19 Şubat 2009 Perşembe

(Namaz Zamanı) SÖZLERİN EN GÜZELİ

Kur'ân-ı Kerim, söze çok önem verir. Bu ehemmiyeti, söz ve konuşma anlamına gelen "kavl" kelimesinin her dört âyette bir kullanılmasından da anlayabiliriz.

"Kavl" ve türevleri, Kur'an'da tam 1721 yerde geçer. Güzellik de Kur'an'ın üzerinde ısrarla durduğu, hemen her konuda yapılanların güzel olmasını istediği özelliklerdendir. Güzellik anlamına gelen "husn" kelimesi ve türevleri Kur'an'da 194 yerde kullanılır.

Çok sayıda âyet; "Kul: De ki, onlara şöyle söyle" şeklinde başlar. Sözlerin en güzeli, insanları hakka, doğruya, olgunluğa, insanca yaşamaya sevkeden ALLAH 'ın kelâmıdır: "ALLAH, sözün en güzelini, birbirine benzer, ikişerli âhenkli bir kitap halinde indirdi."

(39/Zümer, 23) Dolayısıyla insan, güzel sözlü olmak istiyorsa, hem muhtevâ hem de usûl ve üslûp olarak referansını Kur'an'dan almalıdır.

Güzel sözün O'nun katına çıktığı; güzel sözü ALLAH'a çıkaranın da sâlih amel olduğu Kur'an'da belirtilirken

(35/Fâtır, 10), eylemle desteklenmeyen sözün güzel olmayacağı vurgulanmış olmaktadır.

Sözün ALLAH indinde makbul olması için söze uygun eylem yapılması gerekir.

Kur'an, ister mü'min olsun ister kâfir, insanlarla konuşurken güzel konuşmayı emreder (2/Bakara, 83; 17/İsrâ, 53; 20/Tâhâ, 44).

Sözlerin en güzeliyle konuşmayı emreden Kur'an,   insanın açık düşmanı olan şeytanın insanların arasını

bozmak için kötü ve çirkin sözlerden yararlandığını belirtir ve güzel olmayan sözleri yasaklar (17/İsrâ, 53). 

Çirkin ve kötü söz; şirk ve küfür lâfızları başta olmak üzere, arkadan çekiştirme (gıybet), söz taşıma, jurnal etme, yalan, iftira vb. sözlerdir. Bunlar, insanın içinden geçebilirse de başkasına açıklamak ve söylemek câiz değildir.

Bir kimse başkasına bir kötülük, bir haksızlık yaptığında, bunu başkasına söylemek de kötü söze girer; ancak, kötülük ve haksızlık gören kimse, ya ıslah etmek yahut da suçlunun ceza görmesini sağlamak maksadıyla bunu açıklamak mecburiyetindedir;

buna izin verilmiştir (4/Nisâ, 148).

Kur'an'da ALLAH, güzel sözü, güzel ağaca benzetmiştir 14/İbrâhim, 24).

Çünkü güzel sözün meyvesi güzel amel; güzel ağacın ürünü de faydalı meyvedir. Bu âyetteki güzel sözden maksadın

"lâ ilâhe illâllah", güzel ağacın da "mü'min" olduğuna dair İbn Abbas'a dayanan bir tefsir rivâyet edilir.

Bu tevhid kelimesi, dışta ve içte daima güzel amellerin meydana gelmesine sebep olur.

ALLAH'ın râzı olacağı her güzel iş, bu kelimenin meyvesidir. Kötü söz, pis bir ağaca benzetilir (14/İbrâhim, 26).

Çirkin söz, rüzgârın şuraya buraya savurduğu köksüz, hafif, yararsız, hatta zararlı ota benzer. Kötü kelime,

İbn Abbas ve müfessirlerin çoğuna göre, başta ALLAH'ı inkâr olmak üzere dinin kötü ve haram saydığı sözlerdir.

Çirkin söz, ruha zararlı olan köksüz, dikenli ağaç/bitkidir. Çünkü hem söyleyenin kendisine zarar verir, hem de başkalarını incitir, yaralar. 

Kötü kelime, her türlü fitnenin, fesadın, felâket ve musibetin kaynağıdır.

Kötü söz, hem dünyada hem de âhirette insanın felâketlere sürüklenmesine sebep olur.   

"Vaktiyle Biz, İsrâiloğullarından; 'yalnızca ALLAH'a kulluk/ibâdet edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara ihsân/iyilik edeceksiniz' diye mîsak/söz almış ve 'insanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin' diye de emretmiştik.

Sonunda azınız müstesnâ, yüz çevirerek dönüp gittiniz." (2/Bakara, 83)

"Kullarıma söyle: Sözün en güzelini konuşsunlar. Sonra şeytan aralarını bozar.

Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır." (17/İsrâ, 53)

"(İnsanları) ALLAH 'a dâvet eden, sâlih amel/iyi iş yapan ve 'ben müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kim vardır?

  İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir tavırla önle. O zaman (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık bulunan kimse,

sanki yakın bir dost olur." (41/Fussılet, 33-34)

"Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir."

( 3/Âli İmrân, 104)

"ALLAH'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Şayet kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi.

Şu halde onları affet; bağışlanmaları için duâ et; (umuma ait) işlerde onlara danış.

Artık kararını verdiğin zaman da ALLAH 'a dayanıp güven. Çünkü ALLAH, kendisine sığınanları sever." (3/Âl-i İmrân, 159)

"ALLAH'ın geçiminize dayanak kıldığı malları aklı ermezlere vermeyin;

o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin." (4/Nisâ, 5)

"Yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa, ondan bunları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin."

(4/Nisâ,

"Onlar (münâfıklar), ALLAH'ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara,

kendileri hakkında belîğ/tesirli söz söyle." (4/Nisâ, 63)

"ALLAH kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak, zulme/haksızlığa uğrayan başka.

ALLAH, her şeyi işitendir, bilendir." (4/Nisâ, 148)

"Onların ALLAH'ı bir tarafa bırakarak taptıklarına (putlarına) sövmeyin; sonra, onlar da bilmeyerek

ALLAH 'a söverler." (6/En'âm, 108) 

"Görmedin mi ALLAH nasıl bir misal getirdi? Güzel bir sözü; kökü (yerde) sâbit, dalları gökte olan güzel bir ağaca (benzetti).

O ağaç, Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir.

Öğüt alsınlar diye ALLAH insanlara misaller getirir. Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan pis bir ağaca benzer. ALLAH, iman edenleri dünya hayatında da âhirette de değişmeyen sözle sağlam yolda yürütür. Buna mukabil ALLAH zâlimleri saptırır. ALLAH dilediğini yapar." (14/İbrâhim, 24-27)

"Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle dâvet et ve onlarla en güzel şekilde mücâdele et.

Çünkü Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidâyete erenleri de en iyi bilendir." (16/Nahl, 125)   

"Orada (cennette) boş söz değil; sadece 'selâm' duyarlar. Orada, sabah akşam rızıkları da kendileri için hazırdır." (19/Meryem, 62)

"Rabbim, göğsüme genişlik ver; kolaylaştır işimi. Çöz düğümü dilimden, ki anlasınlar sözümü." (20/Tâhâ, 25-28)

"(Ey Mûsâ, kardeşin Hârun'la beraber) Firavun'a gidin. O, tuğyân etti/iyice azdı. Ona tatlı ve yumuşak söz söyleyin."

(20/Tâhâ, 44

"O çok merhametli ALLAH'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevâzu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara lâf attığında 'selâm' derler (geçerler)." (25/Furkan, 63)

"Onlar (mü'minler) ki, yalan şâhitlik etmezler, boş bir şeye rastladıklarında, vakar ile (oradan) geçip giderler. Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar."  (25/Furkan, 72-73)

"Onlar (mü'minler), boş söz işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve 'bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selâm olsun. Biz kendini bilmezleri (arkadaş edinmek) istemeyiz' derler." (28/Kasas, 55)

"İnsanlardan öyleleri var ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan

ALLAH yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lâfı satın alır. İşte onlara rüsvây edici bir azab vardır. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Sen de ona acıklı bir azabın müjdesini ver!" (31/Lokman, 6-7)

"Ey iman edenler! ALLAH'tan korkun ve doğru söz söyleyin." (33/Ahzâb, 70)

"Kim izzet ve şeref istiyorsa, (bilsin ki) izzet ve şerefin hepsi ALLAH'ındır (onu dilediğine verir).

O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da ALLAH'a amel-i sâlih ulaştırır..." (35/Fâtır, 10)

"Tâğuta kulluk etmekten kaçınıp, ALLAH 'a yönelenlere müjde vardır. Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte ALLAH'ın hidâyet edip doğru yola ilettiği kimseler onlardır. İşte onlar akıl sahipleridir." (39/Zümer, 17-18)

"ALLAH, âyetleri birbirine benzeyen ve mükerreren gelen Kitab'ı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların bu Kitaptan derileri ürperir, sonra hem ciltleri ve hem de kalpleri, ALLAH'ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitap, ALLAH'ın dilediğini onunla doğru yola ilettiği hidâyet rehberidir. ALLAH kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz." (39Zümer, 23)

"Ey mü'minler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidir. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidir. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lâkaplarla çağırmayın.

İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işle böyle kimseler zâlimlerdir.

Ey iman edenler! Zandan çokça kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın.

Biriniz diğerinizi gıybet etmesin/arkasından çekiştirmesin.

Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde ALLAH'tan korkun. Şüphesiz ALLAH, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir."  (49/Hucurât, 11-12)

 

 

ALINTI

 

 

 



Windows Live Messenger'ın için ücretsiz güncelleştirme! Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: