17 Temmuz 2008 Perşembe

(Namaz Zamanı) Insanlik Dusuncesinin Buudlastigi Sahsiyet

Insanlik Dusuncesinin Buudlastigi Sahsiyet

 

Bir devrin tarihi hakkindaki bilgilerimizle o devrin kultur hayati arasinda dogru bir oranti oldugunu soylersek hata etmis olmayiz. Salahaddin devri, bu bakimdan gercekten sansli devirlerden biridir. O devirde yazilan eserlerden bir cogunun kaybolmasina veya devrimize eksik gelmesine ragmen belki de tarihte ilk defa hadiseler bu kadar kesin cizgileri ile sonraki nesillere aktarilmistir.

 

Tarihde hakli bir sohret kazanmis olan Salâhaddîn Eyyûbî, 1137'de Guneydogu Anadolu bolgesinde, o zamanki Tekrik Sehrinde dogmustur. Asil adi Ebû'l Muzaffer, Melik-ûn Nasir Sultan Yusuf Salahaddin Ibn Eyyûb'dur.

 

Salahaddin Eyyubi, sahsî faziletleri, siyasî ve askeri meziyetlerinin yaninda akla durgunluk verecek nice ustun sifatlari kendisinde toplayan ornek bir insandir. Subhesiz onu devlestiren hususlarin basinda da onun ciddi bir muhasebe suuruna sahip olmasi gelir.

 

Bu ve benzeri meziyetleriyle o, dogu aleminde Buyuk Sultan, Bati nazarinda ise gercek bir kahraman olarak kabul edilmistir. Batililar onun mertligine ve durustlugune karsi hayranliklarini gizleyememislerdir. Champdoru eserinin âdini "Seladin le plus pourheros del'Islam" seklinde koymaya sevk eden bu mert ruhudur.

 

Selahaddin'in harb ve siyaset tarihine baktigimizda dunya erkan-i harblerini hayrette birakacak bir ustunluk goze carpar. Dunya capindaki sohretini Belbis kalesini fethederek cevresine hissettirmis; Kudus'u haclilarin elinden alarak da bu hakli sohrette doruga ulasmistir. Kudus Krali ile karsilasmasinda iki ordu arasindaki muvazenesizligi goren Salahaddin'in askerleri geri donmek isterler. Iclerinden yalnizca Salahaddin "Mademki olumden korkuyoruz, nicin evlerimizde oturup coluk cocugumuzla zevk ve safa icinde yasamiyoruz? Sultandan ulufe aldik, askerlige girdik. Bizim vazifemiz dusmanin azligini ve coklugunu mukayese etmek degil, onun karsisina cikmaktir" diyerek ileri atilmistir. Salahaddin'in bu davranisi askerin ruh haletini degistirmis ve onceki dusuncelerinden oturu onlari mahcubiyet icinde birakmistir. Bu durumda saha kalkan asker kendinden bes misli fazla olan dusmani bozguna ugratmis ve yeni hamle, yeni zaferlere inancini pekistirmistir.

 

Salahaddin Eyyubî, siyasî tarihe, hacli mukavemetini ilk kiran kumandan olarak imzasini atarken, dunya tarihinde cok buyuk ve saglam degismelerin meydana gelmesine de sebep olmustur. Boyle buyuk isi gerceklestirirken bile hasimlarinda hic bir zaman gorulmeyen "adalet ve merhamet" ten hic ayrilmamistir. Bunun icindir ki O'nun buyuk ismi hâlâ dunyanin her tarafinda, insanliga ovunme vesilesi olan belli sayidaki buyugun sanli isimleriyle beraber hurmet ve hayranlikla anilir. Kudus ve havalisini fethettigi zaman Frenklere karsi davranisi, basta Erakles olmak uzere Avrupali tarihciler tarafindan da alkislarla karsilanacak kadar, derin ve hayranlik uyaracak mahiyettedir.

 

Basari zincirleri uzayinca, Salâhaddîn, kendini (hic istemedigi halde) devletin basinda bulmustu (1165). Bu durumda daha once de tam anlamiyla yaptigi gibi, gene kendini vazifelerinin esiri bilmis ve bu inancin kuvvetiyle, her turlu beseri arzulardan yuz cevirerek kendini milletine adamis ve bu ugurda yapilmasi gereken her seyi yapmistir.

 

Salahaddin hayatinda prensibi olarak benimsedigi sade yasamayi sonuna kadar devam ettirmis ve her seyin sahibi olan Zat'a, vaktinin buyuk cogunu ayirarak en buyuk bir erkan-i harb olmayi en buyuk sofilikle cemetmistir.

 

Iste bizim burada temas etmek istedigimiz nokta da Salahaddin'in bu yonudur. Yani siyasi ve askeri hayatinin otesinde onun bilinmeyen baska cepheleri...

 

Salahaddin Eyyubi'yi basariya ulastiran, hatta dusmanlarina dahi sevdiren hasletlerinin basinda musamahakarligi, comerligi, merhameti ve insanî duygulari gelmektedir. Comertligi ve anlayisliligi sayesinde etraftakileri kendine baglamis, insanî duygulari, haksiz kan dokmesine ve zulum etmesine mani olmustur. Mesela, zabita memurlarinin o zamana kadar bir zulum zindani olarak kullandiklari hapishaneyi islah ve ilim yuvasi haline getirerek, ulkeleri feth etmenin zulum ve dusmanlikla degil, ilim ve irfanla olacagini gostermistir.

 

Tarihlerin ittifakiyle, gittigi her yere adaleti goturen Salahaddin Eyyubî, adil idaresine boyun egenleri her yonden memnun etmistir. Mesela, kendisinden sikayet eden bir kisi ile beraber hakimin karsisina cikacak kadar adaletperver oldugunu gostermis ve dosdu-dusmani hayran birakmisdir. Bir gun adamlarindan biri, bir deveci hakkinda haksiz iddiada bulunmustu. Bunun uzerine Sultan ".. mahkemeye sikayet kapisi herkese acik.. Ben inzibati temin etmekle mukellefim. Mahkeme senin hakkinda gerekli karari verir..." diyerek adaletin nasil tatbik edildigini tum vicdanli gonullere gostermistir. Bundan oturu yerli hiristiyanlar ve museviler onun idaresini, dindaslari Frenklerin idaresine tercih etmislerdir. Kendisi ile harp halinde olan gayri muslimler, O'nun ahdine vefasi, misafirperverligi, kadinlara ve cocuklara davranislari karsisinda takdirlerini gizleyememislerdir.

 

Ilim ve kultur hayati bakimindan da fevkalade bir istidat ve istege sahip olan Salahaddin Eyyubî, mutevazi-durust ve mucadeleci sahsiyetini ilim ve irfanla mezcetmesini bilmis nadir sahsiyetlerdendir.. Edebiyat, dil, sosyoloji, fen ilimleri ve din sahalarinda buyuk sahsiyetler yetismistir. Basta Salahaddin, alimlerle sohbeti her seye tercih ediyordu. Aliskanlik haline getirdigi kitap inceleme ve edebi sohbetlerin lezzetinden bir turlu ayrilmak istemiyordu.

 

Bu devirdeki ilmî faaliyetlere goz attigimizda, tarih ilminin oldukca inkisaf etmis oldugunu goruruz. Bu sayededir ki, o zamana ait cok genis bir bilgi hazinesine sahibiz. Yazilan tarihler icinde siyasi ve askeri hadiselerden baska, idareden, mali teskilattan, kultur hayatindan, siyaset ve harp sanatlarindan bahseden eserler de yazilmistir.

 

Her turlu bencillikten ve gururdan uzak olusu, yakinlarina ve teb'asina karsi cok anlayisli, musamahakar ve comert davranisi sayesinde etrafindakilerden ve halktan daima sevgi ve hurmet goruyordu.

 

Fatimi sultanlarinin 130 senede biriktirdigi onca hazineleri eline gecince, kendine bir kurus dahi almayarak asker ve halka dagitmis ve herkesin gonlunu fethetmisti.

 

Bu mevzuda bir diger hadise de Sam'i zabtetme esnasinda olmustur. Salahaddin, Sam'i aldiktan sonra ic kalede bulduklari hazinelerin hepsini kendi mahiyetinde olanlara mukafat olarak dagitti ve gene kendisine bir dirhem dahi almadi. Imadeddin onun comertligi hakkinda soyle diyor! "Bindigi ati ya birine hibe edilmis veya hibe edilmek icin vaad edilmis olurdu. Harbe gittigi zaman kendi atini askere vererek baskalarindan at isterdi. Herkes onun atina biner, iyiligini beklerdi."

 

Vefat ettigi zaman geride biraktigi mal varligi sadece 1 Misir dinari, 36 veya 37 Nasiri dirhemiydi. Ordulari dize getirip ulkeler fetheden Selahaddin Eyyubî vefat ettigi zaman geride bir ev bile birakmayacak kadar halkinin icinde ve Hak hosnutlugunun pesinde bulunuyordu.

 

Onun sahsiyeti hakkinda Abdullatif el Bagdadi'nin Kuduste onu ziyareti munasebetiyle kaydettigi su satirlar dikkate degerdir:

 

"Huzuruna vardigimizda gozleri heybet, kalpleri muhabbetle dolduran... bir hukumdar gordum. Arkadaslari ona benzemeye calisiyorlar, birbirleriyle iyilikte yaris yapiyorlardi. Yanina vardigim gece meclisini alimlerle dolu buldum. Bu alimler cesitli ilim dallarinda konusuyorlardi... Insanlar onda, Peygamberlerde gorulen meziyetlere benzer seyler goruyorlardi. Ondan baska bir hukumdarin olumune insanlarin cok uzuldugunu gormedim. Iyi-kotu, muslim-gayri muslim herkes tarafindan sevilirdi."

 

Salahaddin Eyyubî, gunumuzde oldugu gibi, gelecek asirlarin tarihcileri tarafindan da ehemmiyetle uzerinde durulacak ve insanligin hayalinde ornek bir sultan olarak yasayacaktir.

 

Neslimizin de boyle kalp ve kafa olgunluguna erip, butun insanligin kalbinde bir "yad-i cemil" olarak kalmasi dilegiyle...


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: