22 Ocak 2009 Perşembe

(Namaz Zamanı) Ramazan da Kur an Okumak ( Lütfen Okuyunuz ve Okutunuz..)

Ramazan'da

Kur'an Okumak


KUR'AN OKUMANIN ANLAMI

 

Kur'an okumak ibadettir. "Bu kitap mübarek bir kitaptır, düşünmeleri için indirdik."1 âyetinin de ifade ettiği gibi, Kur'an'ı okumaktan gaye, onu düşünerek, anlayarak okumaktır.2 Said b. Cübeyr Kur'an'ı anlamadan okuyanı kör ve kültürsüz birine benzetir.3 Kur'an bir konsantre­dir. Kur'an okuyucusu tilaveti esnasında Allah ile bir kon­santre içine girmektedir. Bu nedenle zihin ve akıl onun­la konsantre edilmelidir. "Kendilerine kitap verdiğimiz liyakatli kimseler onu, tilavetinin hakkını vererek okurlar,"4 âyetinde da belirtildiği gibi, "hakkıyla okumak"tan gaye, lisan, akıl ve kalp üçlüsünün gerçekleştirdiği okumadır. Yani, Kur'an okurken dil, akıl ve gönül üçlüsünün işbir­liği yapmasına dikkat edilir. Lisan, mahreçleri çıkarır, akıl, onlara anlam verir, kalp ise tefekkür eder. Ehl-i Beyt âlimlerinden Cafer es-Sadık da âyetin tefsiri bağlamında şunları der: Kur'an'ı hakkıyla okumaktan gaye, onu te­fekkür edip, ahkâmıyla amel ederek, müjdelerini umarak ve yasaklarından sakınarak okumaktır. Allah'a yemin ol­sun; okumak, tefekkürsüz bir ezberleme ve harfler üze­rinde zaman geçirmek değildir.5

Kur'an fehm tefekkür ve tedebbür ile okunur. Anla­ma, manasındaki fehm kavramı âyet ve kelimelerin anlamını bilmek, Kur'an müşkilâtını çözmektir. Bir ba­kıma Kur'an'ı tefsir edebilmek ve anlamaktır. Tedebbür ise, işin sonunu düşünme anlamına gelir. Mesela, içki Kur'an'da haram kılınmıştır. Haram olduğunu anla­mak fehmdir. İçki içenin dünya ve ahirette karşılaşacağı kötü netice ve azabı hatırlamak içkinin haram kılınış hikmetini araştırmak, fert ve toplumda açacağı yaraları hatırlamak ise tedebbürdür.6 Tefekkür, akıl veya kalbin delil veya âyet üzerine odaklanmasıdır. Kalp, kendini yalnızlık içerisinde hisseder, yalnızlığını gidermenin yolu Allah'ın kitabıyla ünsiyet kurmaktan geçer. Kalp için Kur'an'ı tefekkür ve tedebbürle okumaktan daha etkili bir şey yoktur.7

Mümin, Kur'an okurken, sorumlu kişilerin ilgi­li direktifleri altın üstünün emirlerini, öğrencinin ders programını okuduğu gibi okur. "Kendilerine Rahman'ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı,"8 âyeti, Kur'an okuyanın kendisinden etkilenmesi gerektiğine dikkat çekmektedir.

Kur'an'ı düşünmekten kasıt, Kur'an'da Allah Teala'nın bahsettiği konulara odaklanmak, Allah Tea­la dostlarını nasıl korumuş, onlara nasıl yardım etmiş, Allah Teala düşmanlarını nasıl he­lak etmiş? Onları ne tür azap ve ceza(lar) beklemektedir? Bu gibi konuları hatırlamakla gerçekleşir.

 

SELEFİMİZİN OKUMA BİÇİMİNDEN ÖRNEKLER

 

Bizler belki de seleften çok Kur'an okuruz. Ancak hakkını vererek değil, teğanni ve anlamaksızın okuruz. Selefin Kur'an'dan hayat ve izzet elde etmek için okuduğu halde bizler ölüm anında ruhu­muzun kolay çıkması için okuyo­ruz. Tek bir âyet, Hz. Ömer'i, Fu­dayl b. İyaz'ı, Muhammed Esed'i değiştirdi. Kur'an'ı haftada birkaç defa hatmettiğini söyleyen insan neden değişmemektedir, melek­leşmemektedir? Cevap basittir: Sorun okuma, niyet ve âdâba riâyet edip etmemede odaklanmaktadır.

Abdullah b. Zübeyr anlatıyor: Esma b. Ebi Bekir'in yanına gittim. "Allah bize lütfetti ve bizleri o semum (kavurucu) azabından korudu."9 âyetini okuyordu. Kah okuyor, kah dua ediyordu. Çarşıya gittim, döndüm hâlâ aynı âyeti okuyordu.10 Hasan Basri, "Allah'ın nimet(leleri)ni sayacak olsanız sayamazsınız."11 âyetini okuyarak sabahlardı. Sebebini soranlara; "Âyette bü­yük bir ibret ve öğüt vardır, başımızı kaldırıp baktı­ğımızda, Rabbimizin bir nimetinin indiğini görürüz, bilmediğimiz nimetlerin sayısı ondan da çoktur," diye cevap verdi.12 Ebu Hanife, bir keresinde gece teheccüd namazını kılarken, "Fakat onlara vaat edilen asıl azap kıyamet saatidir. O kıyamet saati, kurtuluşu olmayan daha korkunç bir beladır ve daha acıdır."13 âyetini okudu­ğu sırada âyete takıldı kaldı ve sabaha kadar aynı âyeti tekrarladı.14 Mevlana Faldlurrahman Genç Murabadi, bir gün Kur'an'ı Kerim okurken, kendini bir cezbe kap­ladı, kendinden geçti. Mevlevi Seyyid Tecemmül Hüse­yin Efendi'ye dedi ki: "Kur'an'dan aldığım zevkin eğer bir parçasını sen alsaydın benim gibi oturamazdın. Elbiselerini parçalayarak ormanlara dalar giderdin." Fadlurrahman Hazretleri bir ah çekti ve odasına gitti. Birkaç gün hasta yattı.15 Muhammed İkbal sabahları Kur'an okumayı adet edinir. Babası kendisine, "Evla­dım ne yapıyorsun? der. O da; "Kur'an okuyorum," cevabını verir. Aynı soru ve cevap üç yıl devam eder. Muhammed İkbal bir defasında, "Babacığım, ne yap­tığımı iyi biliyorsundur, aynı suali neden tekrarladığı­nı merak ediyorum" der. "Evladım şunu sana hatırlatmak istedim. Sana nazil olmuşçasına Kur'an oku. Muhammed İkbal babasının bu cevabından sonra hayatının de­ğiştiğini, Kur'an'ın şiir ve düşünce hayatında en etkili unsur oldu­ğunu ifade eder.16 Mustafa Sadık er-Râfii de; "Kur'an okuduğumda kendimi Cibril'in Hz. Peygamber'e, onun da ashabına Kur'an'ı tilavet ettiği saadet asrında hissediyo­rum" der.17

 

ANLAMADAN KUR'AN OKUYANIN SEVAP ALIP ALMAMASI

 

Nüzulünden itibaren manası bi­linmeden okunan Kur'an'ın sevap getirip getirmediği konusunda değişik görüşler öne sürülmüştür. Kimileri, asıl olan okumaktır, çün­kü Kur'an okumak da ibadettir, anlaşılsın veya anla­şılmasın hükmü değiştirmez, okuyan sevap kazanır, demişlerdir. Kimileri de asıl olan, Kur'an'ı anlayarak okumaktır, demişler ve birçok delil ortaya koymuş­lardır. Delillerden bazıları şunlardır: Hz. Peygamber, Kur'an okumayı namaz kılmaya ve dua etmeye ben­zeterek şöyle buyurmuş: "Kur'an'la kalpleriniz arasında bir bağlantı bulunduğu sürece Kur'an okuyunuz. Kur'an'la konsantre sağladığınız sürece okuyun. Kalben ve zihnen ondan ayrıldığınız zaman okumayın,"18 Bunun anlamı, Kur'an okuduğunda onunla bir iletişim sağlıyor, ila­hi hitabı kavrıyorsan okuduğundan yararlanıyorsun demektir. Hadis, okuduğunu takip edemeyenlerin, hitabın ne dediğini anlamayanların okumayı bırakma­larını emretmektedir.19 Hz. Ali, anlamadan kılınan bir ibadette tedebbür edilmeyen bir tilavette hayır yok­tur, demiştir.20 "İçlerinde bir takım ümmiler vardır ki, kitabı bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şey­lerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunurlar."21 Muhammed Gazalî, âyet bağlamında şunları der: On­lar, kitabı hıfzetmek için düşün­meden okurlar, anlam ve gayesini düşünmezler, Kitab'ı kavramadan kendilerine okunanla yetinirler.22

Kur'an, "Ve onlar ki Rable­rinin âyetleri hatırlatılınca, kör ve sağır üstüne yıkı­lıp yatmazlar,"23 âyetiyle anlamadan, fehmetmeden Kur'an okuyanları sağır ve körlere benzetmiştir. Zer­keşi, "Kur'an okudukları halde Kur'an onları gırtlaklarını geçmez,"24 hadisinin Kur'an'ı tecvidle okudukları halde manasını anlamayanlar hakkında olduğunu söyler.25 Reşid Rıza, anlayarak Kur'an okumanın ve tefekkür etmenin her mükellefe farz olduğunu savunur ve Müs­lümanların içinde bulundukları hazin durumu Kur'an'ı anlamamaya ve taklitle yetinmeye bağlamaktadır.26

Anlamadan Kur'an okuyanın durumu sarhoşa ben­zetilmiştir. "Ey iman edenler siz sarhoş iken ne söyledi­ğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın."27 Âyette ya­saklanan durum, anlamı bilinmeden kılınan namazdır. Yani, ne okuduğunu bilmeyenin durumu sarhoşa ben­zer. Zira sarhoş ne dediğini bilmez. Kur'an'ı anlama­dan okuyan da ne dediğini bilmemektedir.28 Harflerin mahrecine sarf ettiğimiz mesaiyi Kur'an'ı anlamaya verseydik Kur'an'dan daha çok istifade edebilirdik. Mesela meddi çekemeyen biri hakkında gösterdiğimiz refleksi, Kur'an'ı anlamanın önündeki engeller konu­sunda gösterebilseydik, Kur'an'ı anlama konusunda hayli mesafe kat ederdik. Mücahid, Kur'an'ı üç defa İbn Abbas'ın yanında okuduğunu, her âyetin nerede indiğini ve tefsirini kendisinden sorduğunu ifade et­miştir. Ebu Musa el-Eş'ari, Hz. Ömer'e, "Basra'da çok kişinin o yıl Kur'an'ı ezberlediğini yazdı. Hz. Ömer kendilerine maaş bağlanmasını yazdı. Ebu Musa mü­teakip yıl Hz. Ömer'e Kur'an ezberleyenlerin sayasının önceki yıllara göre kat kat arttığını yazdı. Hz. Ömer, onlara maaş bağlamayız, zira hafızların ezberle uğra­şıp Kur'an'ı anlamaktan yüz çevireceklerinden endişe ediyorum, dedi29 Keza, Hz. Ömer, Arapça bilmeyenleri Kur'an öğreticiliği görevine atamazdı. Bunu Kur'an'ı doğru okumaları, okuttuklarını anlama ve başkalarına aktarma gayesiyle yapardı.30

Selef, Kur'an'ın anlamını tefekkür etmeden sa­dece ezberlemekle yetinmenin bidat olduğunu söylemiştir.31 "Kur'an'ı tane tane oku."32 Cafer-i Sadık, âyette geçen tertilin okurken, anlamını, teenniyle ve düşünerek okumak anlamın­da olduğunu söyler.33 "…İlerde Kur'an hafızları çıkacak ve şöyle diyecekler: Bizden daha iyi okuyan kimse var mı? Bizden daha âlim var mı? Bizden daha fakih var mı? Hz. Peygamber onlarla ilgili olarak ashabına şunları dedi: Onlarda hayır adına bir şeyin bulunduğunu düşünüyor musunuz? Ashap: Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedi. Hz. Peygamber; onlar bizim ümmeti­mizdendirler, ancak, cehennem yakıtıdırlar, buyurdu.34

İmam Kurtubî, Kur'an okuma adabı bağlamında şunları der: Okuyan kişi onu yavaş ve tertil ile oku­malı, rahmet âyetlerine gelince, Allah'tan rahmet di­lemeli, azap âyetlerinde Allah'a sığınmalıdır.35

Kur'an'ı düşünmek onu ezberlemekten daha fazi­letli olduğu gibi, Kur'an'ı düşünerek okuyan biri dü­şünmeden okuyan bir hafızdan daha hayırlıdır. Ashap içinde Hz. Ebubekir'den Kur'an'ı daha çok hıfzedenler olduğu halde fazilette ona ulaşamamışlardı.36 Çünkü fazilet Kur'an'ı ezberlemede değil, onu anlayıp haya­ta geçirmededir. İyas b. Muaviye, Kur'an'ı anlamadan okuyanların durumunu şöyle örneklendirdi: Bir top­luluğa geceleyin yöneticilerinden bir tamim gelmiştir. Önünde okuyacakları bir ışıkları yoktur. Anlayarak okuyanlar ise ışıkta olanlara benzerler. Gelen tamimi okumaktadırlar.37 İyas, Kur'an'ı anlamadan okuyanları karanlıkta bocalayıp duranlara benzetmiştir.

Anlamadan Kur'an okunabileceğini savunanlar ise, Ahmed b. Hanbel'in gördüğü bir rüyayı referans gösterirler. Şöyle ki: Ahmed b. Hanbel rüyada Allah Teala'yı görmüş Zat-ı Celalinden en hayırlı ameli sor­muş. Allah Teala: Kitabımı okumaktır, buyurmuş. İbn Hanbel, anlayarak mı, anlamadan mı? Deyin­ce, ister anlayarak ister de anlamadan okumak, ce­vabını vermiş.38 Rüyanın delil olmadığı bilinen bir husustur. Anlamadan okumak insana sevap getirse bile Kur'an'ın gönderiliş ve okuma maksadını ger­çekleştirir mi? Kur'an'ı anlamadan okuyanlar, onun sırrına eremezler, hidâyetine ulaşamazlar, lafızları tekrarlamakla hidâyet elde edilmez. Bu nedenle de anlamadan okuyanlar kitap-kırtasiye taşıyan binek­lere benzetilmiştir. "Kur'an ya lehinde veya aleyhinde bir delildir,"39 hadisi de buna delildir.40

Kısacası, Kur'an'ı anlamadan okumak insana cüzi oranda sevap getirse bile, Kur'an'ın gönderiliş ve okuma maksadını gerçekleştirmez. Kur'an'ı anlamadan oku­yanlar, onun sırrına eremezler, hidâyetine ulaşamazlar.

 

KAÇ GÜNDE BİR HATİM YAPILIR?

 

Hatim, sözlükte mühürlemek tamamlamak ve so­nuçlandırmak anlamlarına gelir. Istılah olarak da; Kur'an'ı başından sonuna kadar okuyup bitirmek anlamındadır. Günde Kur'an'dan ne kadar okunma­lı? Bu konuda kesin bir şey söylemek güçtür. Zira konuyla ilgili olarak gelen nass ve haberler farklılık arz etmektedir. İlk dönemde yapılan uygulamalar, bir günde okunacak miktarın belli ve sınırlı olmadı­ğını, kişiden kişiye farklılık arz ettiğini, duruma göre değişebileceğini, niceliğin değil, niteliğin önemli ol­duğunu göstermektedir. Konuyla ilgili olara gelen bazı haber ve rivâyetler şöyledir: Abdullah b. Amr: Ben Kur'an'ı ezberleyenlerdendim, her gece hatim ederdim. Durumum Hz. Peygamber'e ulaşınca şöy­le buyurdu: Her gece hatim yapma, ayda bir hatmet, buyurdu.41 Hz. Peygamber her Ramazan ayında o zamana kadar indirilmiş bulunan süreleri Cibril ile mukabele ede­rek Kur'an'ı hatmederdi. Vefat edeceği Ramazan'da Kur'an'ı iki defa hatmetti.42 Ebu Hanife, bu hadisi esas alarak Kur'an'ı fazla okumaya imkan bulamayanlara bir senede iki defa hatim indirme­nin yeterli olacağını söylemiştir.43 "Bir gecede 10 âyet okuyan gafil­lerden sayılmaz.44 "Bir gecede 100 âyet okuyan âbid olarak yazılır."45 Hadisleri de bu doğrultudadır. Ebu Hureyre anlatıyor: Hz. Pey­gamberle bir seferde refakat ettim. Besmeleyi yirmi defa tekrarladı; hem okuyor hem de ağlıyordu. Takat­ten düşünceye kadar buna devam etti.46 Hz. Peygam­ber, bir gece boyunca, "Eğer sen onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır, eğer onları bağış­larsan yine şüphe yok ki çok güçlü ve hikmet sahibisin,"47 âyetini defalarca tekrarlayıp durmuş.48 Gazali; selef­ten ismini vermediği bir zatın Hûd Süresi üzerinde 6 ay durduğunu nakleder.49 Süleyman Dârâni, bir âyeti 4 gün bazen 5 gün düşündüğünü, anlamadan başkasına geçmediğini söyler. Said b. Cübeyr bir gece boyunca "Haydin ayrılın bugün ey suçlular!"50 âyetini tekrarlamış. Gazali, önceleri her Cuma, sonra her ay, daha sonra da her yıl bir hatim indirdiği halde, son 30 yılda bir hatmi bitirmediğini söyleyen bir zattan bahseder.51 Temim ed-Dâri, "Yoksa o kötülükleri yapıp duran kimseler, kendilerini iman edip iyi ameller yapan kimseler gibi yapacağız, hayatlarını ve ölümlerini bir bir tutacağız mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!"52 âyetini bir gece boyunca tekrarlamış. Said b. Cübeyr "Haydin ayrılın bugün ey suçlular!"53 âyetini bir gece boyunca tekrarlamıştır.

"Kur'an'dan kolayınıza gideni okuyun,"54 âyeti de oku­manın miktarı konusunda herhangi bir sınırlamanın bulunmadığını göstermektedir. Biri, İbn Mesud'a, ben mufassal sûreleri bir rekatta okuyorum, deyin­ce, İbn Mesud, okuman şiir okuma tarzıdır, cevabı­nı vermiştir.55 Biri, İbn Abbas'a gelip ve şöyle demiş: Ben Kur'an'ı öyle hızlı okurum ki her gece bir-iki defa hatmederim. İbn Abbas: Bu okuma biçimini sevmem, ben her gece bir sûre okumayı tercih ederim, sen de kalbinin fehmedeceği, kulaklarının işiteceği biçimde oku, demiş. Abdurrahman b. Ebi Leyla anlattı: Hûd Sûresi'ni okuduğum bir sırada yanıma bir kadın gel­miş. "Hûd Sûresi'ni böyle hızlı mı okuyorsun? Allah'a yemin ederim ki ben altı aydır okuyorum, henüz bi­tirmemişim demiş.56 Abdullah b. Ömer, Bakara Sûresi'ni sekiz yılda ezberlemiş, (hâşâ) bu onun geri zekalı oluşundan değildi. O, sekiz yılını Kur'an'ın lafzına değil, an­lam ve yaşamına vermişti. Sahabe içinde çok sayıda hafızların bulun­maması bundan olsa gerek. Onlar ezberden çok anlama ve yaşamayı hedefliyorlardı. Hz. Osman, ben peygamberden beşer âyet öğrenir­dim. Aldığım her beş âyetin ma­nasını anlar ve hayata geçirdikten, tekrar beş âyet alırdım, demiş.57

Gazali, Kur'an'ı anlamadan ve ondan yararlan­maksızın okuyanları aldanmışlar arasında sayar. Şöyle der: Kim Kur'an'ın emir ve yasaklarına riâyet etmeden günde 100 hatim bile indirse o, cezayı hak etmiştir. Bazen okuyucu güzel sesine aldanarak, Al­lah ile münacat ettiğini düşünür. Heyhat! Gerçekten Allah ile mükâleme ettiğinin hazzını alsaydı kendi sesine saplanıp kalmazdı.58 Bu uygulamalar, Kur'an okuma hususunda kemiyetin değil, keyfiyetin önem­li olduğunu göstermektedir.

Ücretle hatim okuma bidatini ilk çıkaran Kral Zahir'dir. H. 699 yılında Emevi Camii'nde sabah na­mazından sonra Kur'an okuyan bir hafız tuttu. Kendi­sine aylık bağladı. Ramazanda 30-40 hatta 60 hatim indirenlerin ne türlü bir tilavet sergiledikleri gerçek­ten merak edilecek bir konudur. Ücretle ve süratle ha­tim indirenlerin çoğu Kur'an'ı geçim vasıtası kılmakta ve zaman zaman komik durumlara düşmektedirler Okuduklarını meta satarcasına başkalarına satarlar. Dahası, bazıları da kiralık hafız tutarlar, yevmiyeyle çalıştırıp hatim okuturlar. İşveren de taze taze doku­nulmamış hatimleri pazarcıları ve bezirgânları tara­fından piyasaya arz ederler. Ücretle hatim indirmek­ten kaynaklanan sakıncalara bir örnek de şudur:

"Önemli bir tefsir uzmanımız Kur'an istismarcı­larıyla ilgili olarak şu hatırasını aktarmaktadır: "Bir tarihte bir arkadaşımla beraber İstanbul'da onun bir arkadaşını ziyaret etmek için görevli olduğu cami­ye gittik. Namazdan sonra imamla birlikte camiden çıkmak üzereyken biraz yaşlı bir kadın yanımıza doğru geldi ve imam arkadaşa: "Oğlum, bir hatim rica etmek için sizi rahatsız ediyorum, okur musu­nuz?" dedi. İmam: "Olur, teyzeciğim! Fakat han­gisinden istiyorsunuz?" dedi. Bu soru karşısında doğrusu ben de şaşırdım kadın da şaşırmış olacak ki: "Oğlum, bir hatim indirmeni istiyorum. Hatimin hangisi olur mu?" deyince, İmam şöyle açıklamada bulundu: "Teyzeciğim, 50 liralık hatim var, 100 lira­lık hatim var bir de 150 liralık hatim var. Sen hangi­sinden istersin?" Kadın daha da şaşkın bir ifade ile: "100 liralıktan olsun" dedi ve bir köşeye çekildiler, hemen oracıkta duasını ettiler ve parasını alıp yanı­mıza geldi. Anladık ki, hatimler önceden okunmuş, paket halinde hazırmış! Arkadaşımla, biraz da taac­cüple birbirimize baktık ve oradan ayrıldık. Kur'an herhalde bunlara da lanet ediyor olmalı."59

 

PEŞ PEŞE HATİM İNDİRMEK

 

Kur'an'ı baştan sona okumaya dair bir nass varit ol­mamıştır. Hz. Aişe, Hz. Peygamber'in tüm Kur'an'ı bir gecede hatmettiğini hatırlamıyorum der.60 İbn Kayyım, peş peşe hatim indirmenin başta peygamber olmak üzere, sahabe, tabiin ve mezhep imamlarından varit olmadığını söyler.61 Bazı âlimler de şu zayıf hadisi öne sürerek peş peşe hatim indirmenin müstehap olduğunu söylemişlerdir. Biri, Hz. Peygamber'e; ey Allah'ın Rasu­lü, en hayırlı amel nedir? diye sorar. Hz. Peygamber,

- Konup, göçendir, buyurdu.

-Konup göçen kimdir?

-Kur'an'ı başından sonuna kadar okuyup tekrarlayan­dır. Hadisçiler, Hâkim ve Tirmizi'in rivâyet ettikleri bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir.62 Tirmizi, ha­disin garip olarak tanımlarken, Şarih el-Mübarekfuri ise, hadisin senedinde geçen Salih el-Mürri'nin zayıf olduğunu belirtir.63 Kur'an Tercümanı lakaplı İbn Ab­bas, anlayarak ve adabına uyarak Bakara ile Âl-i İmrân sûrelerini okumayı anlamadan bütün Kur'an'ı oku­maya tercih ederim demiş.64

Netice olarak şunu diyebiliriz: Ramazan veya her­hangi bir zaman diliminde hatim yapmanın ya da Kur'an'dan virt okumanın belirli bir miktar ve sınırı yoktur. Bu miktar insanların durum ve kapasitesi­ne göre değişmektedir. Kur'an'ı mehcur bırakanlar arasında yer almamak için her gün Kur'an'dan bir virdimizin olması gerekir. Okumada önemli olan husus, okunan Kur'an'ın anlaşılması ve hayata taşınmasıdır.

 

 

Abdulcelil Candan / Yrd. Doç. Dr., Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi.

 

 

DİPNOTLAR

 

Sâd, 38/28.1.

Bk.Rıza, Menar, 1/363.2.

Taberi, Ebu Cafer Muhammed, Câmiu'l-Beyân, Beyrut,1988,1/81.3.

Bakara,2/ 121.4.

Tabatabâî, Muhammed Hüseyin, el-Mizân, Tahran,1973, 1/266.5.

Artuş, Muhammed Ahmed, el-Ahkamü'ş-Şeriyye li'l- Kur'an'ı Kerim, 6. Mısır, 2004, s.29.

Bk. İbn Kayyım, Miftahu Dari'-s Sadede, Beyrut, ts, s.221.7.

Meryem, 19/58.8.

Tuûr,52/ 27.9.

Be'deryani, İhsan Tevfik, es-Sâbit, Şam,2005, s.62.10.

İbrahim,14/34.11.

Nedvi, Kur'an'dan Nasıl..? s.134.12.

Kamer,54/46.13.

Nedvi, Kur'an'dan Nasıl..? 134.14.

Nedvi, Kur'an'dan Nasıl..? a.g.e., s.138.15.

Ğuri, Abdulmecid, Muhammed İkbal, Beyrut,2000,s.58.16.

Râfii, Muhammed, Sadık, İ'cazu'l-Kur'an,Beyrut1970, s.21.17.

Buhari, Fedâilu'l- Kur'an, 84.18.

Bkz. Münâvî Abrurrauf, Faydu'l-Kadir, Beyrut, 199, 2/81.19.

Gazali, İhya (İthâf'la Beraber) 5/87.20.

Bakara, 2/78.21.

Gazalî, Muhammed, Keyfe Netamelü Mea'l- Kur'an, ABD,1992, s.14.22.

Furkan, 25/73.23.

Buhari, Enbiya,6.24.

Zerkeşî, el-Burhan, a.g.e., 1/455.25.

Rıza, Muhammed Reşid, Tefsiru'l-Menâr, Beyrut, ts. 5/241.26.

Nisâ, 4/43.27.

Krş. Âlûsî, Mahmut Şakir, Ruhu'l-Meânî, Beyrut, ts.5/38.28.

Kettânî, Terâtib, 2/280.29.

Belik, İzzeddin, el-Müntekâ min Revâii Mecelleti'l-Menar, 30. Beyrut,1988, 1/85.

Kettânî, Terâtib, 2/280.31.

Müzzemmil,73/4.32.

Huseynî, Muhammed Rıdâ,Keyfe Nefhemu'l-Kur'an,,Beyrut,1988, 33. s.27.

Münzirî, Zekiyyüddin Abdulazim, et-Terğib ve't- Terhib, Beyrut, 34. 1999,1/129.

Kurtubî, Tefsir,1/27.35.

Kâri, Ali, Mirkâtu'l-Mefatih,,Beyrut,1984, 1/32.36.

Kurtubi, Tefsir, 1/26.37.

Bk. Be'dreyânî, es-Sâbit, s.13.38.

Müslim, Taharat,139.

Rıza, Menar, 1/364.40.

Nesâî, Savm, 90.41.

Buhari Fedailul Kur'an 742.

Zerkeşi, el-Burhan 1/471.43.

Hakim, 1/555.44.

Hakim, 1/308.45.

Zebidi, İthaf, 5/89.46.

Maide, 5/118.47.

Bkz. Zebidî, İthaf,5/89.48.

Gazalî,İhya, İthaf'le bereber,/91.49.

Yâsin, 36/59.50.

Gazali,İhya, 5/92.51.

Câsiye,45/21.52.

Yâsin,36/ 59.53.

Müzzemmil,73/2054.

Be'daryânî, es- Sâbit, a.g.e.,s.62.55.

Baderani, es-Sabit, s.62.56.

Suyuti,Celalüddin, el-İtkân, Beyrut,1993, 2/189.57.

Gazali, Bidâyetu'l- Hidaye, s. Beyrut, 1988, s.174.58.

III. Kur'an Haftası Kur'an Sempozyumu, Ankara, 1998, s.280-281.59.

Müslim, hadis no: 747.60.

İbn Kayyım, İ'lamu'-Muvakiin An Rabbi'l- Âlemin, Beyrut, 1999, 61. 4/306.

Bk. Nevevi, et-Tibyan ,a.g.e., s.129.62.

Mübarekfûrî, Ebu'l-Ulâmuhammed Abdurrahman, Tuhfetu'l- Ehve­63. zi, Mısır, ts, 8/275.

Gazali, İhya (İthafla Beraber) 5/40.64.



Saygılar, sevgiler..

Yoksulkul 2009      www.yoksulkul.com

İ

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: