5 Eylül 2008 Cuma

(Namaz Zamanı) oruç çok cihetlerle hakiki vazife-i insaniye olan şükrün anahtarı hükmüne geçer...cumamız mübarek olsun.baki selam sevgi ve dua ile


















 
"Dünyâ kirinden temizlen. Arzu ve isteklerine meylettiğin zaman onu tövbe ile düzelt. Allahü teâlânın sevgisine yapış. Allah sevgisi öyle bir şeydir ki, her iyilik, hayır ve üstünlüğün esası odur.

Sevaba kavuşamayacağın yere ayağını koyma. Günah işlemeyeceğin yere otur. Başka yere oturma.

Allahü teâlânın beğendiği işleri yapmakta yardım isteyeceğin kimseden başkası ile oturup kalkma.

En güzel nasîhatçı seni Mevlâ'ya sevk edendir.

Kendisi hatırlanınca, Allahü teâlâyı hatırlatanlarla berâber ol."
 

 
 

 

http://img530.imageshack.us/img530/9830/namazlh4.jpg

 

Neden geceleri korkar insan? Neden ürperir? Gece, neden sadece karanlık demektir kimilerine göre: Uyku demektir ya da kötülük.

 Neden harcanır geceler? Zamanın yararsız bir kısmı gibi çöpe atılır. Rabbimizin belirttiği gibi bir dinlenme vaktidir elbette. Ama keyifle geçirilecek, başından sonuna kadar yatılacak kadar da değersiz değildir.

 Gece, Rahman'ın dünya göğüne tecelli ettiği saatleri taşır içinde. Her duanın kabul edildiği, tevbe edenlerin affedildiği anlardır o saatler.

Yüreği geceden daha kara olanlar, fırsat bilirler karanlığı, kötü emelleri için. Oysa gece masumdur. Yakarışları taşır bağrında, sessiz akan gözyaşlarına şahit olur. İçten yapılan dualara, istiğfarlara.

 Karanlık sanmayın sakın geceleri. Aydınlıktır geceler. Aydan, yıldızlardan daha parlak, müminin yüreğinde ki nur aydınlatır onu.

Gece mümini sever, mümin geceyi. İbadeti neşedir gecenin. Ağlayarak secdelere kapanmanın hazzı yaşanır, karanlığın o kuytu yerlerinde. Birilerinin kötülüklerini karanlıklarda saklamasına inat, en halis, en temiz ibadetler saklanır insanlardan. Riyasız, gösterişsiz, mutmain ameller yapılır gecenin derinliklerinde.
 

 Riyasızdır gece. İçten ve samimidir. Ve öylelerini misafir eder saatlerinde.
 
Ve, sıcak yataklarını sırf Allah rızası için terk edenler, sabahlara kadar deliksiz uyuyan, uzun rüyalar gören kişilerden, daha dinç başlarlar güne. İstiğfarları doldurur seher vakitlerini. Ve güneşten daha parlak doğarlar güne.

 Gündüz korkutmaz artık onları. Allah'a isyanla kararmış olan gündüzler, gecelerini aydınlatanların nuruyla dolar. Gece başlayan ibadetler devam eder gün boyu. Ve zaman şahitlik eder zamanın kıymetini bilenlere. Gece ve gündüz şahitlik eder.

Asra andolsun ki insan ziyandadır…

 "Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umut eden (gibi) midir? Deki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler." (Zümer: 9)

 

Yoksa hâlâ karanlık mı geceleriniz?

 

RAZİYE NUR TUNA

 

 

hayırlı cumalar  selam ve dua ile

 


Click the image to open in full size.

Uzun yoldan geliyorum...Kelimelerin bittiği , sözün tükendiği yerden...Kirpiklerimle göğün tozunu eliyorum...Geçmişim hem yârdan , hem serden...
Uzun yoldan geliyorum...Bilsen nasıl yorgunum.Yüzüne bakmaya yüzüm yok!...Hani zaman en iyi ilaçtı ? Zamanın açtığı yaralara devâm yok!...Sırtımda yüklü yılların vebâli , Sana dokunmaya mecâlim yok!...
Uzun yoldan geliyorum...Üstüm başım toz içinde...Karşında öyle necis kaldım ki...Sana dair, Senin içinde ; kendime öyle yabancı bırakıldım ki...Unuttum herşeyi bir bir...Verdiğim sözleri , ettiğim o yeminleri , Seni bıraktığım o tozlu rafların yerini...Oysa Sen , hâlâ saklıyordun yaprak yaprak koynunda...Kuru bir salkım leylak çiçeğini...
Uzun yoldan geliyorum...Geçmişim bir yığın siyah ve beyaz...Artık karanlık yanımdan aydınlıklar devşiremiyorum...Her mevsim ayaz...Ve ben Sen'sizlikten kırılıyorum...Ve döküntü duvarlarımda yankılanan bir ses duyuyorum...Ey nâs!...Gözlerinizden akan ne kan ve ne yaş... Bildiğin kir ve pas!...
Uzun yoldan geliyorum... Karanlık , biçilesi bir renk değilmiş gönül libasıma... Gurbet neresi?... Bilemiyorum... Neresi sıla?... Varamadan menzile , gidiyorum ha gidiyorum... Bundan gayri bir âhım kalsın istiyorum , uzayan yollarıma...
Uzun yoldan geliyorum... Kulaklarımda hâlâ o buğulu ses , o hüzünlü tını...Bir çocuğun minicik parmaklarıyla dokunurdum Sana...Yer gök maviye bulanırdı...Mavi , o günlerden hatıra kaldı , hatırlasana...Ama dur!...Unutan bendim öyle değil mi ya...Hani önce yaslardım yüzümü Sana , mis kokunu çekerdim içime ölesiye...Kalbim duracak gibi olurdu hani...Hâlâ bıraktığım yerdesin ve hâlâ aynı râyiha...
Uzun yoldan geliyorum...Beni bir tek Sen anladın...Kalemimden kan damlarken..."Takdire şâyân" aclılarım alkışlanırken , bana bir tek Sen ağladın...Aynaların ardındaki sır Sen'din...Beni bana yalansız bir tek Sen anlattın...
Uzun yoldan geliyorum...Son tâkatimde , elim kapının tokmağında...Bileklerimi kanatmış yılların prangaları...Yine Senin mekânındayım , yine Senin otağında...Bu Kelâmı öyle özlemişim ki...Işıl ışıl o sarı sayfalarda...Kovma kapından n'olur!...Öyle muhtacım ki Sana...
Uzun yoldan geliyorum...Ey Muciz'ul Beyân...Ey Kelâm-ı Kebir...Ey Sultanım'ın sonsuzluğa uzanan mukaddes emaneti...Ey Rabbim'in sarsılmaz ve kopmaz ipi...
Uzun yoldan geliyorum...Son durağındayım şimdi hayatın...Gözlerimdeki son pırıltı Sen ol istiyorum , kulaklarımdaki son tını...Aks-i sedân yankılansın istiyorum içimin şûristan yamaçlarında...Vefasızım , beni affet YARABBİ (alıntı)

dün geçti, yarın varmı?
gençligine güvenme,ölen hep ihtiyarmı?
ya islamda erirsin,yada inkarda çürürsün.
yol mezarda bitmiyor,Girdiğinde Görürsün...

<<KALBİNİN SESİNİ DİNLE>>
 
"Kim duasının kabul edilmesini istiyorsa,zorda olan birinin işini kolaylaştırsın"
                                                   Hz.Peygamber (asm.)
 Çiçekler nasıl her sabah güneşler gibi açarsa,kalbimiz de her seher,bir emir bekler...
 Açmak ve güne başlamak için...Kalbi gıdası gecelerde,seherlerde gizli.
 Sesten ve kalabalıktan uzak yerlerde...Kaybolan var mı tenhada?
 Asırlar önce kutlu bir ses tenhadan uyandırmadı mı insanlığı?Oradan,Hira'dan.
 Bir köşede kalmaktan değil,asıl kalabalıklar arasında kaybolmaktan korkmalıyız.
Allah(c.c.) ile olmadan insanlarla olamazsın.
İçimin ta içindee,ne hazineler gizli kim bilir?İzin verirse Allah'ım.Bende nasibimi ararım.
Her kalbe açık seherler.Her kalbi besler.Kalp doymaz,başka şeyle tatmin olmaz.
Kalbinin sesinin dinle...
Aldanmazsın.Her kalbin güçlü bir anı,asil bir yanı vardır.
Hangi sestir acep,o sesi dinleyelim bir kalbimize girip.
Madem her nefeste bir nasip var herkese.Rızkımız,neşemiz içinde.
Klabinin sesini dinle...
Yanılmazsın.Bir çocuk gibi yalvardığını duyacaksın.Ne olur bir defacık kulak ver diye.
Eteğinden çeken,delice isteyen bir çocuk gibi inleyen sesini duy artık kalbinin ne olur?...
Çiftçiler durmadan ne ararsa o toprakta,balıkçılar ne ararsa karanlık gecede denizin içinde.
Sende o sesi ara,ey nefsim.
Uykulara,rüyalara kıymadan olmuyor.Uyanmadan evvel o ses duyulmuyor.
Geçen günler,kaybolan vakitler için ağlayalım."Bir damla gözyaşı nedir ki?" deme
Bir damla gözyaşı,bir kalbin uyanışıdır.Gül gibi açışı,tövbeyle yanışıdır.
Sakın küçümseme.Kalbine ait herşey kıymetlidir.
Bir kalbe sahip olmaktan çok,o kalbin sırlarına yakın olmaktır aslolan.
Tuhaf şeyler oldu son zamanlarda.Kalbin sesi kaybedildi.
Nasıl bir çağdayız,nasıl bir zamandayız şairde hayrette zaten:
"KUŞ MAVİYE SUSAMIŞTI/MAVİLİK İÇİNDE./BALIK SUSAMIŞTI/SU İÇİNDE
TOHUM ÇATLAMIYORDU/TOPRAK İÇİNDE./İNSAN YOLUNU SEÇEMİYORDU/IŞIK İÇİNDE."(Gökhan Evliyaoğlu)
Şükür kü sularda ki mavilik,semadaki derinlik gibi, o ses bizi kendine çekiyor.
Kalbinin sesini dinle...
O ses seni sahibine,Rabbine götürür.O sesi izle.
Sevgiyle,besmeleyle başlayalım hayatımıza yeniden.
Rabbim izin verince,ona uygun bir sürece de girince,kalbimizin sesini dinleyeceğiz inşaallah.
Nasıl aldanmış bunca insan hayata? Nasıl kaptırmış kendini yaşamaya?Ölüme hiç aldırmıyor?
Acıyı,kalbinde duymadan,nasıl yaşıyor bunca insan?Hangi masallar,hangi arzular aldatıyor kalbimizi?
Bu kadar çabuk kırılıp,bu kadar çabuk üzüldüğüne göre,hayra alamet bir yanı kalmış demek.
Kalbimiz en çocuk,en saf yanımız.
 
                   Selim Gündüzalp
                    YENİ ASYA
 
<<KALBİNİN SESİNİ DİNLE>>
 
"Kim duasının kabul edilmesini istiyorsa,zorda olan birinin işini kolaylaştırsın"
                                                   Hz.Peygamber (asm.)
 Çiçekler nasıl her sabah güneşler gibi açarsa,kalbimiz de her seher,bir emir bekler...
 Açmak ve güne başlamak için...Kalbi gıdası gecelerde,seherlerde gizli.
 Sesten ve kalabalıktan uzak yerlerde...Kaybolan var mı tenhada?
 Asırlar önce kutlu bir ses tenhadan uyandırmadı mı insanlığı?Oradan,Hira'dan.
 Bir köşede kalmaktan değil,asıl kalabalıklar arasında kaybolmaktan korkmalıyız.
Allah(c.c.) ile olmadan insanlarla olamazsın.
İçimin ta içindee,ne hazineler gizli kim bilir?İzin verirse Allah'ım.Bende nasibimi ararım.
Her kalbe açık seherler.Her kalbi besler.Kalp doymaz,başka şeyle tatmin olmaz.
Kalbinin sesinin dinle...
Aldanmazsın.Her kalbin güçlü bir anı,asil bir yanı vardır.
Hangi sestir acep,o sesi dinleyelim bir kalbimize girip.
Madem her nefeste bir nasip var herkese.Rızkımız,neşemiz içinde.
Klabinin sesini dinle...
Yanılmazsın.Bir çocuk gibi yalvardığını duyacaksın.Ne olur bir defacık kulak ver diye.
Eteğinden çeken,delice isteyen bir çocuk gibi inleyen sesini duy artık kalbinin ne olur?...
Çiftçiler durmadan ne ararsa o toprakta,balıkçılar ne ararsa karanlık gecede denizin içinde.
Sende o sesi ara,ey nefsim.
Uykulara,rüyalara kıymadan olmuyor.Uyanmadan evvel o ses duyulmuyor.
Geçen günler,kaybolan vakitler için ağlayalım."Bir damla gözyaşı nedir ki?" deme
Bir damla gözyaşı,bir kalbin uyanışıdır.Gül gibi açışı,tövbeyle yanışıdır.
Sakın küçümseme.Kalbine ait herşey kıymetlidir.
Bir kalbe sahip olmaktan çok,o kalbin sırlarına yakın olmaktır aslolan.
Tuhaf şeyler oldu son zamanlarda.Kalbin sesi kaybedildi.
Nasıl bir çağdayız,nasıl bir zamandayız şairde hayrette zaten:
"KUŞ MAVİYE SUSAMIŞTI/MAVİLİK İÇİNDE./BALIK SUSAMIŞTI/SU İÇİNDE
TOHUM ÇATLAMIYORDU/TOPRAK İÇİNDE./İNSAN YOLUNU SEÇEMİYORDU/IŞIK İÇİNDE."(Gökhan Evliyaoğlu)
Şükür kü sularda ki mavilik,semadaki derinlik gibi, o ses bizi kendine çekiyor.
Kalbinin sesini dinle...
O ses seni sahibine,Rabbine götürür.O sesi izle.
Sevgiyle,besmeleyle başlayalım hayatımıza yeniden.
Rabbim izin verince,ona uygun bir sürece de girince,kalbimizin sesini dinleyeceğiz inşaallah.
Nasıl aldanmış bunca insan hayata? Nasıl kaptırmış kendini yaşamaya?Ölüme hiç aldırmıyor?
Acıyı,kalbinde duymadan,nasıl yaşıyor bunca insan?Hangi masallar,hangi arzular aldatıyor kalbimizi?
Bu kadar çabuk kırılıp,bu kadar çabuk üzüldüğüne göre,hayra alamet bir yanı kalmış demek.
Kalbimiz en çocuk,en saf yanımız.
 
                   Selim Gündüzalp
                    YENİ ASYA
 

Ne olur Allahim !
Günah islerken alma canimi..,
Tevbe ederken al..,
Veya bir hayir islerken,senin rizan için..

Allahim !
Inan zor,cok zor bu savas..,
Seytan zeki,nefsim ahmak,ben yavas..
Oyle bir an geliyor ki ,
Deniz bitti,umut karaya vurdu diyorum..,
Rahmetin yetisiyor imdada..,oluyor bana yoldas..

Ah bir kuvvetlendirebilsem imanimi..,
Nefs'imi istedigim galiba bir sokabilsem..
Yazikki imanla küfür atbasi gidiyor..

Finis çizgisine çok kalmadi biliyorum..
Ipi gögüsledigimde,
Iman olsun o gösün içinde..

Ne olur Allahim !
Kafir olarak alma beni huzuruna..,
Yak gerekirse su günahkar bedenimi..
Yillarca cehenneminde..,
Ama son nefeste imanla al canimi,ne olur Allahim !..

Merhamet et su günahkar kuluna,
Canim feda kitabinin ,Habibinin yoluna..
Biliyorum günahkarim,isyankarim ben ama,
Rahmetinin büyüklügü umudum,
Beni nefs'imin ve seytanin eline birakma Allahim !.
AMİN


Yüreğim neden böyle kırılgan oldu Ya Rab!

Ben ki, senin izninle tüm tasalara göğüs gererdim.
Peygamber hatırası bir tebessümle karşılık verirdim
Elini kaldırıp üstüme yürüyene bile…
"Kötü söz sahibinindir." der sabrederdim.

……….ve sen Ya Rab!
Yine senin lütfûn ile sahip olduğum

Bu ahlâka şükretmem için hep izin verdin.
Korumam için hep yardım ettin.
Gün olmadı ki, bu davranışlarımın

Karşılığında katından bir ödül bulmayayım…
Gün olmadı ki, dilimden düşmediğin anlarda
Tebessüme dönüşmesin bahşettiklerin…

Ne zaman ki senin sohbetinden sıyrıldı yüreğim,
İşte o günden beri biçareyim!
Ne zaman ki kalbimdeki yerini başka heveslere pazarladım,
İşte o andan beri avareyim!
Senden uzaklık ateşmiş Ya Rab!
Yanıyorum, merhamet et!

Gül kokulu bahçeler düşlemedim.
İçinde türlü nimetlerin olduğu cennetler hayal etmedim.
Sana sığındığımda tek duam vardı dilimde…
"Rabbim sana layık olmam için bana yardım et."
Seni her zerremde hissetmeyi diledim hep…

Dert ortağım sendin.
Dostum sendin.
Kendi kendimle konuşmalarımda ve hesaplaşmalarımda
Tasdik edicim sendin.
Sorularıma yanıtlar bulurken baktığım her yerde,
Kaynağının sen olduğunu bildiren sendin.
Lakin senden uzaklara düşürdüm yüreğimi…

Şimdi ümitlerimi ellerimle baltalıyor,
Nefret rütbeleri giydiriyorum benliğime.
Ne zaman ki, dalganın kıyıdan çekilişi gibi
Çekildi yüreğim nihai hedefinden,
Bil ki canlı olan ne varsa yok oldu bedenimden…
Tüm kiri görünür oldu gözüme benliğimin.
Senden uzaklık perişanlıkmış Ya Rab!
Ölüyorum, merhamet et!

Şimdi Yunus'ça yalvarıyorum.
O Taptuk ki, senin kulundu,
Varamadı aşık Yunus onun dergahına eğri odun ile…
Bense tüm dalları eğri bir ağacım.
Affet beni Ya Rab!
Yine yüreğime kurdum tahtını..
Sana döndür yüzümü, beyaza boya bahtımı...

Rabbim! Bedenimi de ruhumu da

Öyle bir kapla ki varlığınla,
SENDEN BAŞKA BİR ŞEY KALMASIN!...
 

 
İslâm'da kalp kardeşliği vardır.
 
Bu kardeşlik bağı aynı anne babadan dünyaya gelmekle olan kan kardeşliğinin de önüne geçmiştir.
 
Peygamber Efendimiz'in amcalarına baktığımızda bunu açıkça görürüz.

Peygamber Efendimiz'in amcası Abbas (Allah ondan razı olsun) yeğenini çok severdi.
 
Hiçbir şeyin O'nu üzmesine ve O'na zarar vermesine gönlü razı olmazdı.
 
Efendimiz'in gençlik devrinde, Kâbe'nin inşaatı sırasında birlikte taş taşıyorlardı.
 
Efendimiz taşları, çıplak omzunun üzerine koyarak taşıyordu.
 
Hazreti Abbas buna dayanamadı ve:

—Elbisenin ucunu omzuna koy da canın yanmasın, dedi.

—Fakat diğer taraftan amcası Ebû Leheb, yeğeninin sıkıntı çekmesi için elinden gelen zulmü yapıyordu.
 
Peygamber Efendimiz, insanların toplandığı panayırda:

—Ey insanlar! "Lâ ilâhe illallâh, deyiniz de kurtulunuz!" diyerek herkesi tek tek dolaşırken
 
amcası Ebû Leheb de arkasından yürüyor:

—Ey insanlar! Sakın O'na inanmayın! O yalancıdır! diyerek bağırıyordu.

Elinde topladığı taşları da öz yeğeninin arkasından acımasızca savuruyordu.
 
Öyle ki attığı taşlar Sevgili Peygamberimiz'in mübarek ayak bileklerini kanatıyordu.

Diğer taraftan Peygamberimizle hiçbir kan bağı olmadığı halde onun için, göğsünü oklara ve kılıçlara siper eden ve canını feda etmek için yarışan sahabeler de vardı.
 
 Demek ki mühim olan bu kalbî kardeşliktir.
 
Din kardeşliği de bu kalp kardeşliğine dayanır.
 
 Bu cennet vatanımızda bizi birbirimize bağlayan da işte bu kalbî kardeşliktir.
 
 
Selâm ve dua ile
 
 

Hamd duası

 

DARLIK DUA ile dağılır… Her darlığın bir duası vardır... Darlıklar duaların vaktidir… Dualar Rahman'a açılan ubudiyet pencereleridir… Pencereler açık durmalı ki ışıksız karanlıkta kalınmamalı… Hamd solumalı, şükür konuşmalı nefesler…

Dertler ve hastalıklar birbirine benzer fakat aynı değildir. Bahar çiçek çiçek, renk renktir… Rahman, renk renk görünür deva diye yönelen dertli gönüllere… Sebeplere sığınanlar kış karanlığında kalır her daim… Hamd rüzgarları şükür tohumlarını aşılıyorsa aşılmayacak kışlar yoktur…

Şükürden düşen şirke girer…Tevhide tutunan hamd bayrağını kalbinin kainatına hakim kılar… Asıl dert, gerçek hastalık şükürsüz çorak çöllerde savrulmak, seraplarda sürünmektir… Tevhidi hamd iksirini ubudiyet kabında içmek, çölleri baharlara çevirmektir…

Geceler dua ile geçer… Gündüzler şükürle şenlenir… Bir gün, gece ile gündüzün birleşimidir… Ubudiyetle kapanan her gün, tevhidle açılmayı bekler…Kapının eşiğinde beklemesini bilenene baharlar hazırlanır… Sabırsız, şükürsüz solunan nefesler tohumları çürütür…

Her gün sonsuzlukta sümbül vermek isteyen bir tohum…Kabuğuna vurulan dert darbeleri onu kırmak için değil, çiçek açması, meyve vermesi için…Ubudiyet toprağı tefekkür suyu ile sulanır, tezekkürle sürülürse, hikmet havasıyla hayat bulur tohum… Yoksa çöplükte çürüyüp yok olup gider.

Çer çöple geçmeyen, şükür, hamd, tefekkür, tezekkürle akan günler sonsuzluk havuzunda toplanır… Hayat havuzu hastalık ve dert turno solu ile arınır… Arınmayı bilmeyen bulanıklıkta boğulur.

Tevhidi tevekkülle dalgalara teslim olan selamet sahillerinde bulur kendini… Tenkit ve itiraz edense ettiğini bulur, ektiğini biçer. Her biçilen gün, tohum ve samanından ayrılmak üzere harmanlanıyor.

Şükür tohumları yeni hayatın çekirdekleri, şirk samanları ise ateşi…Kuvvetli iman nuru bırakın dünya dertlerini cehennemi söndürecek güçte…Öyleyse en büyük mesele imana çalışmak.

İman nimeti en büyük nimet… Şükür ve hamd kabında durur nimet…Ubudiyetle içilen iman şurubu ne dert bırakır, ne de hastalık… Acizliğini idrak eden imanda derinleşir, hamd burçlarında şükür yıldızları olarak parlar…

Rahman iman nimetinde daim kılsın… İman hizmetinde istihdam eylesin… Hamd ve şükürle geçireceğimiz ömür ihsan eylesin… Hayatımızı ve ölümümüzü hayırlı eylesin… Çekemeyeceğimiz yükleri her iki alemde yüklemesin…Umutlarımızı her daim taze kılsın…Sabahın soluğuna, baharın neşesine kısa zamanda eriştirsin inşaallah.

Aczimizi ve fakrımızı şefaatçi kılıyoruz Ya Rahman, bizi Rahmet nazarınla muamele eyle…

HÜSEYİN EREN



" birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz mazide, birimiz müstakbelde, birimiz dünyada, birimiz ahirette olsak biz birbirimizle beraberiz"



Yeni nesil Windows Live Services'ı ücretsiz edinin. Buraya tıkla!

Windows Live Messenger'ın için ücretsiz güncelleştirme! Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: