31 Ekim 2009 Cumartesi

(Namaz Zamanı) Re: İNSAN ALLAH’IN HALİFESİ Mİ?


 

Date: Fri, 30 Oct 2009 22:05:14 +0200
Subject: (Namaz Zamanı) İNSAN ALLAH'IN HALİFESİ Mİ?
From: mgungoren78@gmail.com

Allah'ın selamıyla selamlıyorum.

Çoğumuz "İnsan Allah'ın halifesidir" sözünü çeşitli yerlerde duymuşuzdur. Peki, bu yargı doğru mudur? Aşağıdaki yazı bu konuda yazılmış güzel bir araştırma yazısıdır. Yazıyı ekte de gönderiyorum. Bu araştırma yazısını beğenirseniz çeşitli sitelerde yayınlayabilirsiniz.

Allah'a emanet olun.

 

İNSAN ALLAH'IN HALİFESİ Mİ?

(HALEF- SELEF OLAYI)

 

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

 "Bir gün Rabbin meleklere: "Yeryüzünde halife, biri diğerinin yerine geçecek bir varlık oluşturmaktayım" dedi. Melekler: "Orada karıştırıcılık yapacak ve kan dökecek kimseleri mi oluşturuyorsun? Ama neylersen, güzel eylersin; biz bu sebeple sana boyun eğeriz. Sen en temizini yaparsın"[1] dediler. Allah dedi ki: "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." (Bakara 2/ 30)

 

Başkasının yerine geçene halife veya halef denir. Allah her bir insanı bir başkasının yerine geçebilecek şekilde yaratmıştır. İnsan, öncelikle aile büyüklerinin yerine geçer. Hayatı boyunca, bir çok kimsenin malını, makamını ve imkanlarını ele geçirebileceği gibi elinde olanı da kaptırabilir.

Bütün karışıklıklar, elindekini kaybetme korkusundan veya başkasının yerine geçme arzusundan kaynaklanır. Peygamberlere karşı gelenler de ellerindekini kaybetme korkusu ile hareket etmişlerdir. Buna karşılık her bir peygamber şunu söylemiştir:

 

"Ben sizden bunun bir karşılığını beklemiyorum. Alacağım karşılığı alemlerin Rabbi verecektir." (Şuarâ 26/127)

 

Melekler; "Orada karıştırıcılık yapacak ve kan dökecek birilerini mi oluşturuyorsun?" derken bu sistemden duydukları endişeyi aktarmışlardır. Allah Teâlâ bunun olmayacağını söylememiş ama meleklerin bilmediği şeyler olduğunu belirtmiştir.

İnsanlar daha çok bilgi ve becerileriyle başkasının yerine geçmeye çalışırlar. Bunların yerine geçmek isteyenlerin de daha çok bilgi ve beceriye sahip olması gerekir. Bu da hayırlı bir yarışın doğmasına yol açar. Fertte ve toplumda gelişmeler olur. Bilim ve medeniyeti oluşur. Halifelik sistemi olmasaydı insanlar da diğer varlıklar gibi olur, bir medeniyet oluşturamazlardı. İşte meleklerin bilmediği taraf bu olmalıdır.

Bazıları bu ayete dayanarak Adem'den önce başka Ademler olduğunu, yer yüzünde fesat çıkarıp kanlar döktüklerini iddia ederler. Derler ki, melekler onları bildikleri için bu Adem'in soyundan gelenlerin de fesat çıkaracaklarını söylemişlerdir. Bu iddia doğru olsaydı Allah Teâlâ meleklere; "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." demezdi.

Halifeliğin yani birinin diğeri yerine geçmeye çalışacağı sistemin kan dökülmesine yol açtığı hayvanlar aleminde görülebilir. Mesela hiçbir horoz kendi kümesinde başka horoza tahammül edemez. İki horozdan biri ya orayı terk eder, ya da diğeri tarafından öldürülür. Halifelik kavgası tavuklar arasında da olsaydı daha çok kan dökülürdü. Kadınıyla erkeğiyle bütün insanların halifelik sistemi içinde yaratıldığını öğrenen meleklerin endişesi, hayvanlar alemindeki gözlemlerinden kaynaklanabilir.

Bu âyete dayanılarak insanın, Allah'ın halifesi olduğu da iddia edilir. Halife, kendinden öncekinin yerine konan ve onun makamına geçen kişi[2] olduğu için önceki, ya orada bulunmamalı veya aciz yahut ölmüş olmalıdır. Bunlar Allah hakkında düşünülemez. Öyle ise insan Allah'ın değil, ancak bir başka insanın halifesi olabilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

 

"Bak Davûd! Biz seni bu toprağa halife yaptık. İnsanlar arasında gerçekçi kararlar ver. Arzuna uyma, bu seni Allah'ın yolundan saptırır." (Sâd 38/26)

 

Çünkü Davûd, kendinden önce o toprağa hakim olan Talut'un yerine geçmişti. Konu ile ilgili âyetlerin tamamı insanların birbirlerine halife olmasını anlatır.[3] Onlardan ikisi şöyledir:

 

"Kavmi, Nuh'u yalancı yerine koydu. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Onları ötekilere halifeler yaptık. Âyetlerimizi yalan sayanları da suda boğduk. Bak bakalım, uyarılan o kimselerin sonu nasıl olmuş." (Yunus 10/73)

 

İsrail oğulları Musa aleyhisselama demişlerdi ki: "Sen gelmeden önce de işkence gördük, geldikten sonra da." Musa dedi ki: "Belki Rabbiniz düşmanlarınızı yok eder de bu toprakta sizi onların halifesi yapar. Sonra da nasıl davranacağınıza bakar." (A'raf 7/129)

 

Sizden önce nice nesilleri, zalimlik ettikleri zaman helâk ettik. Hâlbuki onlara elçileri açık belgelerle gelmişlerdi ama inanacak değillerdi. İşte günahkâr kavmi böyle cezalandırırız. Sonra onların arkasından sizi o toprakta halifeler yaptık ki, sizin ne yapacağınıza bakalım. (Yunus 10/13–14)

 

Senin Rabbin zengindir, ikram sahibidir. Sizi giderecekse giderir ve sizi başka bir kavmin soyundan getirdiği gibi arkanızdan getireceklerini size halife yapar. (Enâm 6/133)

 

Bilgisine güvendiğim bir kişi ile aramızda şu konuşma geçti:[4]

Sordum: İnsan Allah'ın vekili olabilir mi?

Dedi ki: Hayır, Allah, peygamberini vekil etmemiştir; bizi eder mi? O, Peygamberine şöyle demiştir:

 "Allah dileseydi şirke düşmezlerdi. Biz seni onların üzerinde bir koruyucu yapmadık. Sen onların üzerinde bir vekil de değilsin." (En'am 6/107)

 

 "Sen sadece bir uyarıcısın. Her şeye vekil olan Allah'tır." (Hûd 11/12)

 

Sordum: İnsan Allah'ın halifesi olabilir mi?

Dedi ki: Evet, çünkü Allah meleklere, "Yeryüzünde bir halife var edeceğim" buyurmuştur.

Sordum: Halifelik mi üst görevdir, yoksa vekillik mi?

Dedi ki: Halifelik. Vekil bazı konularda temsile yetkili olur ama halifenin yetkisi fazladır.

Sordum: Allah'ın vekili olamayan, halifesi olabilir mi?

Dedi ki: Peki sen o âyeti nasıl anlıyorsun?

Dedim ki; ilgili âyetlere bakınca Bakara 30. âyette, bir kişinin diğerinin yerine geçeceğinden, halef-selef sisteminden bahsedildiği ortaya çıkar. Yoksa insan Allah'a halife olamaz. Bu, kelimenin hem sözlük anlamına; hem de terim anlamına aykırıdır. Ayrıca çok çirkin bir durumun ortaya çıkmasına da yol açar. Çünkü Melekler; Allah'ın yerine geçecek birinin karıştırıcı ve kan dökücü olacağını söylemekle, Allah'ın karıştırıcı ve kan dökücü olduğunu ima etmiş olurlar. Allah Teâlâ da Melekler de böyle şeylerden uzaktır.

Dedi ki: Beni susturdun.

 

Abdulaziz BAYINDIR

Doğru Bildiğimiz Yanlışlar 60-64



[1]     Bkz. "Doğru Bildiğimiz Yanlışlar" (Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır) kitabı; "Tesbih ve Takdis" başlıklı yazı.

[2]     el-Halil b. Ahmed (100-175 h.) el-Ayn, Tahkik;: Mehdî el-Mahzûmî, İbrahim es-Sâmrâî, İran 1409 (hlf) mad., c. IV, s.267.

[3]     Halef kökünden kelimeler şu âyetlerde geçer. Bakara 2/30,66, Al-i İmran 3/170, Nisa 4/9, En'am 6/133,165, A'raf 7/69,74,129,169,Yunus 10/14,73, Hud 11/57, Ra'd 13/11, İsra 17/76 Meryem 19/59, Nur 24/55, Neml 27/62, Fatır 35/39. Sad 38/26. Toplam 20 âyet.

[4]     Bu zat, uzun süre İstanbul Müftülüğü'nde Fetva Kurulu Üyesi olarak çalışmış ve bu görevden emekli olmuş olan Celal Börühan'dır.


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: