30 Ekim 2009 Cuma

(Namaz Zamanı) RE: (Namaz Zamanı)


Çok güzel ve çok doğru bir yazı elinize sağlık. Keşke hepimiz olanlardan ders alıp silkelenip kendimize gelebilsek çok teşekkürler.


Tarihin derinliklerinden bir ses
28/10/2009 - 13:30

Cüneyt Güven
cuneyt_guven@hotmail.com
Derin milletimizin, derin aklı ve hoşgörüsü bu topraklarda yeniden Asr-ı Saadet'i inşa edecek kudrettedir.


Ağlamadan

 

Dillerim dolaşmadan

 

Yumruğum çözülmeden gecenin karşısında

 

Şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı

 

Üzerime yüreğimden başka muska takmadan

 

Konuşmak istiyorum

                  

İsmet Özel

 

 

Anadolu ve Mezopotamya; burası insanlık tarihinin kalbinin attığı yerdir. Kültürlerin ve medeniyetlerin karşılaştığı bazen çarpışıp paramparça olduğu çokça da kaynaşıp birbirinin içinde eridiği bir diyar…

 

Bu topraklarda kök salan nebevi ahlak ve adalet, İbrahimi bir duruşla meydan okumuştur dünyaya…

 

Haçlısı, Moğol'u  ve türlü türlü belaların yerleri titrettiği, zulmün karanlığının gök kubbeyi kapladığı bu topraklar, insan haysiyetinin ve umudun tıpkı bir Zümrüdüanka gibi yeniden, yeniden kanatlandığı bir coğrafyadır.

 

Bunca milletin gelip geçtiği, kiminin çoğu, kiminin azının kaldığı, kiminin kırıntısının, kiminin adının kaldığı, kiminin viranelerinin, kimininse sadece hatırasının kaldığı bu topraklar kadim bir insanlık müzesidir.

 

İskender'in çiğneyip geçtiği, Romanın putlara boyun eğdirdiği, Pers'in ateşinin yakıp kül ettiği bu topraklarda öğrenmiştir insanlık, sabır ve tahammülü… 

 

Umudun adı İsa olmuştur bu topraklarda, Ahlak ve adaletin adı Muhammed…

 

İnsanlık burada çok ağır bedeller ödemek pahasına öğrenmiştir farklı olana tahammülü , engin hoşgörüsüyle bütün ''ötekileri,, ''biz,,leştirmiştir. Bu topraklar bütün renkleri ve sesleriyle ''biz,, dir. Bizimdir. Tarihimiz buna şahittir, geleneklerimiz buna şahittir, şarkılarımız türkülerimiz buna şahittir.

 

Özellikle son yüzyılda yaşadığımız felaketler ve insanlığın kadim değerleri olan kardeşlik , hoşgörü , adalet , birlik , beraberlik gibi kavramların  içinin boşaltılması ve bunun sonucu içine sürüklendiğimiz ahlaksızlık girdabı bu coğrafyanın bütün temel dinamiklerini sarsmış , şüphe içimizi kemiren bir kanser gibi düşmanlıkları besleyerek coğrafyamızı zehirlemiştir.

 

Unutmamamız gereken çok önemli bir gerçeği hatırlayalım ; bu coğrafya tüm dünyanın bir özeti gibidir.Buralar Asya dır , Avrupa dır , Afrika dır.Yüzlerce medeniyetin beşiğidir. Burada tüm insanlığın , tüm dinlerin ,  geleneklerin bir kutsalı vardır.Anadolu ve Mezopotamya'ya dair tarih boyunca herkesin bir hesabı olmuştur , bu gün de vardır , yarında olacaktır. Burada hesap bitmez.

 

Tarih şahittir ki, bu coğrafya  parçalanmışlığı, bölünmüşlüğü kaldırmaz. Tarih boyunca yapılan tüm savaşlar, kan ve gözyaşı bunun kanıtıdır.

 

Buralarda huzurun adı birliktir, güvenliğin adı beraberliktir, refah'ın adı adalettir, burada yaşayabilmenin şartı hoşgörüdür.

 

Fitne kazanları günümüzde yine kaynıyor. Yüzyıl önce çizilen sanal sınırlara hapsedilerek deli gömleği giydirilmiş milletlerimizi ahlaksızlığın ve adaletsizliğin karanlığı tehdit ediyor. Hoşgörüsüzlük ve tahammülsüzlük hayatlarımızı yaşanmaz kılıyor. Bölünme ve parçalanma korkularıyla akıllarımız esir alınıyor.

 

Bizlere dayatılan sanal korkularla tehdit algılamalarımızı belirlemek, sürekli olarak ötekileştirmek ve kör bir ideolojik taassupla aramıza aşılmaz duvarlar örmek hayatı yalnızca çekilmez değil aynı zamanda anlamsız da kılacaktır.

 

İnsanın söz konusu olduğu her yerde sorunlar, ihtilaflar, tartışmalar olacaktır. Bu doğaldır. Kaldı ki bizim gibi karmaşık ve çeşitlilik arz eden bir coğrafi yapıda bu daha da normaldir. Sorun, bu ihtilafları algılamada ve çözüm üretebilme becerisinde yatmaktadır. Binbeşyüz yıldır sahip olduğumuz bu algı ve becerimizi son yüzyılda neden ve nasıl kaybettiğimizin muhasebesini yapma vakti artık gelmiştir. İnsanlarımızı çözümsüzlüklerin getirdiği umutsuzluğa ve dinamizmini yitirmiş bir 'statuqo, bataklığına terk etmek tek kelimeyle ihanettir.

 

Yaşadığımız yenilgilerin, felaketlerin, trajedilerin sebebini bu kadar çabuk mu unutmalıydık!

 

Bu coğrafyanın insanlarının, bu coğrafyanın tüm milletlerinin, bu Ümmet'in gerçek düşmanları nasıl ve ne zaman dostumuz oldu!

 

Peki ya bin küsur yıllık dostlarımız, kardeşlerimiz, yoldaşlarımız ne zaman düşman oldu!

 

Bize dostumuzu ya da düşmanımızı tayin eden kim!

 

Aklımızı esir alan bu kin ve nefret hangi bataklıktan besleniyor!

 

Bu soruların cevapları acıtıcıdır. Yaşadığımız  hayal aleminin yalanlarını suratımıza sert bir şekilde çarpacak kadar acı… Evet bu bölgenin insanlarının arasında sorunlar olmuştur. Hatta bazıları çok büyük felaketlere yol açmıştır. Bugün ki kin ve nefret bataklığını besleyen derin travmaların ve büyük felaketlerin sebebidir bazıları. Bu topraklara ve bu toprakların insanlarına ihanet eden, içimizden çıkan hainlerin hesabını, zaman görmüştür. Peki ya bu felaketlerin gerçek mimarlarını, azmettiricilerini hala neden görmemekte ısrar ederiz.

 

Bin küsur yıldır et ve tırnak gibi  yaşadığımız Arap kardeşlerimizi bizden koparan ve esir alan İngiliz-Fransız koalisyonunu neden görmeyiz, Kafkasları yakıp yıkan dörtyüz yıllık Millet-i Sadıkayı 1915 olaylarının mimarı haline getiren Rusları neden görmeyiz, Dağlık  Karabağ'ı aslında kim işgal etmiştir, beş yüz yıl boyunca kültürümüzün,  geleneklerimizin kaynaştığı huzurun ve refahın simgesi Balkanları   İngiliz-Fransız , Alman-Rus yağması cadı kazanına çevirmemiş midir , Afrika'yı açlığa, sefalete, soykırıma mahkum eden İtalya-Hollanda-Fransa-İspanya'yı unutacak mıyız, kürd'ü bize yabancılaştıranı , acemi bize uzaklaştıranı görmeyerek tutunabilir miyiz hayata…

 

Evet unuttuk, unutturulduk. Önyargılarla ve ideolojilerle kuşatıldık.

 

Bağdat'ın, Şam'ın, Beyrut'un, Gazze'nin, Bosna'nın, Bakü'nün, Tiran'ın, İskeçe'nin, Filibe'nin, Plevne'nin de vatan olduğunu unuttuk. Mekke'nin, Medine'nin sebebimiz olduğunu unuttuk. Kudüs'ün namusumuz olduğunu unuttuk. Balkanların emanetimiz olduğunu unuttuk. Anadolu'nun bütün renklerini, Mezopotamya'nın bütün derinliğini ve anlamını unuttuk.  İstanbul'un neyi simgelediğini hayal bile edemiyoruz.

 

Büyük ailemizi tekrar hatırlayalım, unuttuğumuz kardeşlerimizi arayıp bulalım, aramıza nifak giren kardeşlerimizle barışalım, kavgalı, kan davalı olduğumuz kardeşlerimizle helalleşelim… Kendi içimizdeki, kimin haklı, kimin haksız olduğu gibi kısır tartışmalardan kurtularak  haksızlığı , adaletsizliği , ahlaksızlığı , savaşı , yıkımı , parçalanmayı bize dayatan bütün şer odaklarına karşı hep beraber meydan okuyalım ve meydan okuyarak kalkalım ayağa…

 

İhanet bu toprakların bağrındaki ateştir. Milletimize ve toprağımıza ihanet eden parazitleri ve onları himaye eden ve yöneten gerçek düşmanlarımızı teşhir edelim ve haykıralım; bu coğrafyanın bütün Müslüman milletleri kardeştir, bütün Gayri Müslimleri en aziz emanetimizdir, bütün farklılıkları en nadide hazinemizdir. Kardeşlerimiz, Emanetlerimiz, Hazinelerimiz bizim onurumuzdur, şerefimizdir. Bizi biz yapandır.

 

Mazluma bağrını açıp, zalime kılıç çeken, cömertliği yüceltip, cimriliği alçaltan  milletimizin, derin sağduyusu ve derin aklıdır. Derin milletimizin, derin aklı ve hoşgörüsü bu topraklarda yeniden Asr-ı Saadet'i inşa edecek kudrettedir.

 

Allah Aşkına biraz  Sabır…

 

Allah Aşkına biraz  Sağduyu…

 

Allah Aşkına biraz  Hoşgörü…



Windows Live: Arkadaşlarınız size e-posta gönderdiklerinde Flickr, Twitter ve Digg güncellemelerinizi öğrenirler.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: