25 Mart 2008 Salı

(Namaz Zamanı) “Altının kıymetini sarraf, insanın kıymetini Abdullah bilir!”

"Altinin kiymetini sarraf, insanin kiymetini Abdullah bilir!"

Medine'de sicaklar oldukca etkiliydi. Hazret-i Omer (radiyallahu anh)'in oglu Hazret-i Abdullah (radiyallahu anh) da calistigi hurmalikta bir agacin golgesine siginmis yemegini yiyordu.

Bahce duvarinin otesinden gecen koyunlar tozu dumana katarak giderken, arkasindan mecalsiz yurumeye calisan cobanin hali Hazret-i Abdullah'in (radiyallahu anh) dikkatini cekti.

- Ey Allah'in kulu, dedi, gel bir lokma yemek ye, bir yudum su ic de oyle devam et koyunlarin arkasindan!

Coban elini agzina goturup dudaklarini kapatarak birtakim isaretler yapti ise de bir sey anlamayan Abdullah israr edince cevap verdi :

- Efendi dedi, kim oldugunu bilmiyorum ; ama comert bir aileden oldugun anlasiliyor. Kusuruma bakma, ben orucluyum!..

Hazret-i Abdullah (radiyallahu anh) sasirmisti. Colde bu sicakta, bu uzun gunde oruclu coban!..

- Oruclu isen seninle daha iyi anlasiriz, dedi, hemen bir koyun ver bana, burada guzel bir hazirlik yapayim. Sonra birlikte bir et ziyafeti cekeriz kendimize...

Coban gulumsedi :

- Koyunlar benim degil ki, dedi. Ben emanetci bir cobanim!

Hazret-i Abdullah'in (radiyallahu anh) dikkati busbutun cobana kilitlenmisti. Yemegini birakip cobanin pesine takildi. Birlikte koyunlarin arkasinda gunes batincaya kadar dolastilar. Aksam koyunlar bir cadirin onunde durdu. Iceriden cikan bir adam koyunlari soyle bir gozden gecirdikten sonra cobanin yanina gelip, "Hayvanlari iyi otlatmissin, karinlari davul gibi sismis." diyerek iltifat etti. Belli ki bu adam koyunlarin sahibiydi.

Hazret-i Abdullah (radiyallahu anh) yaklasip hemen teklifini yapti :

-  Koyunlari bana satar misin? Adam sasirmisti. Biraz dusundu. Sonra toparlanarak cevap verdi :

- Degerini verirsen satarim. Neden satmayayim?

Pazarlik uzun surmedi. Hazret-i Abdullah (radiyallahu anh) koyunlari satin aldi. Artik malin sahibi Hazret-i Abdullah (radiyallahu anh) olmustu.

Olanlardan bir sey anlamayan coban, koyun sahibinin degismesiyle isinden olacagini da dusunuyordu. Belki de yeni sahibi kendisini coban olarak kabul etmez, isinden de olabilirdi. En kotusu de buydu zaten. Issiz kalmak. Az otedeki cadirda yasayan aile ve cocuklarina ekmek goturememek... Ama is hic de oyle gelismedi. Artik koyunlarin yeni sahibi olarak cobana donen Hazret-i Abdullah (radiyallahu anh)'in surpriz teklifi aynen soyle oldu:

- Senin gibi samimi bir insanin layigi, baskasinin koyunlarinin arkasinda cobanlik etmek degildir. Belki kendi koyunlarinin pesinde mal sahibi olarak dolasmaktir. Su andan itibaren sen bu koyunlarin cobani degil sahibisin. Haydi kendi malinla kendi cadirinin onune. Aile ve cocuklarin iftara seni bekliyor. Coban kendi koyunlariyla kendi cadirina, Hazret-i Abdullah (radiyallahu anh) da kendi bahcesine dondu.

Bundan sonra dillerden dusmeyen soz hep ayni oldu :

- Altinin kiymetini sarraf, insanin kiymetini Abdullah bilir!..


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: