14 Temmuz 2008 Pazartesi

(Namaz Zamanı) insana verilen gercek kiymet ve kervansaraylar

Insana Verilen Gercek Kiymet ve Kervansaraylar

 

Medeniyet tarihimizin en kiymetli abidelerinden olan kervansaraylar, Musluman cemiyetlerin meydana getirdigi hayir ve ictimaî muesseselerin basinda gelir. Din, irk ve mezhep farki gozetmeden herkese hizmet goturen bu muesseseler, tarih boyunca muhim fonksiyonlar icra etmislerdir. Islam yardimlasma anlayisi neticesi ortaya cikan bu muesseseler, uzaktan bakilinca bir kaleyi andirdiklari gibi daha evvel Islam dunyasinda kurulan Ribat'larin bir devamidirlar. Yani kuruluslari ve organizasyonlari umumiyetle ribatlara baglanir.

 

Ribat kelimesi Arapca "Rabata" kokunden gelir ve Yuce Beyanda (8/60) "cihada hazir bulunan suvarilerin atlarini baglayacak yer" manasinda da kullanildigi gorulur. Buna gore bu muessesenin (Ribat'in) menseinin dini ve askerî bir temele dayandigi anlasilmaktadir.

 

Hudut boylarinda stratejik yerlerde bulunan bu mustahkem yerler, ilk defa Ukbe bin Nafi tarafindan Hazreti Omer (radiyallahu anh) devrinde kurulmustur. Ulkenin her tarafindan gelen gonullu askerler, memleketi mudafaa ve gerektiginde sefer (cihad) icin hudutlardaki bu mustahkem yerlerde barinirlar ve icinde (veya disinda) bulunan ates kuleleri vasitasiyla dusmanin her hareketini butun Islam diyarina bildirirlerdi. Mesela Iskenderiye'den ta Cevata'ya kadar bir gecede haber verilmistir. Iclerinde, yatacak-yiyecek yerleri bulunan ribatlar, mescit, hamam ve ahirlari da icine almis olup, vaziyete gore devletin veya malini cihad ugruna tahsis eden zenginlerin buyuk vakiflari ile beslenirdi.

 

Islam hudutlarinin sinirlari genisledikce ribatlarin askerî mahiyetini kaybettiklerini goruyoruz. Onceleri ilim yuvalari haline donmusler ve kendisini ilme adayanlarin yuvasi haline gelmislerdi. Daha sonralari ise vakiflari ve eski teskilatiyla yolculara mahsus bir kervansaray halini almislardir. Karahanli-Gazneli ve Buveyhogullari devirlerinden itibaren sekillenmeye baslamis kervansaraylarin asli vazifeleriyle bagimsiz kuruluslar haline gelmesi, Buyuk Selcuklularda gorulur.

 

Basta da belirttigimiz gibi Islam yardimlasma anlayisi neticesinde ortaya cikan ve ribatlarin devami bulunan bu kervansaraylar, zengin ticarî emtia nakleden kervanlari, hudud civarlarinda dusman capullarindan, gocebe ve eskiya baskinlarindan koruma vazifesini icra ediyor ve yolcularin konakladiklari ve geceledikleri yerlerde her turlu ihtiyaclarini temin etme vazifesini de uzerine aliyorlardi. Bunun icin bu muesseseler mustahkem bir kale gorunumundedirler. Mesela, Anadolu'da zulum yapan Mogol Komutani Irincin, kendisine karsi koyan Turk Beyi Ilyas ile mucadeleye girisir. Ilyas, Alaaddin Keykubat Kervansarayina siginir. Irincin, Ilyas'i teslim almak icin tam 2 ay 20.000 kisilik bir ordu ile geceli-gunduzlu ugrastiysa da kervansarayi dusurmeye ve Ilyas'i elde etmeye muvaffak olamaz.

 

Kervansaraylarin mimari ozellikleri muhim bir yer tutmakla beraber ozellikle ictimaî ve medeni cephelerin ayri bir ehemmiyet tasidigini goruyoruz. Gercekten de, gerek Buyuk Selcuklular gerekse bu kulturu Anadolu'da, Iran'da, Azerbaycan'da, Harezm-Horasan ve Maveraunnehir'de surduren halefleri, kervanlarin guvenligi kadar, kervanla gelip giden yolcularin da her turlu sosyal ihtiyaclarini goz onunde tutarak ona gore teskilatlandirmislardir. Bu maksatla da Muesseselerde vucuda getirilen tesisler dikkate sayandir.

 

Iclerinde yatakhaneleri, ashaneleri, erzak ambarlan, ticari esyayi koyacak depolari, yolcularin hayvanlarini barindiracak ahirlari, samanliklari, hamamlari, sadirvanlari, mescidleri, hastahaneleri, eczaneleri, yolcularin ayakkabilarini tamir icin ayakkabicilari, nalbantlari ve butun bunlarin gelir ve masraflarini idare edecek divan ve memurlari vardi. Bu mukemmel tesis ve teskilatlandirma hep vakif mali idi. Buralarda ihtiyaci olan yolcularin her turlu ihtiyaclari ucretsiz karsilanirdi. Bunun icin Turk hakimiyetinin yaygin oldugu sahalardaki kervansaraylarin bir adi da Daru'z-Ziyafe'dir.

 

Gercekten de, her turlu ihtiyaclari dusunulerek insa olunan bu muhtesem yapilarda yolcular hayvanlariyla birlikte 3 gun ucretsiz yatmak ve yemek imkani buluyorlardi. Buralarda zengin-fakir, musluman hiristiyan farki gozetilmeden her yolcuya ayni muamelenin yapilmasi esasti. Oyle ki bu muesseselerde en fakir insana bir oda tahsis edildigi gibi en zengine de daha fazla oda verilmezdi. Yani herkese ayni muamele yapiliyordu.

 

Hasta yolcularin tedavileri ve ilaclari saglaniyor, fakir yolcularin ayakkabilari veriliyordu. Ayrica fakir yolcular oldukleri zaman tekfin masraflarinin da vakif gelirinden odenecegi sarti bile vardi... Hatta bunun yaninda kulturlu insanlar icin kutuphane kuracak ve bos vakitleri ayrica degerlendirmek icin satranc odasi acacak kadar ilerlemis medeni bir seviyeyi gormek mumkundur. Hatta ve hatta yolcularin herhangi bir esyasi kayboldugunda vakif tarafindan karsilanacak kadar insana merhamet eden bir medeni seviyeyi...

 

Batinin para kazanmak gayesi ile ancak 18. yuzyil ortalarinda yaptirabildigi otele karsilik Dogu, birer ictimaî hayir kurulusu olan kervansaraylar vasitasiyla din ve ictimaî seviyelerine bakilmadan herkese hizmet edebiliyordu.

 

Butun hayir islerinde oldugu gibi, askeri gayeler disinda, yolcularin meccanen yemek ve yatmalari icin kervansaray insasi gelenegi Islam medeniyetinde o derece inkisaf etmisti ki, vezir Nizam-ul Mulk, Selcuklu Sultanlarinin vazifesini sayarken kervansaray insa edilmesini; kanal acmak, kopru ve kale yapmak, koyleri ve sehirleri imar etmek, talebeler icin medrese acmak ve cami yaptirmak gibi muhim vazifelerinin yaninda belirtmektedir.

 

Kervansaraylarin sundugu hizmet hakkinda Evliya Celebi'nin verdigi malumat oldukca enteresan ve dikkat cekicidir. Buna gore; yolcular gidecekleri zaman vazifeliler tarafindan uyarilip "maliniz-caniniz-atiniz ve esyalariniz tamam midir?" diye sorulmakta misafirlerin hepsi de tamamdir, hak sahib-i hayrata rahmet eyleye" dediklerinde izin verilerek yola cikmaktaydilar. Cikis kapisinda vazifeliler tekrar yolculara bir daha hatirlatarak "gafil gitmeyin - bir seyinizi kaybetmeyin... Allah asan getire.' diyerek dua ve nasihat ederlerdi.

 

Anadolu'yu abideler ulkesi haline getiren bu kervansaraylar, son asirlarda idare bakimindan vakifli ve vakifsiz diye ikiye ayrilmistir. Vakifli olanlarda her sey ucretsizdi. Bunlar batida hic bir zaman rastlanmayan birer sefkat ve yardim muesseseleri idi. Digerinde ise cuz'i miktarda bir ucret alinirdi.

 

Gunumuzde de, insanligini idrak etmis, hayatin gayesine vakif olmus insanimizin, insanliga hizmet edecek muesseseler kurmasi dilegiyle...


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: