13 Mart 2009 Cuma

(Namaz Zamanı) Modernizm - Cuma Hutbası

وَلَوِ اتَّبَعَ الْحَقُّ أَهْوَاءهُمْ لَفَسَدَتِ السَّمَاوَاتُ وَالأرْضُ وَمَن فِيهِنَّ... الي اخر الآية

Modernizim daha çok sinema ve moda gibi kaynağı değişken bir yaşam biçimini ilâhî olan vahye tercih etmektir. İslam ise, hayatı Kuran ve sünnet üzerine bina eden bir dindir. Modern olmak, düne ait olmayan bir dünyada yaşamak, vahiy dâhil, dün ile bütün bağlarını koparmak demektir.

Modernizim, iddia edildiği gibi yenilikçi, çağdaş veya muasır demek değildir. Tam tersine ilâhî vahyi devre dışı bırakıp İslâm âleminin her köşesinde adına geleneksel denilen, fakat aslına bakıldığında ifadesini Kur'an ve Sünnet'te bulan en temel akidevî ve amelî mevzulara karşı bir başkaldırı demektir.

 Değerli Kardeşlerim! Kilisenin tasallutundan, papazın tahakkümünden, İncil'e doldurulmuş hurafelerden ve teslis inancının saçmalığından kurtulmak amacıyla aklı kendisine rehber edinen Modernizim, görünürde insana bilim, teknik, sanat ve siyasal  serbestlikler  sunsa da, aslında onları Allah'a kulluk hürriyetinden koparıp, modern çağın yücelttiği olguların, otoritelerin kulluğuna mahkûm etmektedir. Modern hayatı ve bu hayatın dayattığı yaşam biçimini merkez kabul ederek, dini de bu hayata uyumlu bir hale getirmeye çalışmaktadır.

Osmanlının zayıfladığı 18. yüzyıldan sonra emperyalistler,  İslam dünyasında adı Ahmet-Mehmet olan, ama Batı'nın bulanık kaynağından beslenen yerli İslamiyatçılar marifetiyle İslam âlemini batıya karşı ehlileştirmek ve onların çıkarlarını kollamak için aydınlanma, reform ve Modernizim gibi kavramları ülkemize de servis etmeye başladılar. Özellikle 1970'li yıllardan sonra Ülkemizde modernist/reformist düşünceler dinin geri kalmışlığa sebep olduğu, ilerlemek için reform hareketleri zaruri gibi propagandalarla bir ivme kazanmış, bu güne gelindiğinde ise, inançta, düşüncede, amelde, toplumsal ve ahlaki yaşayışta batıyla aynı değerleri savunur hale gelmiştir. Eğer geri kalmanın sebebi geleneksel İslam anlayışı olsaydı, tarih boyunca Müslümanların yaşadığı ülkeler hep geri kalması gerekirdi. Oysa durum bunun tam tersidir. Bu gerçeği hatırlamak için Avrupa'nın içlerine kadar giren Endülüs'ü ya da Osmanlı tarihine bakmak yeterli olacaktır. Ayrıca tıptan kimyaya, felsefeden sosyolojiye kadar birçok konuda Müslüman bilim adamlarının çalışmaları da ortadadır.

Muhterem Müslümanlar! Dün camilere kilise gibi sıralar konulmasını, camilerde musiki aletlerinin çalınmasını isteyen modernistler, bugün İslam'da değişmeyen temel esaslar olan inanç, ibadet ve ahlak konuların bile zamana göre uyarlanması gerektiği fetvasına kadar gitmişlerdir.  Son 15–20 yıldır, Türkçe namaz kılmaktan, kadınların imam olmasından, tavuk kurban etmekten, kurban kesmeyip parasını vermekten, gayri Müslimlerin de cennete gideceğine hükmetmekten başlayınız da, faizli işlemlerin helal olduğuna ve dinin modernleşen kadının ve erkeğin modern ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden düzenlenmesi talebine varıncaya kadar söylenmedik söz, verilmedik fetva ve yapılmadık içtihat neredeyse bırakılmamıştır.

Aziz Müminler! Dinin birinci kaynağı Kur'an, ikinci kaynağı sünnet, üçüncü kaynağı ise ulemanın 1400 yıllık içtihadıdır. Bu gün Modernizmi savun bir kısım ilahiyatçılar ise, peygamberi postacı, ulemayı da yok saymaktadırlar. Bunlar Kur'an ve sünnet merkezli bir din anlayışını bırakıp, sosyoloji, psikoloji, felsefe ve antropoloji gibi ilimlere rağbet ediyorlar. Bunlar için din, bir bilgi yığını, bir kültür ve din konusunda akademik tezler hazırlayarak kariyer elde etmekten ibarettir. Dinin bütün eczasıyla yaşanması gerektiği hususunu onlarda bulamazsınız. Hâlbuki biz Müslümanlar ne bulduysak Hz. Peygamber'e uymakta bulduk, yine ne bulacaksak O'na yaklaşmada, O'nu anlamada ve O'na uymakta bulacağız. Peygamberin olmadığı bir din olmaz ve ayakta da kalamaz.

Şimdi Modernistlere sormak lazım İslam Müslümanlara ne yaptı? Siz İslam'a ne yaptınız? İslam evrensel bir din. Siz ise çağdaş hayatı evrensel, İslam dinini ise tarihsellikle nitelendirdiniz. Dini araçsallaştırarak mevcut ne kadar hayatî müessese varsa hücum ettiniz. Tarihsel süreç içinde takarrur etmiş bulunan "Dört Mezhep" anlayışına ve eski âlimlere tahammül etmezken Kur´an mealini okuyan insan sayısınca mezhep oluşmasına önayaklık etmektesiniz. Yüce ALLAH ne güzel buyurmuş: Eğer hak, onların kötü arzu ve isteklerine uysaydı, mutlaka gökler ve yer ile bunlarda bulunanlar bozulur giderdi. Hayır, biz onlara şan ve şereflerini getirdik; fakat onlar kendi şereflerine sırt çevirdiler. (Müminun,71) Onlar, hem insanları Peygamber'e yaklaşmaktan vazgeçirmeye çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Oysa onlar farkında olmadan ancak kendilerini helak ederler. (Enam,26) Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü bilirler. Ahiretten ise, onlar tamamen gafildirler. (Rum, 7) Hz. Peygamber de şöyle buyurur: Yüce Allah'ın sevmediği üç sınıf insandan biri de İslam'a cahiliye adetleri sokmak isteyen kişidir. (Bu hadisi, Buhari rivayet eder.)


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: