28 Mart 2008 Cuma

(Namaz Zamanı) Re: "namaz zamanı group"a ... TEŞEKKÜR, TAKDİR. SELAM (fg) Namaz Zamanı - fazla gelen mailler hakkında

NAMAZ ZAMANI GROUP(B)'UN HASSASİYETİNİ TAKDİRLE KARŞILIYORUM.
DOĞRUSU NAMAZ ZAMANI BELKİ DE O İHTARA MUHATAP DEĞİLDİ.
AMA YİNE DE HASSASİYET/DUYARLILIĞINIZ DUYGULANDIRDI.
MUHATABIM DAHA ÇOK İRFAN MEKTEBİ İDİ..
BİLVESİLE TEKRAR TEŞEKKÜR EDERİM..
UMARIM
SERT VE KIRICI GÖRÜNEN İFADELERİMDEN DOLAYI
DARILIP GÜCENMEMİŞSİNİZDİR...
TEKRAR SELAM VE
TEŞEKKÜR EDERİM
FG

28.03.2008 tarihinde Namaz Zamanı <namazzamani@gmail.com> yazmış:
Sevgili Arkadaşım,
 
Gelen maillerin sayısından muzdarip olduğunuz konusunda ikinci maili aldık. Bu tür şikayetleri olan kullanıcılarımızın ayarlarını değiştirip günde sadece bir defa mail gelecek şekilde ayarlıyoruz. Sizinkini de öyle ayarladık. Umarım memnun kalırsınız.
 
Diğer gruplarda olaya gelince; profilinize girin bu grubu web üzerinden okuyacağım seçeneğini işaretleyin. Size bir daha mail gelmez...
 
Allah yar ve yardımcınız olsun
 
Namaz Zamanı Grubu

 
28.03.2008 tarihinde Söz Okulu <> yazmış:
İLİM, İRFAN, İZ'AN ve
EZİYET!
irfan mektebi mi,
eziyet örgütü mü?

şu irfan mektebi midir, eziyet örgütü müdür?
tanımadığım adamlar,
 (adam, adem, insan, kardeş ve arkadaş manasına alınsın, anlaşılsın)

bir günde yüz tane,
yüz bin tane mail göndermeyi
 marifet, meziyet ve hizmet zanneden
çok çalışkan, gayretli ve hamiyetli
arkadaşlarıma.

Ahmed kardeş,
lütfen şu ihtarım, nazara alınsın..

Gelen maillerin arasında
artık lüzumlu olanları,
şahsen ilgilendiren ve
zaruri olanları da göremez,
onlara da bakamaz hale geldim.
Yine gelen bazı maillerden de
 anlıyorum ki..

iş yalnız,
 bana verilen eziyetle de kalmıyor..

çok iyi niyetlerle,
 tamamen müsbet ve hizmet duygularıyla
yapılan şu güzel işi kirletmeyin,
karartmayın, griltmeyin, griletmeyin,
geriletmeyin ve hizmete darbe vurmayın,
 zarar vermeyin derim.

İşini, başını, yaşını, tecrübesini almış,
 edinmiş, öğrenmiş, götüren ve
hakikaten saygıya layık,
hürmete müstehak olanlar
beni bağışlasın,
artık yaşını, başını almış bir
insan-kardeş-arkadaşınız olarak
bu ihtarımı
bir kardeşlik borcu olarak görüyor,
düşünüyor ve hakkını vermeye çalışıyorum.

Bu mübarek  cuma gecesi ve sabahında,

lütfen bu uyarı-ihtar-ikazımı
nazar-ı itibare alınız.

bilvesile selamlar...

fg

26.03.2008 tarihinde AHMED AK <ahmedapak@hotmail.com> yazmış:
selim gündüzalp
ALLAH'IM BENİ BANA BIRAKMA!

GÜN, nasıl başlarsa öyle gidermiş. Ruhumuzda uyuyan nice güzellikler gizli. Hepsi de uyandırılmayı bekliyor. Bunun için güneşin doğması, saatlerin çalması yetmiyor. Bu güzellikleri uyandırmaya, bazen hiçbir şey yetmiyor. Şükür ki, yarınlara dair emellerimiz yine de bitmiyor, tükenmiyor. Onlar da olmasa ne yapardık, nasıl yaşardık? Allah'tan ki, bu ümit bazen bir söz, bazen de bir dua olup, içimize akıyor, ruhumuzu uyandırıyor. O anlardan birini bugün yaşadım.
"Allah'ım, beni bana bırakma
Adını dilimden uzak tutma,"
Diye diye, güne Allah ile, bu dualı sözle başladım.
İçimin güneşi doğmuştu artık. Açıldıkça açıldı, ruhu kat kat saran perdeler. Ve ardından Hira'nın sorusu geldi:
"Ömür nedir?" diye soruyordu.
"Ömür, bu gündür," dedim.
Hira, bu defa, "gün nedir?" dedi.
"Gün mü" dedim, "o, upuzun bir ömürdür."
"Bir cümleyle açar mısın?" dedi.
"Bir cümleyle," dedim, "bir gün, Allah için yaşanmışsa eğer, işte o gün, Allah için yaşanmamış bir ömürden bile daha uzundur, daha değerlidir."
Hz. Ali'nin sözünü hatırlamanın tam sırası:
"Bir insanın öldükten sonra cennete girmesine hayret etmem. Benim asıl hayret ettiğim şey; o insanın dünyadayken de cennet gibi bir hayat yaşamasıdır."
Büyük insanın işaret ettiği şey, son derece yüksek bir iman nimetine erişmek olsa gerek. Çünkü, hidayet ruhun cennetidir. Rabbim, hepimize bu güzel iman yolunu ve nimetini nasip eylesin...
Bediüzzaman'ın Mesnevi'sinde geçen bir cümle yıllardır aklımdan çıkmaz:
"Ülfet ve âdet ve yeknesaklık perdeleri altında çok harika hakikatler gizleniyor."
Yahya Kemal de aynı dertten mustarip; "ülfet belâlı şey," diyor şairimiz. Hem de ne belâ... Dünyada da, ahirette de baş belâsı, püsküllü belâ...
ALIŞTIĞIMIZ bir şey olunca yaşamak, hayat denen o büyük mucize, basitleşiyor âdeta. Bir sabun köpüğü gibi sönüyor, elimizden kayıp gidiyor. Nasıl bir şefkatle ve merhametle beslenip büyütüldüğümüz unutulunca böyle oluyor. En büyük nimet bile küçülüyor. Allah akla gelmeyince, her şey O'nun bize bir nimeti, bir ikramıdır diye bakılmayınca, sıradanlaşıyor ne varsa. Bir değil, milyar değil, 100 trilyon hücreden ibaret olan insan vücudundaki, o ilâhi sistemi bir düşünelim. Sadece tek bir insanın vücudunda yürütülen bu faaliyetler bile, akılları durduracak kadar harika değil midir? Yüz trilyon hücremizin diliyle Rabbimize hamd ederiz...
Evet, hayatı bu kadar hikmetli ve harika bir şekilde yaratan Allah (c.c.), bu hayatın her ânı için her şeyden evvel ismiyle, sıfatıyla anılmaya lâyıktır. Rahmetli Cahit Zarifoğlu bir şiirinde bunu ne güzel ifade eder:
"Önce besmele, / en güzel kelime. / Allah'ım, / yol boyunca / bırakma elimi / düşerim sonra. / Allah'ım, / niçin halkettinse beni / kalbime söyle iyice / engellerden arınsın yolum. / Allah'ım, / nasıl pırıl pırılsa / güzelse sevdiğin kulların / öyle güzel kıl beni. / Allah'ım, / O güzeller güzeli / hangi iyilik diledi senden / dilerim ben de öylelerini. / Allah'ım, / Peygamber Efendimiz (s.a.v.) / hangi şerlerden sığındıysa sana / upuzak tut benden de onları. / Allah'ım, / yol boyunca / tarih boyunca / başıboş bırakma bizi."
EĞER bu ince mânâları ve besmelenin esrarını Bediüzzaman'ın eserinden ve özellikle 'Birinci Söz'den öğrenmese, okumasa ve görmese idik, gerçekten de işte o zaman cahil kalacaktık; gerinin de gerisinde işte o zaman olacaktık. Şükür ki, Rabbimizi bildik, tanıdık ve sevdik. Böyle bir Allah'ın adını anmayı şeref bildik, nimet bildik. Sonsuza kadar Rabbimin her nimeti için elhamdülillah...
Hz. Peygamberin (s.a.v.) her daim, "Hayretimi artır, Yârabbi!" duasına bütün hücre ve zerrelerimle "âmin" diyorum.
Allah'ım, hayretimizle beraber imanımızı da artır. Âmin.
İMANIN önemine işaret eden tarihî bir öykü ile yazımıza devam edelim:
Fatih Sultan Mehmet, bir gün Kur'an okurken şu âyetin mânâsına takılmış:
"Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara iman(da sebat) edin!" (Nisa,136)
Fatih:
"Âyet, zaten iman edenlere sesleniyor. Ardından tekrar imanı emretmesi acaba neden?"diye düşünmüş.
Alimlerle sohbeti esnasında konuyu kendileriyle paylaşmış. "Ne düşünüyorsunuz?" diye sırmuş.
Âlimlerin arasından Akşemseddin, "Sultanım," demiş. "Dışardan gelen seslere kulak verin, cevabınızı alın."
Dışarıdan o sırada mehteranın kös sesleri geliyormuş. Fatih, "Efendim, biraz açar mısınız?" demiş. Bunun üzerine Akşemseddin şöyle izah etmiş:
"Sultanım, mehteranın davullarından 'düm, düm' sesleri geliyor. 'Düm' kelimesi sizin de bildiğiniz gibi Arapça'da 'devam et' anlamına geliyor. Âyetin de mânâsı bu olsa gerektir. Bu âyet, 'Ey iman edenler! Allah'a, Peygambere, Kitaba olan imanınızda her daim devam edin!' mesajı vermektedir."
İnsanın elbisesi eskidiği gibi, imanı da eskiyebilir. Elbise gibi, imanı da yenilemek gerekir. Öte yandan, âyetin yorumunda şöyle bir incelik de düşünülebilir:
"Ey iman edenler! İmanınızı kontrol ediniz. 'Allah'a inandım' diyor, ama O'na itaat etmiyorsanız, 'Peygambere inandım' diyor, ama onun yolundan gitmiyorsanız, 'Kitaba inandım' diyor, ama Kitaba göre yaşamıyorsanız, gelin imanınızı kontrol edin. Belki tam inanmadınız, inandığınızı sandınız. Zira Allah'a iman, O'na itaati gerektirir. Peygambere iman, O'nu rehber kabul etmeyi icap ettirir. Kitaba iman, Kitaba göre bir hayatı netice vermelidir."
Kışın geleceğine inanan insanlar, yazın sıcak günlerinde, odun ve kömür telâşına başlarlar. Çünkü sıcak günlerden sonra, soğuk günlerin geleceğine tereddütsüz inanmaktadırlar. Benzeri bir şekilde, âhiretin geleceğine inanan biri, elbette ve elbette oraya hazırlık yapar. Orada işine yarayacak şeylerle ömrünü değerlendirir. Demek ki, gerçek anlamda iman etmek ayrı bir olay, kendini "iman etti zannetmek" daha ayrı bir olaydır.
ALLAH'IM! Sana karşı günah işleyenlere bile ne kadar bağışlayıcı ve lâtifsin. Seni arayana ne kadar yakınsın; sana el açıp yalvarana ne kadar müşfiksin. Ümidi sende olanlara ne kadar iyisin, merhametlisin. Kim, senden yardım istemiş de reddedilmiştir. Kim, sana sığınmış da ihanete uğramıştır. Kim, sana yaklaşmış da sen ondan uzak durmuşsundur. Kim, sana kaçmış, sığınmış da sen onu kapından kovmuşsundur!..
Rabbim her şey senindir. Yaratan sensin ve hüküm senindir. İsimlerinde gizlenenler ile ve nurunu örten perdeler ile bu huzursuz ruhu, bu ıstıraplı yüreği bağışla.
Allahım, bütün alçaklıklardan korunmak için sana sığınırız; senden başka bütün korkulardan; senden başka bütün yoksulluklardan...
Allahım, yüzümüzü senden başka kimseye çevirmeyiz, secde ettirmeyiz. Öyleyse ellerimizin de senden başka bir şeye uzanmasını engelle ne olur!
Senden başka ilâh yoktur. Doğrusu ben de nefsine zulmeden zalimlerdendim. Ama şükürler olsun Allahıma, âlemlerin Rabbine.
"Allah'ım, beni bana bırakma
Adını dilimden uzak tutma,"

 



Ailenizi, arkadaşlarınızı en son ne zaman gördünüz? Windows Live Messenger'dan ücretsiz Görüntülü Aramalar - buradan ÜCRETSİZ yükleyin! Buraya tıkla!





--
                     fg - db





--
                     fg - db


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: