlık gittikçe daha da artıyor,
hem vücudu hem de yüreği müthiş bir sızı hissediyordu. Evet, en azından şimdi olmamalıydı. Karısı ve çocukları, eve dönmediğini görünce ne yapacaklardı?
"Üzülürler mi acaba?" diye geçirdi içinden. Çocuklarını hırpalayan, annelerini döven, aldığı alkolün etkisiyle önüne çıkana sataşan, çocukların rızkını
ve nafakasını kumar ve içki ile tüketen bir baba eve gelmediğinde üzüntü duyarlar mıydı acaba?... Ya annesi? En son ne zaman görmüştü annesini? Bir hafta
önce idi; kumar parası bulamamış, borç para almak için gitmişti annesine. Para vermeyen annesini hırpalayıp bileziklerini alarak uzaklaşmıştı oradan. Annesinin
onun ardından;
 
    "Oğlum, pişman olacağın şeyleri yapma! Sana beddua etmek istemiyorum. Kendine gel yavrum, yalvarırım kendine gel." diye haykırışları arasında hızla
uzaklaşmıştı oradan.
 
    Ya arkadaşları, komşuları, akrabaları? Her biri ile problem yaşamıştı. Onun yaşantısını hoş görmedikleri için ne onun evine geliyor, ne de onu evlerine
davet ediyorlardı. Tüm ilişkilerini koparmışlardı onunla. Ardından iyilikle konuşacak, bir Fatiha okuyacak, ölümüne gerçekten üzülecek hiç kimsesi yoktu.
 
    "Keşke tekrar dünyaya dönebilsem, yaptığım tüm hatalarımı telafi edip, içkiyi kumarı bırakıp insanlarla iç içe dostane bir hayat sürebilsem. Allah'ım,
tekrar dünyaya dönebilsem."
 
    Bunun bir yolu var mıydı acaba? Geriye dönüp yapılan tüm hataları telafi etmek mümkün mü idi?.. Cehennem kenarına kadar gelip sonra cenneti hak etmek
için dünyaya geri dönmek mümkün mü? Elbette mümkün olmadığı bir gerçek. Bu gerçek, genç adamı daha da telaşlandırdı.
 
    "Annem kendine gel, dediğinde keşke onu dinleseydim. Allah'ım, yalvarırım bana bir fırsat daha ver, ne olur!"
 
    Tüm bunları söylerken gözlerinden akan yaşlara hâkim olamıyordu. Akıbetini bildiği bir hayat için neden çalışmamıştı? Ömrünün er geç son bulacağını
bile bile geleceğini neden karartmıştı? Cennetin yolunu kendi kendine kapatmış, cehennemin yolunu da alabildiğine açmıştı yaşantısı ile. Hiç bu ana geleceğini
düşünmemişti. Daha gençti. Ölüm yaşlılar içindi aslında, onun daha çok zamanı vardı. Belki yaşasaydı doğru yolu bulurdu? Neden genç yaşta ölmüştü ki?
 
    "Kimi kandırıyorum ben. Yüz yaşıma da gelsem, aynı hayatı sürdürürdüm mutlaka."
 
    Bunları düşünürken, vücudundaki ağırlık gittikçe onu rahatsız etmeye başlamıştı. Bir kurtulabilseydi bundan. Derin bir sessizlik hâkimdi. İnsanın içini
ürperten, yüreğini sızlatan korkunç bir sessizlik. Ve aniden çıldırtan sessizlik bozuldu.
 
    "Allahu Ekber Allahu Ekber....
 
    Ezan sesiydi bu! Evet, ezan sesi! Daha önce hiç dikkatini çekmemişti bu ses. Ve çok güzel, insanı rahatlatan bu çağrı, onu hiç etkilememişti böylesine.
Ezanın bitiminden sonra içeriye hafif bir ışık yansıdı. Gün ağarmaya başlayınca, olup biteni anlamıştı. Evindeydi. Sarhoş bir vaziyette gelmiş. Evin içerisinde
bilinçsizce gezinirken masaya tutunmuştu. Ayakta bile zor duran bedeni yığıldı yere. Masayı da düşerken üzerine devirmişti. Yaşıyordu. Masayı itti üzerinden.
Uyuşmuş ayaklarını, ellerini hareket ettirdi usulca. Hiç bu kadar sevinmemişti. Hayatı boyunca hiç bu kadar mutlu olmamıştı. Oturduğu yerden düşüncelere
daldı. Şimdi ne yapacaktı peki? Eski yaşantısına geri mi dönecekti? Yoksa ölümü bu kadar yakın hissettikten sonra cennetin yolunu açacak ameller mi yapacaktı?
Kararlı bir şekilde doğrulup abdest aldı. Ve bu yaşına kadar yönelmediği Rabbine yöneldi gönül rahatlığıyla. O henüz namaza durmuştu ki, karısı kapıyı
açtı. Gördüğü manzaraya inanamadı. Çocuklarının babası, hayat arkadaşı, o namaz kılarken dalga geçtiği eşi Rabbinin huzurundaydı. Elleri semada gözleri
yaşlı binlerce kere şükretti Rabbine.
 
    Dudaklarından şu ilâhî kelam döküldü:
 
    "Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur."

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) Sabah namazını kılan kimse Allah'ın himayesindedir

"Sabah namazını kılan kimse Allah'ın himayesindedir. Dikkat et, ey Ademoğlu! Allah, bizzat himayesinde olan bir konuda seni sorguya çekmesin."
 
 
Namaz Zamanı

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

27 Ekim 2008 Pazartesi

(Namaz Zamanı) Fatih Sultan Mehmed'in Fermani

Fatih Sultan Mehmed'in Fermani

 

Bosna Hersek'in her karisinda ecdadin izine rastlayabiliyorsunuz. Burasi bir Manastir bile olsa. Osmanli buyuklugunu her dilden, her irktan, her dilden insana gosterdigi gibi, Hiristiyanlara da gostermis ve onlar da bunu seve seve kabullenmis. Fonitsa Baskent Saraybosna'dan 50 km uzaklikta. Fatih Sultan Mehmed'in fermaninin saklandigi manastir bir dagin yamacinda yer aliyor.

 

Manastirda yer alan Fatih Sultan Mehmed'in Hiristiyanlara verdigi ferman gunumuze kadar muhafaza edilerek gelmis. Bu fermana ahitname diyor Bosnaklar. Bosna Hersek 1463 yilinda Fatih Sultan Mehmet Han tarafindan fethedilmisti. Sanli Padisah Bosna'yi fethettigi zaman Osmanli devlet politikasinin geregi olarak bolge halkina dini serbestlik tanimis, mal ve can guvenligi saglanmisti. Bu Insan Haklari Evrensel Beyannamesinden cok daha once dunyaya insan haklarinin anlatilmasiydi ve ornek olunmasiydi. Fatih Sultan Mehmed Latin papazlarina gonderdigi fermanda soyle der:

 

"Ben ki Sultân Mehmed Hanim. Cumle avâm ve havâssa ma'lûm ola ki, isbu dârendegân-i fermân-i humâyûn Bosna ruhbânlarina mezîd-i inâyetim zuhûra gelip buyurdum ki, mezbûrlara ve kiliselerine kimse mâni' ve muzâhim olmayip ihtiyâtsiz memleketimde duralar. Ve kacup gidenler dahi emn u emânda olalar.

 

Gelup bizim hâssa memleketimizde havfsiz sâkin olup kiliselerine mutemekkin olalar. Ve yuce hazretimden ve vezîrlerimden ve kullarimdan ve reâyalarimdan ve cemî'-i memleketim halkindan kimse mezbûrelere dahl ve ta'arruz edip incitmeyeler, kendulere ve cânlarina ve mâllarina ve kiliselerine ve dahi yabandan hâssa memleketimize âdem gelirler ise yemîn-i mugallaza ederim ki yeri, gogu yaratan Perverdigâr hakkicun ve Mushaf hakkicun ve Ulu Peygamberimiz hakkicun ve yuz yirmi dort bin peygamberler hakkicun ve kusandigim kilic hakkicun bu yazilanlara hicbir ferd muhâlefet etmeye. Mâdâm ki bunlar benim emrime mutî ve munkâd olalar. Soyle bilesiz."

 

Bu ferman suretinde de goruldugu uzere, buralarda yasayan bolge halkina mal, can guvenligi verilmis, dini serbesti taninmis, onlarin genis bir hurriyet ortaminda hayatlarini surdurmeleri saglanmisti.

 

Bu ahitname Hiristiyanlarin buralarda yasayabilecegi anlamina geliyordu. Boylece Sultan, Katoliklerin kendi papazlariyla buralarda yasamasina, faaliyetlerini devam ettirmelerine ve kendi dinlerini muhafaza etmelerine izin veriyordu.

 

Ecdat insan haklari konusunda dunyaya ornek olmustu. 1463'ten 1878'e kadar 415 yil Bosna Osmanli topragi olarak Osmanli adaletinin guvencesinde ve huzur icinde yasamis. Kim olursa olsun, insana insanca muamele ecdadin cok onem verdigi konulardandi ve itinayla vazifelerini yerine getirmislerdi. O yuzdendir ki Avrupa'nin gobeginde ortaligi kan golune ceviren Bosna savasi sirasinda Manastir ahalisi ile Bosnaklar hic carpismaya bile girmemisti... Cunku onlara Ahitnameyi Fatih Sultan Mehmed vermis ve asla o gunu unutmamislardi. Osmanli Devleti'nden sonra bolgeyi isgal eden Avusturya-Macaristan Imparatorlugu ise burada sadece 40 yil hukum surebilmis.


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) saglikli bir ailede babalarin rolu

Saglikli bir ailede babalarin rolu

 

Baba bir ailenin yapi taslarindan biridir. Ve bu yapi tasinin tek gorevi calismak ve evin ihtiyaclarini temin etmek degildir ve olmamalidir. Aile uyelerinin babadan gelecek manevi destege ihtiyaclari vardir. Bireyin is hayatindaki rolu, baba olmasi ile dogrudan alakali degildir. Yani baba olmasa bile bir erkegin is hayatinda aktif olmasi gerekir zaten. Bundan dolayi "Ben calisiyorum, onlar icin yetmez mi?" denmemelidir. Evet cocugun maddi ihtiyaclari onemlidir ve bu sebeple babanin is yogunlugunu arttirarak aile uyeleri icin calismasi ciddi bir fedakarliktir. Ancak cocuklarinin manevi ihtiyaclarini ve kendisine duyulan ihtiyaci onemsemeyen ve dahasi hissetmeyen birey ne kadar calisirsa calissin, cocuklarinin dunyasinda birtakim bosluklar olusacaktir.

 

Bu sebeple babalar is yogunluklarini veya farkli birtakim meseleleri bahane etmeksizin cocuklarina zaman ayirmalidirlar. Gunde ayrilacak 5 dakikalik bir zaman dilimi babalar icin bir kayip olmazken, cocuklar icin ciddi faydalar saglar. Veya cocuk icin onemli anlarin, gunlerin ve basarilarin baba tarafinda gorulmesi cocuk icin cok fazla onemlidir. Ve is hayati buna engel degildir. Bazi babalarin "babamizdan biz boyle gormedik" dediklerine sahit oluruz. Ancak baba-cocuk diyalogunun gerceklesmemesi buna baglanamaz. Babalarin yasamadiklari bir sureci hayatlarina gecirmesi kolay olmayacaktir belki, ancak bu konuda kendilerini zorlamalari ve cocuklari ile ilgilenmeleri gerekir. Peki nedir bu ilgiden kastedilen? Aslinda cok fazla bir sey degildir. Mesela aksamlari yapilacak 5 dakikalik bir sohbet, okul hayatiyla ilgilenme, zaman zaman telefon gorusmeleri yapma, zaman zaman ev disinda baba-cocuk olarak ozel paylasimlar saglama (yemege cikma, yuruyus yapma vs...) gibi yaklasimlar cocuk icin cok anlamlidir ve cocugun saglikli kisisel ve duygusal gelisimi icin onemlidir. Babanin bu tarz yaklasimlari anne icin de ciddi bir destek olacak ve dolayli yoldan anne-cocuk diyaloguna olumlu olarak yansiyacaktir. Unutulmamalidir ki babanin varligi cocuklarin ozguven gelisimi icin gerekli ve onemlidir. Babayla paylasimlar ne denli yogunsa cocuk o denli ozguvenli olur. Babanin, yasi kac olursa olsun cocuguna fikir danismasi, cocuguna birtakim sorumluluklar vermesi cocuktaki ozguveni artiracaktir.


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) Maşaallah!

Masaallah!

 

Gundelik hayatta en sik duydugumuz kelimelerden biridir, masaallah. 'Allah nazardan, kem gozlerden korusun' diye, sunnet cocuklarinin parlak saten islemeli giysilerine, sapkalarina yazilir. Kimi zaman bir kapinin uzerinde, kimi bir kamyonun ya da otomobilin caminda cikar karsimiza. Annelerin ninnilerine girmistir. Bazen de zarif bir levhada duvarlari susler masaallah.

 

Musluman toplumlarin, ozellikle Turk halkinin sosyal ve kulturel hayatinda cok renkli, bir o kadar da ilginc oykusu vardir masaallah kelimesinin.

 

Arapca bir kelime olan 'masaallah'in asli, Allah'in diledigi sey veya Allah'in dilemesi anlamina gelen mâ-sâ-Allah'tir. Gunluk hayatta 'Allah nazardan saklasin', 'Ne guzel' derken kullanilan masaallah, hayret ve memnunluk da ifade eder. Hadislerde nazara karsi 'masaallah, barekallah' veya 'masaallah la kuvvete illa billah' denilmesi gerektigi belirtilir. Bu tavsiyeler neticesinde dilimize yerlesen masaallah, vazgecilmez bir gelenek halinde dogumdan olume kadar hayatin her karesinde varligini hissettirmistir. Eskiler sik sik "Nazari degen kimse, begendigi bir seyi gorunce, masaallah demeli, ondan sonra hayranligini dile getirmeli." tembihinde bulunurlardi.

 

Masaallahin, sosyal ve kulturel hayatimizdaki yerini yabancilarin gozuyle anlatan ilginc hikayeler de vardir. Rivayet edilir ki bir Ingiliz sigorta sirketi, Osmanli'nin son doneminde arastirma yapmak uzere elemanlarini Istanbul'a yollar. Ingiltere'ye donen gorevliler, yonetime su raporu verir: "Istanbul'da oyle bir sigorta firmasi var ki bas etmemiz mumkun degil. Butun evlerin uzerinde levhasi var. Sirketin adi da Masaallah!"


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) selamünaleyküm hayırlı günler dua ile

[Resim: www.resimmax.com_sonbahar_resimleri.jpg]
Meçhullerin içinde kaybolup gidiyoruz sadece... Yeter ki, izlerin olsun bir yerlerde... Hatıraları süsleyen bir güzel edâ... Çoğu yerde yapıp gönderdiklerinden mesûldür ya insan... Bir tuhaf tedirginlik sarar her yanınızı... İçiniz üşür ayazda kalmışçasına... Neler bıraktım dimağlarda ve neler getirdim ardım sıra...

Kabirden kalkmışçasına zor bir hesaplaşmadır bu... Yürek burkulur!.. Ufku dolduran yaşlar sizdendir. Yağan yağmurlar bir müddet sizden bilinir. Bahçeden çağrılır evlerine bir bir çocuklar... Salıncaklar boşalır... Sokaklar tenhalaşıverir... Yol boyu uzanır gidersiniz. Eylül sizinle daha bir erken başlamıştır bu yıl... "Yapraklar bari benimle sararmasın!.." derken... Ayağınızın altından gelen bir çıtırtı:
"-Artık her şey için çok geç!.." diyecektir...

Güz yangını bir yürek yangınına denk düşer hep, nedense? Nedense yollar o an tıkanır gibi olur hep... Boğazınıza düğümlenen ne varsa, hep bir hıçkırığı büyütür koynunda... Ve ardından düşer sağanak halinde gelen yağmurlar toprağa... Issızlaşsa da yüreğiniz... Sonbahardır bu!...

Delicedir çoğu zaman... Kimi yağacak, kimi esip gürleyecek... Kimi ışıl ışıl bir güneş pencerenize tebessüm edecek!.. Rüzgar oturduğunuz banka uğrarken, altın rengi yapraklarını hediye edecek avuçlarınıza...Ve her şeye rağmen sevecek... Tıpkı sizin gibi... Tıpkı hepimiz gibi...

Sonbahar biz gibi, sonbahar yine bizim gibi... Her yıl daha bir yıpransa da solgun çehresi... Aldırmaz... Tebessümünü hiç eksiltmez... Bu yüzden âşinâdır. Hüznü ve sürûru hiç bu kadar ince motiflerde seyretmemişsinizdir. Bakın işte!.. Daima yepyeni taptaze... Rengarenk değilse de yalın... Sapsarı şımarık bir kız çocuğu işte...Tam sevecekken nazlı bir bakışla süzülüp gidecek yanıbaşınızdan...

Dokunmakla dokunmamak, sevmekle sevmemek, kalmakla kaçıp gitmek arasında a'rafta, bir de bakmışsınız hüznün kıyısında bırakıvermiştir sizi... Hüznün kıyısında, kendinize uzanan yolun devâsâ kordonunda...

Diğer adıyla hazandır o... Harflerin coğrafyasında hüzünle en ziyâde buluşandır. Hasret ateşine taşınan sulara, sûretimizi en güzel düşüren bir billur kâse... Kızıllaşan göklerinde kavurup, karın sâfiyetine en samimi niyazlarla ulaştırandır o... Bir arınma, paslanan sûret aynamızı tekrar elimize emânet eden bir tanınma, yüzleşme ânıdır sonbahar...

Ne diyelim... Hüzün, hazana gâlip... Hazan, hüzün dergâhına her dem tâlip... Yunusca bir boyun eğişin fısıltılarını taşır, dallara ulaşan rüzgar... Hazan bir deli çocuk değil midir zaten?! Ondan âlâ derviş mi olur?!

Ve nihayet...

Bir beyaz rahmet gelir, sarıp sarmalar kâinâtı.. Bir bebek mâsumiyetiyle bulut bulut bakar semâ... Hazan, "Hu"ya kavuşur, hüznün kucağında...



Sonbahar, hüzün yanımız... Sonbaharla hüzün dolu her yanımız...

Sonbahar yağan yağmurlara karışık duâmız...

Sonbahar, seferdir; çoğu kez adını arayan yüreklere...

Arnavut kaldırımlarında çoğalan adımlarımıza yoldaş... Sessizce kulağımıza sırlar fısıldayan İstanbul'un diğer adıdır... Sonbahar!..

Hayatta her şey aynadır, ya yüreğimize... Hiçbir şey içimizin yankısı değildir, sonbahar kadar...

Kızkulesi seslenir sahil boylarında buldukça yüreğinizi!..

"-Kendini nerede bulacaksın?" diye sorunca... Sil gözlerini ve tebessüm et!..

Nebevî rüzgar, sonbaharın hüznündedir... Ben sonbaharım, ben sonbahardayım!.." de!..

Ve martı sesleri çoğaldıkça ardından, sessizce yürüyüp geç adımlarını dinleyen kaldırımlardan....

Sonbahar... Hüzün yanımız... Sonbaharla hüzün dolu her yanımız...

(Şule Kolay)



Yeni nesil Windows Live Services'ı ücretsiz edinin. Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) BEYNİNİZİ KULLANIN

İnsan kendi beynini yönetebilir,kendini tekrar kurgulayabilir.

Biz inançlarımızla doğmadık.çoğu şey gibi onlarda sonradan kazanılmış edinimlerdir.

Başarı ve başarısızlık inanç kavramıyla birebir bağlantılıdır.başaramayacağımıza inanırsak beyin başarı adına üretilebilecek tüm fikirlerin kapısına bir kilit vurur ki yine bu kilidin tek anahtarı da yine inançtır

Kendinizi motive edin moralinizi yüksek tutun ve başarıya odaklanın.

Tembel insan yoktur,başarıya gidecek yolu bilmeyen bilse de bu yolda ilerleyecek ilham bulamayan insan vardır.

Hedefiniz asla unutmayın.bu size sürekli zinde tutacaktır.

İstanbul rüyası olmasaydı II. Mehmet, Fatih Sultan Mehmet olabilirmiydi.

İnanmak ve inandığı uğurda engelleri göze almak.Fakat  körü körüne olmayan bir inanç

Allah bize öyle bir beyin vermiş ki dünyanın en harika varlığı.Hafızasında 90 milyondan fazla kitabı tutabilen,gördüğü hiçbirşeyi duyduğu ,tattığı , kokladığı hiçbirşeyi unutmayan bir beyin

İnsan bu beyinle neler yapmaz öyle değilmi

Ama herşeyin sonunda varılacak huzur allahın huzuru,çalınacak kapı o muhteşem varlığı bize veren allahın kapısıdır.

İnsan bir işte sebat ederse azimle sımsıkı sarılırsa o işe allah onu muvaffak eder.

Kendine inanmayan bir topluma başarılar ihsan eden allah kendine inan bir topluma elbette ihsan edecektir

Yeter ki biz bulunduğumuz işin hakkını vermeye çelışalım

Yeter ki biz işimizde samimi bir şekilde ve gereklerini yerine getirerek çalışalım, ki o zaman Allah bize başarı üstüne başarı verecektir

Tevekkül…Her işin sonunda ona dayanma ve ondan bekleme

Çiftçi tohumunu toprağa eker gerisini allaha bırakır

Şairin ifadesiyle:

Tohum saç toprağa, Bitmezse toprak utansın.

 

ALINTI



Tamamıyla yeni Windows Live Messenger ailesine katıl Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) 40 ALTIN İÇİN YALAN SÖYLEMEM

Bir gün Abdülkâdir Geylânî'ye; "Bu işe başladığınızda,bu yola adım attığınızda, temeli ne üzerine attınız? Hangi ameli esas aldınız da böyle yüksek dereceye
ulaştınız?" diye sordular. Buyurdu ki: "Temeli sıdk ve doğruluk üzerine attım. Aslâ yalan söylemedim. Yalanı kâğıda bile yazmadım ve hiç yalan düşünmedim. İçim ile dışımı bir yaptım. Bunun için işlerim hep rast gitti. Çocuk iken maksadım, niyetim,ilim öğrenmek, onunla amel etmek, öğrendiklerime göre yaşamaktı. Küçüklüğümde Arefe günü çift sürmek için tarlaya gittim bir öküzün kuyruğundan tutunup,arkasından gidiyordum. Hayvan dile geldi ve dönüp bana; "Sen bunun için yaratılmadın ve bununla
emrolunmadın." dedi. Korktum, geri döndüm. Evimizin damına çıktım. Gözüme, hacılar gözüktü. Arafat'ta vakfeye durmuşlardı. Anneme gidip; "Beni Allahü
teâlânın yolunda bulundur. İzin ver, Bağdad'a gidip ilim öğreneyim. Sâlih zâtları ve evliyâyı bulup ziyâret edeyim." dedim. Annem sebebini sordu,
gördüklerimi anlattım. Ağladı, kalkıp babamdan mîrâs kalan seksen altının yarısını kardeşime ayırdı.Kalanını bana verip, altınları elbisemin koltuğunun
altına dikti. Gitmeme izin verip, her ne olursa olsun doğruluk üzere olmamı söyleyip, benden söz aldı. "Haydi Allah selâmet versin oğlum."
Allahü teâlâ için ayrıldım. "Artık kıyâmete kadar bir daha yüzünü göremem." dedi. Küçük bir kâfile ile Bağdad'a gitmek üzere yola çıktım. Hemedan'ı geçince,
altmış atlı eşkıyâ çıkageldi. Kâfilemizi bastılar.Kervanı soydular. İçlerinden biri benim yanıma geldi."Ey derviş! Senin de bir şeyin var mı?" diye sordu.
"Kırk altınım var." dedim. "Nerededir?" dedi."Koltuğumun altında dikili." dedim. Alay ediyorum zannetti. Beni bırakıp gitti. Bir başkası geldi, o da
sordu. Fakat, o da bırakıp gitti. İkisi birden reislerine gidip, bu durumu söylediler.
Reisleri beni çağırttı. Bir yerde, kâfileden aldıkları malları taksim ediyorlardı. Yanına gittim. "Altının var mı?" dedi. "Kırk altınım var." dedim. Elbisemin koltuk altını sökmelerini söyledi. Söküp, altınları çıkardılar. "Neden bunu söyledin?" dediler. "Annem, ne olursa olsun yalan söylemememi tembih etti.Doğruluktan ayrılmayacağıma söz verdim. Verdiğim sözde durmam lazım." dedim.
Eşkıyâ reisi, ağlamaya başladı ve; "Bu kadar senedir ben, beni yaratıp, yetiştiren Rabbime verdiğim sözü bozuyorum." dedi. Bu pişmanlığından sonra tövbe edip,haydutluğu bıraktığını söyledi. Yanındakiler de,"İnsanları soymakta, yol kesmede sen bizim reisimizidin, şimdi tövbe etmekte de reisimiz ol" dediler.
Sonra, hepsi tövbe ettiler. Kâfileden aldıklarımalları sâhiplerine geri verdiler. İlk defâ benim vesîlemle tövbe edenler, bu altmış kişidir."



Tamamıyla yeni Windows Live Messenger ailesine katıl Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) EFLATUNUN CEVABI

 
Eflatun'a iki soru sormuşlar… Birincisi; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?"Eflatun tek tek sıralamış:
- Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler…
- Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler…
- Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar…
- Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler…
Sıra gelmiş ikinci soruya ; "Peki sen ne öneriyorsun?"
Bilge yine sıralamış;
- Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın! Yapılması gereken tek şey,
sadece kendinizi "sevilmeye" bırakmaktır…
- Önemli olan; hayatta "en çok şeye sahip olmak" değil, "en az şeye ihtiyaç duymaktır".
- Sizi seven çok kişi vardır ama onlar duygularını nasıl ifade edeceklerini bilmeyebilirler…
- Bazen başkaları tarafından affedilmek yetmez, siz de kendinizi affedebilmelisiniz…


Windows Live Messenger'ın için ücretsiz güncelleştirme! Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

(Namaz Zamanı) Namaz Kılıyor musun?

Namaz kılıyormusun ?    
 
Evet mi ?  Hayır mı ?                                    
 
 
Evet ise sorun yok Cenab-ı Allah kabul buyursun İnşallah...
                                               
Hayır ise lütfen okuyun ve biraz düşünün...
 
 
Neden namaz kılmıyorsun???
 
Namaz kılmamak için bir sebebin mi var yoksa?
 
 
Ne olabilir ki namazdan önemli olan sebep???

Dur ben tahmin edeyim:
 
Namaz kılacak vaktin yok değil mi? Ya da Namazdan daha önemli bir işin ya da
 
Allah'a kulluğu unuttuğumuzdan.
 
Sence hangisi ?
 
Ama onların da yoktu !!!
 


Ya Bedir Savaşına ne demeli:

Savaş hiç durulmuyordu aksine gittikçe kızgınlaşıyordu, bu arada ikindi vakti çıkmak üzereydi, ama kılacak zamanda yoktu müslümanların karşısında en az on katı düşman vardı, kenara çekilipte namaza duramazdın, ya da namazı kılmıyacaksın değil mi bence en kolayı bu...!?

 
Ya onlar ne yaptı Peygamberimiz 300 kişilik ordusunu ikiye ayırdı yarısı geriye çekildi, diğer yarısı daha ileri atıldı ve daha bir kuvvetle savaştı, ve geriye çekilenler Peygamberimizin imamlığında namazlarını kıldılar; bitince de diğerleri ile yer değiştirip onlar savaşmaya başladı diğerleri geri çekilip namazı eda ettiler.

Sence onların zamanı var mıydı ?
 
Ya da bunların zamanı var mı ?
 
 




Yok değil mi ?
 

Yeriniz mi yok.....?????
 
Sence onların yeri var mı?



 

Bu da tutmadı başka yok mu bahanen ?
 
Ya da yolculuk yapıyorsundur değil mi, kılacak yer yok ki olsa kılardın...!!!

Peki onların var mı?


Ya da insanlar ne der diye aklına mı geldi ? 
 
Peki ya buna ne derlerdi.....!??


Utanılacak bir şey değilmi.....!!!???
 
Çok aşırı yogunsun değil mi evde toptan kılarsın hepsini nede olsa kazaya bırakırız öyle kolaylık var...!!!
 
 
Bir vakit namazı terkedene 80 sene azâb olunacaktır, şeklinde hüküm yer almıştır buna dayanabilecekmisin ???
 
Peki ya hiç kılmayan !!???
 
 
 
Allah (cc) buyuruyor ki:
'Kitablarını sağlarından alanlar cennettedirler. Mücrimler hakkında sorarlar: 'Sizi cehennem çukuruna ne sürükledi?' Mücrimler diyecekler ki: 'Biz (dünyada) namaz kılanlardan değildik. Yoksullara yedirmiyorduk. Batıla dalanlarla birlikte dalıyorduk. Kıyamet gününü de yalanlardık. Ta ki ölüm bize gelene kadar (bu hal üzerindeydik) '
(Müddessir Suresi: 40-47)
 
 
Cabir ibn Abdullah (ra)'den rivayet edilmiştir. Nebi (sav) buyurmuştur ki:
'İman'la küfür arasındaki şey namazı terk etmektir.'
(Tirmizi: 2618, Kitabu's-Salat: 887 ve İbni Ebi Şeybe İman: 44 sahih olarak rivayet etmişlerdir.)


Bir düşün bakalım bu kadar vakti ne için harcıyorsun, dünyalık için değil mi?


İyi para kazanayım, rahat yaşayayım, param pulum olsun hepsi bunun için değil mi?

Bir daha düşün sen önce, kim götürmüş bir bez parcasından başka bir şey, orada rahat etmek için kim biriktirebilmiş veya götürebilmiş kazandıklarını?

Oraya gittiğinde ilk sorulacak soru ne biliyor musun?

Yaa o zaman ne cevap vereceksin, vaktim yok diyemezsin, yer bulamadım diyemezsin, işim vardı diyemezsin değil mi?

Belki şunu dersin: 'Bu kadar çabuk beklemiyordum ölümü yoksa kılacaktım ileride namazımı kaza namazıda kılacaktım'... ama senin yaşın genç daha yaşlanınca kılarsın değil mi hem o zaman bol bol vaktinde olacak, ya yaşlanamazsan...?
 


Ya sen namaz kılmadan, senin namazını kılarlarsa...!!???


Ya bu dar ve soğuk kabirde ne diyeceksin ben çok yogundum namaz kılamadım sana kul olamadım mı diyeceksin..........................???
 

 
Ya azab bu kadar çetin olursa ya Namazın yoksa..........?
Hesabını veremediğinde en istemediğin azab şekli sana yapılmayacak mı...?

Bakamıyormusun yoksa...?
 
 

Bunlar kadar genç misin sen, ama bak onlar kılıyor neden?

 
Namaza yetişmek için koşan bir çocuğa Hz.Ömer(RA) 'Sen daha çocuksun bu kadar telaş etmene gerek yok sen daha çocuksun namaz sana farz değil' demişti de çocuk cevap vermişti:
'Amca, amca! Bu işin büğüyü küçüğü olur mu? Daha dün mahallemizde bir çocuk öldü.
Üstelik benden de küçüktü. Ölüm denen gerçeğin büyük küçük ayırdığı yok.
En iyisi her yaşta buna hazır olmalı.

 

 
Hem bu yaşta namaza alışmazsam, büyüyünce zor gelebilir.

Sen hâla gencim de...?



Aaa olmadı hastasın değil mi onun için kılamıyorsun, özür dilerim...

Ama iyileşmen için namaz kılman gerektiğini biliyor musun?
 
Öyle dememiş mi Peygamberimiz 'namazda şifa var' kalk bi kıl bakalım namazını hastalığın kalıyor mu o zaman???

Bak oda hasta üstelik kaç yaşına gelmiş...!!!
 

 

 
Ama ayakta duramıyorsun değil mi?
 
 

 
Oturarak kıl, oturamıyorsunda (yatalaksın)

Kafanla kıl o zaman, yoksa tamamen felç mi geçirdin (şimdi yırttın galiba) zannetme ki yırttın!!!
 
O zaman da gözlerinle kıl bak bu kadar kolaylık var, eminim başka bahanelerinde vardır değil mi?

Yaa boş ver hem sen niye namaz kılacaksın önemli olan kalp değil mi? Senin kalbin temiz kılsan ne olacak ki?

O 'Güzeller Güzeli' Hz. Muhammed(SAV)'in kalbi kapkara mıydı, pislik içinde miydi de, ayaklarının altı şişinceye kadar namaz kılardı?

Eee gördün mü kalbin Efendimizin kalbinden de mi temiz acaba???

Değil, değil mi?


 
Bu da olmadı var mı başka bahanen kalmadı mı yoksa uyduracak bir şeyler?

Bahanelerini dinleme(me)k isterim veya dur bunlarıda ben tahmin edeğim...

Sabah namazına uyanamıyorsun, sabahın köründe kim kalkacak ki uykunu mahvedeceksin değil mi?

Ya aşık olduğun kız yada erkek
Seninle sabah 5'de buluşalım deseydi sen ne yapardın saatini kurar erkenden yatardın,
hatta uyanamam diye uyumazdın o gece, peki seni çağıran senin rabbin...!?
Yaa boşver değil mi????

Ya böyle bir ilan görsen ne yapardın acaba ?



 
Ama gitmezdin değil mi değmez onun için felan uykunu bozmana, sen mi gitmeyeceksin bari yalan söyleme ilk sen olmak için geceyi orda geçirirdin...!!!

Yemeğini yemeden öğleyi geçirmiyorsun belkide zevkini çıkara çıkara
1 saatte yersin yemeği değil mi, yemek daha önemli değil mi ???

Ya ikindi ne olacak ??

Dur şimdi zaten yoruldun bütün gün birde bu arada namaz olur mu ?


Ya akşam namazı ???

Ooo sende yaaa daha eve gidilecek, yemek yenilecek, zaten akşam vakti de kısa yetişemiyorsun degil mi?

Yatsı namazını hiç sorma değil mi ?

O saatte namaz mı kılınır yemek yedik güzelce tıka basa doldum kanepeye uzanıp dizi, film izleme vakti dimi aaa...!!!


 
 
Bunlara bulabiliyorsun değil mi vakit aman sende çok oldun dur bi dizi izleyecegiz 1 saat şurda ?

1 :ÖLÜ İSEN

2: DELi İSEN

3: BEBEK İSEN

4: HAYVAN İSEN

5: İNKARCI (KAFiR) İSEN


Ama yok, nasıl olur sen Ölü veya Deli değilsin, üstelik kocaman Adam'sın ve İnsan'sın, Allah korusun Kafir'de değilsin, demek ki NAMAZ'dan kurtulamazsın.....................

Hem bak doğada her şey 'O' na SECDE ediyor sen daha ne duruyorsun ??? 

 


Mihraba vuran ışık namaz kılan insan siluetini andırıyor !!!

 
Ya bu kayaya ne demeli kimbilir ne sırlar saklı...!!!


Ağaçlar bile secde ediyor, ibret almalı...!!!

 

 
Biliyorum sen onlar gibi namaz kılamazsın, onlar gibi olsan zaten bahane uydurmaz,
namaz kılmak için kendine yollar arardın bu zamanda... Nasıl mı namaz kılacaksın ?
 
Artık çoğu böyle kılmıyormu dikkatli bakın...???
 

 
 
Aah işte !!!
 
Böyle değil....................
 
Öyle bir namaz kılacaksin ki Mevlana'ca:



Namaza tekbirle girmek,'İlahi, biz senin huzurunda kurban olduk' demektir. Tekbir getirerek kurban kesildi gibi, tekbirle namaza başlamak da, 'Allah'ım canımız sana feda olsun' anlamındadır.

Namazda kıyama durmak, Allah'ın huzurunda kıyametteki muhasebeyi hatırlatır. Kul, biraz sonraki hakkıyla yerine getiremediği kulundan ve işlediği günahlardan dolayı, utancından ayakta durmaya dermanı kalmaz, rükuya eğilir.

Başı rükuda iken 'Hak'kın suallerine cevap ver' diye ilahi ferman gelir. Kul, rükudan başını mahcup olarak kaldırır. Ayakta duramaz, yüzüstü secdeye kapanır.

Tekrar ona, 'Secdeden başını kaldır! Yapmış olduklarından haber ver' diye ferman gelir. O, yine mahcup bir halde başını kaldırsa da, tekrar yüz üstü kapanır.

Var mısın böyle namaz kılmaya ?
 

Veysel Karani gibi geceleri gündüzleri namazla geçirmeye var mısın?
 
Öyle güzel bir namaz kılarmış ki mübarek, bir geceyi sadece kıyamda, diğer bir geceyi sadece rükuda, diğer bir geceyi de sadece secdede geçirirmiş...
 
Hz. Ali(RA) gibi, savaşta yediği okun acısından cıkaramıyorlar, ancak Hz. Ali(RA) namaza durunca çıkarıyorlar hem de kılı bile kıpırdamıyor, soranlara da 'Biz namaz kılarken can kuşumuzu salıveririz' demiş mübarek insan, var mısın böyle namaz kılmaya ?

Hz.Rabia gibi, gözlerinde yaş kalmayıncaya kadar namaz da ağlamaya var mısın?

Ve O GÜZELLER GÜZELİ Peygamberimiz, namazı en güzel kılan O kimse onun gibi kılamazdı, var mısın onun ümmeti olarak namaz kılmaya?
 
Hadi ey kalbim durma artık tövbe et ve Yaradanına en güzel hamdini sun, temizle kalbini pislikten, dünyalıktan ve kula yakışır bir şekilde MEVLA'ya yaklaş...


Hadi be ruhum hadi be kalbim uymayın siz o nefsime o hep konuşur ve sizi kötüye götürür,
siz ondan güçlüsünüz, siz ona hükmedersiniz hadi kırın onun gücünü...

Biliyorum yapacaksın sen bunu hadi o zaman bak Bilal-i Habeşi(RA) ezanı okumaya başladı
 
Öyle bir namaz kılacaksin ki ezanı okuyan Bilal-i Habeşi olacak, namaz kıldığın yer Mescid-i Haram(KABE) olacak ve İmamın Hz. Muhammed Mustafa olacak ve Hz. Ebubekir, Hz. Ömer,
Hz. Osman, Hz. Ali ve Sahabe-i Kiram ile birlikte namaza duracaksın... 

Öyle bir namaz kılacaksın ki, sırat köprüsünün üzerinde olacaksın aşağısı cehennem ve karşısında YÜCELER YÜCESİ ALLAHÜ TEALA ve Meleklerle saf tutarak...
 
Haydi şimdi namaz zamanı, haydi şimdi kurtuluş zamanı...
 
Önünde bunlar var... her isteğinin gerçekleşeceği sonsuz yaşam yurdu CENNET var....


KURTAR KENDİNİ... 

 
Lütfen herkese yollayın iyiliği emreden topluluk olalım ve biz de her namaza başlayan kardeşimizle birlikte ecir kazanalım...
 
Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.
(Al-i İmran Suresi, 104)

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---