9 Temmuz 2008 Çarşamba

(Namaz Zamanı) yemeklere nicin tuz katiliyor?

Yemeklere Nicin Tuz katiliyor?

 

Beslenme yoluyla disaridan aldigimiz karbonhidrat, yag ve proteinler, beden sehrinde isletilen fabrikalarin calismasi icin gereklidir. Biyolojik fabrikalardaki kimyevî hâdiselerin saglikli sekilde gerceklestirilmesinde, suya, cesitli vitamin ve elementlere onemli vazifeler yuklendiginden bunlarin disaridan duzenli sekilde alinmasina ihtiyac vardir. Bu maddelerin bagirsaklarimizdan kana gecmesi icin gerekli biyo-fiziko-kimyevî mekânizmalar da bagirsaklarimiza yerlestirilmistir. Meselâ, besin maddelerinin tamaminin israf edilmeden kana gecmesi icin, bagirsaklarimiz mukemmel bir mimaride yaratilmistir. Emilim yuzeyinin artirilmasi icin bagirsaklarin icinde bagirsak bosluguna dogru yaklasik bir cm uzanan Kerkring isimli kivrimlar insa edilmistir. Ayrica bu kivrimlarin uzerine bir mm uzunlugunda eldiven parmagi seklinde birbirlerine bitisik dizilmis ve yuzeyi bagirsak epitelyum hucreleri ile doseli villus adi verilen uzantilar yerlestirilmistir. Her bir epitelyum hucresinin bagirsaga bakan tarafi yaklasik 200 adet mikrovillus adi verilen ince uzantilarla suslenmistir. Kerkring kivrimlari, villuslar ve mikrovilluslar hepsi birlikte yaklasik 250 m² gibi genis bir emilim yuzeyinin tesekkulune, bir baska ifadeyle bagirsaklarin emilim yuzeyinin 600 misli artmasina vesile olmaktadir. Rabb'imizin sindirim sistemine yerlestirdigi bu azamî tasarruf mekânizmasinin (genis yuzeyin) hikmeti, besin maddelerinin tamaminin hizli bir sekilde emilmesi ve israfin onlenmesidir.

 

Yemeklere nicin tuz atariz?

 

Bagirsaklarimizda emilimin mukemmel seviyede gerceklestirilebilmesinde tuza onemli vazifeler yuklenmistir. Bir lezzet vesilesi olan tuz, gidalarin tuketiminde ve istahi acmada onemlidir. Haslanmis bir et veya patatesi, tuzsuz yemekle, tuzlu yemek arasinda lezzet bakimindan buyuk fark vardir. Yemeklere tuz atmak sadece tat acisindan mi onemlidir? Yoksa bu tat duyusunun arkasinda vucuda gerekli baska hikmetler de var midir?

 

Tuz, sodyum ve klor elementlerinden meydana getirilen bir bilesiktir. Tuzdaki sodyum, karbonhidratlarin yapi taslari olan basit sekerler ve proteinlerin yapi taslari olan aminoasitlerin kana emilebilmeleri icin gereklidir. Dolayisiyla, yemeklere tuz atilmazsa onemli besin maddeleri olan karbonhidratlar ve proteinler kana gecemez, bagirsaklarda emilmeden disariya atilir ve onemli besin maddeleri israf edilmis olur.

 

Bagirsak ic yuzeyini orten epitel hucrelerinin zarina glikoz, galaktoz ve aminoasitlerin tutunmasi ve bagirsak boslugundan hucrenin icine alinmasi icin tasiyici proteinler yerlestirilmistir. Bu kargo proteinler vasitasiyla besin maddeleri, once epitel hucresinin icine alinir; bir sonraki adimda, hucrelerden kana tasinir. Bagirsak epitel hucrelerinde bulunan tasiyici proteinlerin iki adet alicisi (reseptoru) vardir. Bu reseptorlerden birine glikoz, galaktoz veya aminoasitlerden biri; digerine ise sodyum baglanir. Eger bagirsak boslugunda glikoz, galaktoz ve aminoasitler oldugu hâlde sodyum yoksa, bu besin maddeleri kana gecememektedir. Bunun tersi de dogrudur. Bagirsakta sodyum var, fakat bu besin maddelerinden herhangi biri yoksa, yine sodyum emilemez. Sodyum elementinin kana gecmesi, seker veya aminoasitlerin varligina bagli kilinmistir.

 

Kolera ve dizanteri gibi hastaliklarda kusma ve ishale bagli olarak, vucuttaki su miktari azalir, tansiyon duser. Nihayetinde damarlarin icinde kan devr-i dâimi devam ettirilemez. Cocuklarda yaz ishallerinde gozlenebilen bu dolasim soku, kisa surede tedavi edilmezse, olumle neticelenebilir. Dolasim sokunun tedavisinde vucuttaki su miktarinin artirilmasi hedeflenir. Suyun vucutta, ozellikle damarlarda tutulabilmesi, tuzun bagirsaklardan kana duzenli olarak gecebilmesine baglidir. Tedavide tek basina su icirilmesi yeterli degildir. Tuz ve onun emilebilmesi icin bagirsaklarda seker ve/veya aminoasitlerin bulunmasi sarttir. Bu yuzden ishal tedavisinde kullanilan ishal tozunun icinde hem tuz, hem de seker bulunur. Tansiyon dusuklugu durumunda da hastalara tuzlu su yerine, tuzlu ayran tavsiye edilir. Cunku ayranda bulunan aminoasitler, tuzun ve suyun emilmesini saglamaktadir. Acken veya bagirsaklarda besin maddesi bulunmadigi zamanlarda su icilirse, bu suyun cok buyuk bir kismi kana gecemez. Belki de suyun midede israf edilmemesi icin, mide veya bagirsaklarimiz bosken su icmeye ihtiyac duymayiz, duysak bile fazla icemeyiz. O zaman yemeklerden sonra su icme ihtiyacinin ortaya cikmasinin hikmeti, yemeklerden sonra icilen suyun; hem mide ve bagirsaklarda sindirimi kolaylastirmaya, hem de besin maddelerinin kana gecmesine vesile olmasidir.

 

Tuz sadece lezzet vesilesi mi?

 

Tuz, sadece lezzet almamiza vesile olan bilesik degil, besinlerin kana gecmesini saglamada vazifelendirilmis onemli bir molekuldur. Tuzun hem bir istah vesilesi, hem de beslenmenin temel sarti olmasi, tesadufen ortaya cikmis olamaz. Yuce Yaratici, tuzu sadece lezzeti duymamiza vesile olan tat duyusu icin yaratmamistir. Meselâ, ayran veya haslanmis patatesteki besleyici molekullerin bagirsaklardan emilmesi, sebepler plâninda tuzsuz mumkun olmadigindan, Rezzâk-i Kerîm, beden sagliginin devamliliginda onemli olan tuzu, insanlarin besinlerle birlikte almalarini tesvik etmek icin, ona lezzet ve tat verme gorevi de yuklemistir. Zevk ve lezzetler, bu hissi isleten uyaricilardir. Yemeklere tuz konulmasinin hikmeti, bagirsaklardan besinlerin emiliminin saglanmasidir.

 

Tuz ve metabolik sendrom

 

Metabolik sendrom, asrimizin onemli problemlerinden biridir; bu sendromun icinde sismanlik, seker hastaligi, damar sertligi, yuksek tansiyon, kalb yetmezligi ve damar tikanikliklari gibi bircok hastalik mevcuttur. Sismanlik, seker hastaligina, damar sertligine, yuksek tansiyona, damar tikanikliklarina, kalb krizlerine ve kalb yetmezligine sebep olmaktadir. Tuz kisitlamasi, sismanlik ve yuksek tansiyon tedavisinde basvurulan bir tedavi seklidir. Tuzsuz alinan gidalar yukarida anlatildigi gibi bagirsaklarimizdan yeterince kana gecemez ve kisinin zayiflamasina yardimci olur. Besinlerde bulunan karbonhidratlar vucutta yakilamazsa, yaglara donusmekte ve yag seklinde depo edilerek sismanliga sebep olmaktadir. Tuzsuz diyet ile sismanlamanin onune gecildigi gibi, sismanlikla ortaya cikan yuksek tansiyon dusurulmekte ve diger bazi hastaliklar onlenebilmektedir. Ayrica tuzsuz yemek istahi azalttigindan, fazla yemek tuketimi engellenmektedir. Bu tespitler neticesinde, halk arasinda 40 yasindan sonra uc beyaz zehir olarak gorulen tuz, un ve seker hakkindaki bilgilerin dogrulugu ve Rabb'imizin hicbir seyi abes yaratmadigi kolayca anlasilmaktadir.

 

Bobreklerdeki hikmetli isler

 

Bagirsaklarda tuza bagli emilimin benzeri, bobreklerimize de yerlestirilmistir. Bobreklerde kan suzulup temizlenirken, glikoz ve aminoasitler de kandan suzuntuye gecerler. Israfin olmadigi vucut sistemlerinde, bunlarin tekrar kana geri emilmesi icin bobrek tuplerinde bagirsaklardakine benzer emilim yuzeyini artirici cikintilar yaratilmistir. Bobrek tuplerinde de bu kiymetli besin maddelerinin kana geri dondurulmesi icin tuzda bulunan sodyuma ihtiyac vardir. Bobreklerden besin maddeleriyle birlikte sodyum da suzulur ve bunlar birlikte emilirler. Bagirsaklardaki benzer mekânizmayla tuplerde bulunan glikoz ve aminoasitler geri emildiginden saglikli kisilerin normal idrarlarinda bu besin maddeleri bulunmaz. Bu o kadar hassas isleyen bir mekânizmadir ki, idrarda glikoz veya aminoasitlerin bulunmasi, seker hastaligina veya onemli bir bobrek hastaligina isaret eder.

 

Bagirsaklarimizdaki emilim isleminde, sadece sodyumun alinmasinda enerji harcanir. Sodyumun emilmesine paralel olarak, glikozun, galaktozun, aminoasitlerin, bikarbonatlarin, klorun, suyun emilimi ile potasyumun ve hidrojen iyonlarinin kandan bagirsaga tasinmasi gibi bircok islem gerceklestirilir. Enerji harcanarak yapilabilecek butun bu islemler, bir tek sodyumun emilmesine baglanarak harika bir tasarruf saglanmaktadir. Bikarbonata, kanin asit-baz dengesinin saglanmasinda dolayisiyla kanin asitliginin azaltilmasinda onemli roller verilmistir. Kanin en onemli negatif yuklu anyonu olan klor, sodyuma elektriki yukle baglandigindan pasif olarak emilir. Potasyum miktari, kanda fazla bulunursa kalbin durmasina sebep olabileceginden, sodyumun emilmesi esnasinda fazla potasyum vucuttan uzaklastirilir. Hidrojen iyonlarinin fazlaligi, kanda asidoza yol acabileceginden, kandaki fazla asidin vucuttan atilmasi hayatî onem tasir.

 

Tuz gibi bol ve basit bir yapiya sahip molekullere yuklenen bu hikmetli vazifeler, hicbir seyin bos ve abes yaratilmadigini, her seyin bir plân ve program dahilinde yurutuldugunu akil sahiplerine gostermektedir. Bu mukemmel fonksiyonlardaki dakik isleyislere ait reaksiyonlar zincirinde her molekulun tam istenen yerde ve istenen miktarda bulundurulmasini hicbir zaman akilsiz ve suursuz molekullere veremeyecegimize gore, butun bu hikmetli surecleri yerli yerinde yaratan Sonsuz Ilim ve Kudret Sahibi'ni bir kere daha hatirlamaliyiz.

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: