Şaban DÖĞEN | |
Regaib Kandilinde beğenilmek |
Çiftçilerin dört gözle beklediği bolluk ve bereket mevsimi ilkbahar gibi ahiret ticareti yapmaya gelen bizler için de üç aylar ve bu aylardaki kandil geceleri münbit birer mânevî zeminlerdir. Bu kandil gecelerinin ilki ise Regaib Kandilidir. Adından da anlaşılacağı gibi Regaib özellikleri sebebiyle çokça rağbet edilen şeyler anlamına gelmektedir. Çünkü bu gece İlâhî bağış, lütuf ve ihsanın bol bol dağıtıldığı bir gecedir. Bu gece, gayb âleminde bir kısım sırlar vukû bulmaktadır. Bu sır ve şifreye vakıf olan Resûl-i Ekrem'in (asm) bu gece daha farklı bir kulluk içerisine girdiğini de biliyoruz. Aynı zamanda bu gece Resûl-ü Ekrem'in (asm) dünyaya teşrifinin rahm-ı madere düşme gibi ilk halkasını da teşkil eder. Onun gelişini canlı cansız bütün yaratıklar alkışladıkları gibi, bu geceyi de büyük coşkunluk ve sevinçle karşılamışlardır. Madem bu gece beğenilen, rağbet edilen bir gecedir. Bize düşen de herhalde o beğenilenler arasına girmek olmalıdır. Tabiî ki sergilediğimiz kullukla beğenileceğiz. Herşeyden önce Regaib Kandili mânevî temizlik ve tertemiz bir sayfa açmak için büyük bir fırsattır. Evet, bu gece "Allah nasıl bir kul istiyor? Biz nasıl bir kuluz? Nerelerde yanlış ve eksiklerimiz var?" sorularının muhasebesini yapıp Allah'a iyi bir kul, Resûlüne lâyık bir ümmet olabilmek için Allah'a söz verme vaktidir. Bu gece yeni bir başlangıç; daha güzel, daha mükemmel, Allah'ın hoşnut olacağı bir kul olabilmek için yeni bir adım niçin olmasın? Yeter ki samimi, içten bir şekilde Rabbimize yönelelim; yolunda olmak, dinine hizmet etmek için söz verelim, aynı hataları bir daha işlememeye azmedelim. Bu gece, Kur'ân okuma, Kur'ân ve kâinat âyetlerini tefekkür etme, tefsirleriyle meşgul olma sadece ruh dünyamızı aydınlatmakla kalmaz, amel defterini de sevaplarla doldurur. Bu gece yapılan ibadetlerin, hayırların, iyiliklerin, duâların, zikirlerin sevabı kat kat fazladır. Okunan her Kur'ân harfinin diğer zamanlarda sevabı on iken, Receb ayında yüzleri geçmekte, bu gecede ise daha da artmaktadır. Kaza ve nafile namazların sevabı da diğer gecelere göre daha çoktur. Bu gecede Allah'ın yüce divanına durup el bağlama başka bir haz verir insana. Onca kusur ve eksikliklerimize rağmen bizi kulluğuna kabul eden Sultanlar Sultanı'nın huzurunda bulunmanın verdiği zevki daha başka şeylerde bulmak mümkün değildir. Bu duygular içerisinde gündüzünü oruçla geçirdiğimiz Regaib Kandilini gece de ibadetle ihyâ etmek, daha dünyadayken Cennet zevkini tatmak demektir. Ne mutlu bu gecenin feyz ve bereketinden istifade edebilenlere! 03.07.2008 |
Kâinat bu geceyi alkışlıyor Aziz kardeşlerim, Size iki pusulayı Leyle-i Regaib'den altı saat evvel yazdım. "Hizbü'n-Nuriye" kağıt ile teslimden sonra, kat'iyen benim kanaatimde bir nevî Mucize-i Ahmediye olarak, iki aydan beri mütemadiyen kuraklık ve yağmursuzluk, her tarafta daima namazlardan sonra pek çok duâların akim kaldığı ve herkes meyusiyetten derd-i maişet endişesiyle kalben ağlarken, birden Leyle-i Regaib—bütün ömrümde hiç mislini işitmediğim ve başkalar da işitmediği—üç saatte yüz defa, belki fazla tekrarla melek-i ra'dın yüksek ve şiddetli tesbihatıyla öyle bir rahmet yağdı ki, en muannide dahi Leyle-i Regaib'in kudsiyetini ve Hazret-i Risâletin bir derece, bir cihette âlem-i şehadete teşrifinin umum kâinatça ve bütün asırlarda nazar-ı ehemmiyette ve Rahmeten li'l-Âlemin olduğunu ispat etti ve kâinat o geceyi alkışlıyor diye gösterdi. Acaba, duâlarımızda Isparta bu memleketle beraberdi, bu yağmurda hissesi var mı, merak ediyorum. Şimdiye kadar çok emarelerle Risâle-i Nur bir vesile-i rahmet olmasından, bu rahmet îmâ eder ki, herhalde ehemmiyetli bir fütuhatı perde altında vardır ve belki serbestiyetine bir işarettir.Haşiye Hem burada Lem'alar'ın verdiği iştiyak cihetiyle yazıcıların çoğalması, inşaallah bir nevi makbul duâ hükmüne geçti. Haşiye: Sonra tahakkuk etti ki; aynı zamanda hem fütühâtı, hem serbestiyeti perde altında tahakkuk etmiş. *** Nasıl evvelce yazdığımız gibi iki ay kuraklık içinde burada hiç yağmur gelmediği, güya leyle-i Regaib'i bekliyor gibi o mübarek gecenin gelmesiyle emsâlsiz bir gürültü ile kudsiyetini burada gösterdiği gibi, aynen öyle de, o geceden beri buraya bir katre yağmur düşmediği halde, yirmi günden sonra aynen Mi'rac gecesi birden bire öyle bir rahmet yağdı ki, dinsizlerde şüphe bırakmadı ki, Sahibü'l-Mi'rac, Rahmeten li'l-Âlemîn olduğu gibi, onun Mi'rac gecesi de bir vesile-i rahmettir. Hem ehl-i imanın imanlarını kuvvetlendirdiği gibi, meyusiyetlerini de bir derece izale etti. Hal-i âlemi bilmiyorum, fakat hissediyorum ki: Ehl-i imân her harici birkaç tarafta tazyikat, hem dahilî endişeler ve kuraklıktan gelen derd-i maişet ve nokta-i istinadı dünyaca bulamamaktan, ehemmiyetli bir meyusiyetin tesiriyle, hattâ ibadete karşı bir fütur gelmişti. Birden Mi'rac gecesi, burada kerâmetiyle leyle-i Regaibin kerâmetini takviye ederek ehl-i imana bildirdi ki: "Siz sahipsiz değilsiniz. Kâinat kabzasında bulunan bir zatın, âleme rahmet gönderdiği bir istinadgâhınız vardır" diye meyusiyet ve endişelerini kısmen izale eyledi. Hem Risâle-i Nur'un bir silsile-i kerâmetini teşkil eden tevafuk, bu hadisede hiç tesadüfe havale edilmez bir tarzda üç-dört tevafukla, leyle-i Mi'rac ve leyle-i Regaib hürmetlerinde Risâle-i Nur'un da bir hissesi var olduğunu gördük. Birinci tevafuk: İptida ve intihâ-i terakkiyât-ı hayat-ı Ahmediyenin ünvanları olan leyle-i Regaib ve leyle-i Mi'râc bu kuraklık zamanında kesretli rahmette tevafuklarıdır. Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 180-82
Leyle-i Regaib: Regaib gecesi. Hizbü'n-Nuriye: Bediüzzaman'ın "Risâle-i Nur'un ve Âyetü'l Kübrâ'nın bir hülasasıdır" (E.L., s. 133) diye tarif ettiği Nur'a ait bir hizb. Mucize-i Ahmediye: Peygamberimizin (asm) mu'cizesi. mütemadiyen: Devamlı. meyusiyet: Ümitsizlik, hüzün. melek-i ra'd: Gökgürültüsü meleği. muannid: İnatçı. Hazret-i Risâlet: Peygamberimiz Hz. Muhammed. âlem-i şehadet: Görünen âlem Rahmeten li'l-Âlemin: Âlemlere için rahmet. fütuhat: Zaferler, fetihler, galibiyetler. Leyle-i Mi'rac: Mi'rac gecesi. Sahibü'l-Mi'rac: Mi'rac mu'cizesinin sahibi. nokta-i istinad: Dayanak noktası. fütur: Usanç, gevşeklik. istinadgâh: Dayanılacak yer. iptida ve intihâ-i terakkiyât-ı hayat-ı Ahmediye: Hz. Peygamberin terakkiyâtının son ve başlangıç noktaları. |
03.07.2008 |
Peygamberimizin (asm) şehadet âlemine teşrifi: REGAİB Mânevî hayatımız da böyledir. Zaman çarkı dönerken, her yıl mânevî hareket ve bereket mevsimi dediğimiz ayları önümüze getiriyor. O bereketli zeminde ve zamanda ekilen sevap ve hayır tohumları bire yüz, bire üç yüz ve hatta bire bin sevap meyveleri veriyor. Ruhların derinliklerinde yeni bir heyecan, taze bir canlılık, gönüllerde lâhutî bir huzur başgösteriyor. Bu mevsimde feyiz pınarları çok daha gür, çok daha bol akıyor. Üç aylar birbiri ardınca dizilmiş, mü'minler için âdetâ kademeler halinde yükselen mânevî bir terakkî merdiveni teşkil etmektedir. Bu merdivenin ilk basamağı Receb-i Şerif'tir. Ardından Şaban-ı Muazzama gelmekte, sonra da Ramazan-ı Mübarek'le mevsim en feyizli ve bereketli devresine girmektedir. Bu aylara "çok sevaplı ibadet ayları" diyen Bediüzzaman, onların sevap ve mânevî kazanç bakımından mü'minlerin önünde nasıl bir kademeli yükseliş vesîlesi olduklarına şöyle işaret ediyor: "Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şaban-ı Muazzamada üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadir'de (Kadir gecesinde) otuz bine çıkar."1 Üç aylarla birlikte, herbirinde mübarek hadiseler cereyan etmiş olan nurlu kandiller peş peşe gelir, mü'min gönülleri aydınlatmaya hazırlanır. Hayır ve iyiliklerin herbirine yüz sevap yazılan Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaib kandilidir. Regaib, rağbet edilen, değeri çok, çok atâ ve çok ihsan mânâlarına gelmektedir. Bu gece, değerini, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (asm) bir cihette, görünen âleme teşrifi demek olan anne rahmine düşmesinden almaktadır. Nasıl ki, o Peygamberlik Güneşinin doğuşuyla kâinat mânevî karanlıklardan, inançsızlık zulmetlerinden kurtulup büyük bir sevinç ve sürura gark oldu, o gelişi nasıl mânen alkışladıysa; aynen öyle de, dünyaya teşrifinin ilk basamağı olan bu geceyi bütün kâinat ve varlıklar alkışlamış, coşkun bir sevinçle karşılamışlardır.2 Regaib gecesi, Peygamber Efendimizin (asm) hayatının yükseliş basamağı olduğu gibi, yine bu ayın 27'nci gecesine rastlayan Mirac kandili de onun mânevî tırmanışının en yüksek noktasını teşkil etmektedir. Her iki gecenin Receb ayında bulunması, bu ayın kudsiyetini daha da artırmaktadır. "Pekçok uhrevî (ahiret hayatına dair) faydaları kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i imana temin eden şuhûr-u selâseyi (üç ayları)"3 ebedî kazancımız için bulunmaz bir fırsat olarak kabul etmeliyiz. Bu fırsatın ilk basamağına bu gece ile kavuşmuş bulunuyoruz. Öyle ise bu geceyi nasıl ihyâ etmeliyiz ki, onu hakkıyla değerlendirmiş olabilelim? Onun sonsuz feyzinden, mânevî kazancından istifade etmiş olalım? Aslında üç aylardan olmak hasebiyle Receb ayının her gecesi kıymetlidir. Ancak Cuma gecelerinin fazileti buna ilâve olduğunda Regaib kandilinin üstünlüğü daha da artmış olmaktadır. Bu geceye mahsus hususî bir ibadet olmamakla birlikte, kaza namazı olanların kaza, sâirlerin nafile namaz kılmaları; Kur'ân okumaları; tesbih ve zikirle meşgul olmaları; duâ ve ilticada bulunmaları şeklinde özetlenebilecek bir ihyâ programı tatbik edilebilir. Ayrıca Receb ayının ilk Perşembe gününü oruçlu geçirmenin de müstehab olduğu ifade edilmektedir. Akıl ve kalblerin İlâhî feyze mazhar olduğu bu mübarek gecede imanî bilgilerle meşgul olmak, Kur'ân'ın yüksek hakikatlerini tefekkür etmek, geçmiş ve gelecek hakkında muhasebeye dalmak, Allah'a tevbe ve istiğfarda bulunmak gerekir. Duânın makbul olduğu böyle gecelerde Allah'tan dünya ve ahiret hayrı dilemek ve geceyi mümkün mertebe uyanık geçirmek gerekir. Böylesine manevî feyiz ve bereketlerle dolu olan geceler, bizi yeni bir silkinişle kendimize ve dolayısıyla Rabbimize döndürmeye en güzel vesilelerdir. Yoksa sâir gecelerden farksız bir monotonluk içinde bu fırsatları kaçırmak büyük bir kayıptır. Zira ömür durmuyor, gidiyor. Ebedî hayatımız için önümüze açılan fırsatlar bir bir geçiyor. Akan fırsatları değerlendirerek o fırsatlardan kazançlı çıkmaya çalışmak gerekiyor. Nitekim Cenâb-ı Hak da biz kullarına olan merhameti dolayısıyla önümüze böyle fırsatlar açmakta, kullarının günahlardan kurtulup büyük mânevî kazançlara nâil olmasını murad etmektedir. Geceyi ihyâ etmek, diriltmek demektir. Kandillerde gözler ve gönüller uyanık olmalı, lisanlar zikirle canlanmalıdır. Gecenin ihyâsı ancak böyle mümkün olabilir. Hayatımızda idrâk ettiğimiz bütün üç ayların ve Regaib Kandillerinin, bütün Müslüman kardeşlerimiz ve İslâm âlemi için hayırlar, saadetler getirmesini niyaz edip, seksen senelik bir ömür sevabına vesîle olmasını diliyoruz. (Üç Aylar ve Kandillerimiz, Yeni Asya Neşriyat, s. 25)
Dipnotlar:
1- Şuâlar, s. 416 2- Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 166 3- Şuâlar, s. 416 |
03.07.2008 |
" birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz mazide, birimiz müstakbelde, birimiz dünyada, birimiz ahirette olsak biz birbirimizle beraberiz"
Yeni nesil Windows Live Services'ı ücretsiz edinin. Buraya tıkla!
Sadece arama, bul! Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...
Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder