12 Eylül 2008 Cuma

(Namaz Zamanı) Ramazan nüktelerei:&derdini söyle&hayat...cumamız hayırlara vesile olsun..baki selam sevgi ve dua ile gönül dostları






İbrahim Edhem'den Ramazan nükteleri!

Bir adam Ramazan sohbetlerinde diliyle çokça cömertlikten söz ediyor, ama eliyle hiç de cömertlik yapmıyordu. İşte bu adam bir gün İbrahim Edhem'e rica etti:

- Herkese nasihat ediyorsun, bana da nasihat et. İbrahim Edhem bu adama tek cümlelik nasihatini şöyle yaptı:

- Sen açığı kapa, kapalıyı da aç sana yeter!.

Adam bir şey anlamamıştı. Mecburen sordu:

- Açık nedir ki onu kapayayım, kapalı nedir ki onu da açayım?

İbrahim Edhem kısaca anlattı:

- Açık olan hep cömertlikten söz eden ağzındır, onu kapa. Kapalı olan da yoksula hiç açmadığın kesendir. Onu aç. Bu sana yeter!

Düşünmeye başlayan hakperest adam, tebessüm ederek söylendi:

- Vallahi bir doğru ancak bu kadar veciz söylenebilir!. Bu söz gerçeğin ta kendisidir! Bu güzel ikazdan sonra ben de hep cömertlikten söz eden çenemi kapıyor, yardım için hiç açmadığım kesemin ağzını açıyorum!.

- Ne dersiniz, bu sözün bize de şümulü olabilir mi? Biz de Ramazan boyunca hep cömertlikten, yardımdan söz ediyor, ama elimiz cüzdanımıza bir türlü varmıyor, bir yoksulun yüzünü güldüren yardımda bulunamıyor muyuz? Bizim de açığı kapayıp kapalıyı açmaya ihtiyacımız var mı yoksa? Bir düşünsek mi acaba?. Malum ya, kıssadan maksat hisse.

****

İbrahim Edhem'e, "Piyasa çok pahalandı! Fiyatlar yükseldi, kendimiz geçinmekte zorlanıyoruz, yoksula nasıl yardım yapalım?" diye söylenirler. "Öyle ise, yine ben kazandım." diye cevap verir İbrahim. Sorarlar: "Sen nasıl kazanıyorsun, piyasa pahalanınca?" Şöyle açıklar kazancını:

"Pahalanan malı bir müddet almaz, beklerim. Böylece ucuzken verdiğim para da bana kalır. Bu sebeple her pahalılıkta ben kazanırım, yoksula verecek para da elimde hazır bulunur!"

Var mısınız İbrahim Edhem gibi her pahalılıkta kazanmaya?. Bence yabana atılacak fikir değil, bir deneyin isteseniz. Pahalanan mallara karşı biraz kendinizi geriye çekin, siz de kazandığınızı görecek, yoksula verecek bir şeylerin elinizde kaldığını dahi anlayacaksınız.

***

Rüyasında Hz. Cebrail (as)'i elinde Hak dostlarının isimlerinin yazılı olduğu defterle gören İbrahim sorar:

- Bak bakalım benim ismim de yazılı mı (Hak dostlarının içinde?) der.

Hz. Cebrail, 'Hayır der, senin ismin (Hak dostlarının listesinde) değil bir aşağıdaki defter olan (Hak dostlarını sevenlerin) içinde yazılı! İbrahim hemen teklifini yapar:

"Madem Hak dostlarını sevenlerin içinde benim adım. Öyle ise Peygamberimiz 'Kişi sevdiğiyle beraber olacaktır.' buyurdu. Çabuk benim adımı da sevdiğim Hak dostlarının yanına yazın. Peygamberimiz'in emrini yerine getirin! Ben de sevdiğim Hak dostlarıyla birlikte olmak istiyorum" der. Cebrail aynen uygular. İbrahim'in ismi de sevdiklerinin yanına yazılır. Böylece sevdiği Hak dostlarıyla birlikte olur.

- Öyle ise biz de kendimizi bir kontrol edelim mi? Hak dostlarını seviyor muyuz? Seviyorsak sevdiklerimizle birlikte olacak, onların yanında yer alacağız inşallah. Yeter ki hep Hak dostlarını seviyor olalım.

İbrahim yemesiyle, giymesiyle, çevreye karşı davranışıyla çok mütevazı bir hayat yaşardı. Bundan da hiç sıkılmaz, aksine evliyaların hayatıdır, mütevazı hayat diyerek mutluluk duyardı. Kendisine bir gün şöyle sordular:

- Nasıl sabrediyorsun bu mütevazı hayata?. Zor olmuyor mu senin için böylesine mütevazı bir hayat?

Şu mantıklı açıklamayı yaptı İbrahim:

- Her şey küçük başlar, zamanla büyür. Fakat sıkıntılar ise tam aksine, büyük başlar zamanla küçülür.

Onun için ben baştan mütevazı hayatın sıkıntısını göze alarak başladım, bu zorluğun zamanla küçüldüğünü gördüm, normal hayat haline geldiğini anladım. İbrahim şöyle devam eder:

- İsterseniz siz de deneyin. Önce sıkılacaksınız, sonra ise alışarak mütevazı hayattan hep mutluluk duyacaksınız. Enbiyanın, evliyanın hayatıdır çünkü mütevazı hayat. Sahibini mutlu kılar, üzmez.

***

- İşte size, 'Nerede o eski Ramazanlar!' dedirten geçmiş Ramazan nüktelerinden bir demet.

Ne dersiniz, her biri bir kitap kadar bilgi vermekte, bir mürşit kadar da yol göstermekte midir?


AHMED ŞAHİN


Bana derdini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!..

Meselelerimiz birer matematik problemi gibi olsaydı, önemli değildi. Hiçbir meselemiz şuraya buraya yazılıp, bırakılamıyor. Göğsümüzde büyüyor, beynimizi meşgul ediyor, hayalimizin sırtına binerek tehlikeli ufuklara gidiyor.

İnsan kendini idare edemezse cemiyetten gelen dertler, insanı sarsıp, eğlence diyarına atıyor. Gayri meşru eğlenceler insanı hissiz, duygusuz, anlayışsız ve düşüncesiz hale getiriyor. Cemiyetten gelen dertlere karşı kendimizi korusak, bu sefer de dertsiz kalamayız, dert icat ederiz. Dert, insanın ayrılmaz arkadaşı.

İnsan acizdir. Çünkü kainat çok büyük, insan çok küçüktür. Hastalıklar, felaketler ve olumsuz hallerin bütünü düşünülürse, insan yaşadığı sürece çok zor durumlara düşebilir. Ne kadar kuvvetli, zengin ve yüksek makamlarda oturan insanlar vardı ki, kimisi bir gün bir mikroba mağlup oldu, kimisi bir kaza sonucu sakatlandı!..

Yaşadığımız hayatta para büyük önem kazandı. Serveti çok olanın derdi de çok olur. Parasızlığın ne büyük felaketlere sebep olduğu da ortada... Hatta materyalistler parayı putlaştırdı. Mevlânâ "İnsan, para okyanusunda yüzen bir gemi gibidir. Parayı içine alan batar." demiş. Demek ki malı çok olanın derdi de çok olur.

İnsanlar kabukta kaldı, öze inmedi. Her türlü hoparlörden "kadın kadın!" diye feryatlar yükseliyor. Hayat bu mu?

Yıllarca uzlete çekilen Gazali'yi, Emir Sultan'ı düşünün. İki sene hücre hapsinde tek başına kalan Said Nursi... Yatak yok, yemek yok, ışık yok... Demek ki dertler iki türlüdür. Bir ulvî dertler bir de süflî dertler.

Peyami Safa diyor ki: "On dokuz senelik yazı hayatımda bu cemiyet bana bir hafta istirahat hakkı vermemiştir." Cemil Meriç diyor ki: "Yıllarca aç kaldım. Bu şehrin kaldırımlarında bir başka aç Cemil Meriç hiçbir zaman olmamıştır diye düşünürdüm." Necip Fazıl diyor ki:

"Aylarca gezindim yıkık ve şaşkın

Benliğim bir kazan ve aklım kepçe

Deliler köyünden bir menzil aştım

Her fikir içimde bir çift kelepçe".

Ve Bediüzzaman Said Nursi buyurmuş ki, "Bana ızdırap veren yalnız İslam'ın maruz kaldığı tehlikelerdir... Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, ahiretimi de. Seksen küsûr senelik hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harplerde, bir cani gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan men etmeseydi, belki bugün Said, topraklar altında çürümüş gitmişti..."

Hayat, insana göre değer alıyor. Medeniyet, insanları çok şeye muhtaç etti. Herkes alamadığı şeyin fakiri oldu. Kendinden yukarıya bakanlar, sayısız ihtiyaçları temin edebilmek için çırpınıyor. Bu şekilde, süflî dertlerin sayısı artıyor.

Süflî dertlerden kurtulmanın yolu şahsi isteklerimizi sıfıra doğru indirirken, Allah'ın emirlerine tabi olmada, azami noktaya tırmanmaktır.


HEKİMOĞLU İSMAİL



 

 

Hayat Yapayalnız Bir Hıçkırıktır...

Hayat hep kendini tekrarlayan yapayalnız bir hıçkırıktır
herkesin yüreği kendine yanılsama ve filler mezarlığıdır

söz çoğu zaman çentik atar kanatır yürekleri
ve zamanla yüzler sözlerin mezar taşları olur
işte bu, çokça ölümdür ama ölümlerden hayat bulmak gerektir

gerçek olan dolanan dildir, sarhoşluk değil
bazen de gerçek olan sarhoşluktur, dolanan dil değil
günler çok uzadı ömürlerse çok kısa
öpüşerek buluşmalar, öpüşerek ayrılmalar nedense çok sıkıcı
artık insanlar kendilerini kanatarak arasın ve bulsun
çünkü artık eller, yüzler, gözler, yürekler gibi mevsimler de bitiyor
çünkü artık parça parça ve yavaş yavaş insan bitiyor


insan o gizli ve kirli yanlarını ortaya çıkartsın ve kanatsın artık
kanayan yüzlerde yanılsama değil, gerçek insan vardır çünkü
oysa üstümüze yapışan hiçbir şey kendimizin değil
aslında hiçbir insan kendisi değil, hiç kimse gerçek insan değil


artık insanlar birbirlerinin gözlerinin içine ne kadar baksalar da gerçeği ve içtenliği göremezler
ama yine de herkes duymak istediği şarkıyı dinler kendini aldatarak
çünkü her sahte buluş gerçek bir yitiriştir, zamanla anlaşılır


Kordon'da sefa yaşayanlar her gece veremdir aslında
alkolle büyütülen yalan ve yanlışları, en büyük mutsuzluklarıdır aslında
her gece yaşanan yavşaklık, ertesi güne aktarılan büyük doyumsuzluklarıdır aslında
ne yazık ki herkes herkese küllerini bağışlayabiliyor artık

 


herkes herkese iğreti bir emanet artık
herkes herkese yakınlaştıkça uzaklaşıyor artık
kimse kimseyi aradığı yerde bulamaz artık
herkes bir şeylerini birilerinde unutur ya da yitirir artık
herkes birilerine sarılırken korkuyor artık
her söz inceliksizlik, her dokunuş içtensizliktir artık
herkesin çığlığı korkunç bir yalnızlık artık
kimsenin sesi kimsenin sesine değmiyor artık
bu yüzden oturup alkol akşamlarında gizli gizli ağlıyorlar


herkesin her konuda bilge olduğu bir zamanda hiç kimse mutlu değildir aslında
soytarı bilgelik hiçbir zaman mutluluk getirmez çünkü
artık herkes gizlice bir iç kanama yaşar usulca
gözler artık sadece göz, diller sadece dil, eller sadece eldir artık


her şey sentetik, her şey plastik, her şey metaliktir artık
işte bu yüzden mutsuz ve yalnızdır insan
işte bu yüzden bitmiştir... bitmiştir insan.

Mahmut AYAZ

 

bu yazıya acizane not; insanlığın bitmemesi için yeniden umutların yeşermesi için asli vazifemize dönmemiz gerekmektedir,asli vazifemiz hakka hakkı ile abd olmaktır kitabımız kuran dır ve Resulullah s.a.v. min sünnetidir.toplumun yeniden ihyası için imanımızı taklididen tahkikiye yani adetten gelen inanış yerine ikna olmuş neden niçin inandığını bilip ona göre hayatını düzenleyen iman ettiklerini hayatına tatbik eden fertler olmak için gayret etmemizde gizlidir.muhabbeti Allah için yapmaktır...vesselam



Windows Live Messenger'ın için ücretsiz güncelleştirme! Buraya tıkla!

Tamamıyla yeni Windows Live Messenger ailesine katıl Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: