30 Ekim 2009 Cuma

(Namaz Zamanı) Selef ve Halef (Cuma Hutbesi)

وَالسَّابِقُونَ الأَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالأَنصَارِ وَالَّذِينَ اتَّبَعُوهُم بِإِحْسَانٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُمْ وَرَضُواْ عَنْهُ وَأَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي تَحْتَهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ

İslâm ümmeti içerisinde ilk üç veya dört asırda yaşayan nesle, selef veya mütekaddimîn denir. Onlardan sonra gelenlere de halef veya Muteahhirin denir. Müslüman nesiller arasında selef'in mümtaz bir mevkii vardır. Hem Kuran ve sünnet onları övdüğü için, hem de Kuran ve sünnetin yorumunda onların görüşleri bağlayıcı ve esas olduğu için. Yüce Allah şöyle buyurur: (İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. (Tövbe, 100) İçinizden Mekke'nin fethinden önce infak eden ve savaşan kimseler, daha sonra infak edip savaşan kimselerle bir değildirler. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı vâdetmiştir. (Hadid,10)  Hz. Peygamber de şöyle buyurur: Ümmetimin en hayırlı olanları benim asrımda yaşayanlardır (bunlar sahabedir.), sonra onları takip edenler (Tâbiîn), sonra da onları tâkip edenler (Etbauttâbiîn) gelir. [Buharî, Müslim, Tirmizî, Ebu Dâvud ve Nesâî]

Aziz Cemaat! Dinin emirlerini şahsî ve ailevi hayatında tatbîk edip yaşamada Selefi salihinden daha ileride kimse yoktur. İster Sahabe olsun, ister Tabiîn ve Etbauttâbiîn olsun, namaz, oruç, Kur'ân-ı Kerimin'in tilaveti, tasadduk gibi dindarlığın tezâhürü olan her amelde onlar, günümüz insanının anlamakta acze düşecekleri derecede ileri tatbikat içerisinde idiydiler. Özellikle itikad konularında, Kur'an ve sünnete mutlak bir teslimiyet ile her türlü tartışmadan şiddetle kaçınırlardı. Hatta bir kimse kafasındaki şüpheleri gidermek için bu mevzuda uzun münazaralar yapacak olsa hemen onu azarlayıp bid'atçılıkla itham ederlerdi. Onlar, müteşabihat noktasında konuşmayı uygun görmez, Yüce Allah'a el ve yüz gibi insana ait uzuvları isnat etmezlerdi.

İmam-ı Gazali, Yüce Allah'a el, ayak gibi uzuv, nüzul, intikal ve arş üzerine oturmak gibi hâdis varlıklara ait fiilleri isnat eden gruplara karşı selef akidesinin esaslarını ortaya koymak üzere kaleme aldığı, "İlcamu'l-avam an İlmi'l-Kelam" adlı eserinde, Selefi salihinin akidesini 7 temel ilke olarak özetlemiştir.  

1- Takdis: Yüce Allah'ı cisimlere ait özelliklere sahip olmak gibi şanına yaraşmayan hususiyetlerden tenzih etmek.

2- Tasdik: İsim ve sıfatlardan, Yüce Allah'ın şanına uygun anlamların kastedildiğini, kabul edip öylece iman etmek.

3- Aczi itiraf: Nasslarda bildirilen müteşabihattan kastedilen ilahi muradı bilmenin, kul olarak kendi idrak sınırını aştığını itiraf etmek.

4- Susmak: Müteşabihatın anlamının ne olduğunu sorma ve bu konuda fikri tartışmalara dalmanın bidat olduğunu kabul etmek.

5- İmsak: Müteşabihat hakkında yorum yapmak, onları başka bir dile tercüme etmek, ilave ya da eksiltmede bulunmak, birleştirme ve ayrışmaya tabi tutmak da caiz değildir. Müteşabihat ancak mevcut sîgalarıyla telaffuz edilebilirler.

6- Keff: Müteşabihat ile kalben meşgul olmamak, haklarında fikir yürütmemek.

7- Ehline havale etmek: O konuda Hz. Peygamberin bildirdiği ile yetinmek.

Aziz Müminler! İslâm teşri tarihinde; Selefilik diye bir mezhep olmadığı gibi İtikadi mezhepler tasnif edilirken "Selefilik, Eş'arilik ve Maturidilik" şeklinde tasnifler de yoktur. İmam-ı Eş'ari'nin ve İmam-ı Maturidi'nin "Selef-i Salihin'e" bağlı olmadığını ima eden bu tasnif, son yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu işin doğrusu selef ve haleftir. Eşari ve Maturidi içinde selef olanda var, halef olanda vardır.

Kıymetli Kardeşlerim! Bu gün kendilerini ehli sünnet vel-Cemaat veya fırkai Naciye veya Selefiyye diye isimlendirenler, Selefin metoduna bağlanmayı ve müctehid imamlara tabi olmayı hakir görerek, hatta selef alimlerini bile ta'n ederek, sürekli suçlayıcı, kınayıcı ve tekfir edici bir mantıkla nasıl onların yolunda olduklarını iddia ederler. İslam'ın 14 asırlık mirasını çöpe atalım, namaz kılmayı, oruç tutmayı, zekat vermeyi vb. ibadetleri hadislerden yeniden öğrenelim, eski müçtehidler reyle amel etmişler, yanlış yapmışlar demek, dinimizle top gibi oynamaktan başka bir şey değildir. Biz, dinimizi öğrendiğimiz Selef ve Halef alimlerine saldırarak kime hizmet etmek istiyoruz. Onlar Kuran ve Sünneti anlamayacak biz mi anlayacağız. Onların hayatı ve yazdığı eserler olmazsa taharetimizi bile nasıl yapacağımızı bilemeyiz. Onları ta'n ederek, ehli sünnet vel-Cemaat olamayız.

Uhud Dağı azametindeki İman ve teslimiyeti görmeyip çakıl taşları hükmündeki küçük kusurlara takılıp geçmiş alimlere dil uzatmak divaneliktir. Sahabeyi sevmek imandan onlara buğzetmek ise nifaktandır.

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: