27 Ağustos 2008 Çarşamba

(Namaz Zamanı) icgudu mu?

Icgudu mu?

 

Daha henuz dunyaya gelir gelmez annesinin ab-i hayat musluklarini emen insan yavrusundan tutun da, arinin yaptigi harika petek ve bala, orumcegin ordugu akil almaz ag tuzaklarina, ipekboceginin emeginin semeresi olan ipege kadar pek cok hadiseyi ilim bugun (icgudu) olarak isimlendirmekte, fakat mahiyetini aciklayamamaktadir. Bu tabirin icinde hayvanlardaki butun karisik hadiselerle birlikte mekanizmasi henuz cozulemeyen kuslar ve baliklar gibi canlilarin goclerini de zikredebiliriz. Cesitli kitaplarda (icgudu) hakkinda asagidaki tarifleri bulabilirsiniz: Onlardan birkacini soyle siralamak faydali olur.

 

A - Ayni cinsten olan butun fertlerde dogustan ve irsi olarak bulunan, hic degismeyen, birden ortaya cikan, ferdin iradesi olmadan bir gayeye hasredilmis bulunan davranis (koruma icgudusu, arilarin bal yapmasi).

 

B - Bir seye karsi duyulan tabii meyelan

 

C - Organizmayi o cinse has olan bir gayeye erdirmeye surukleyen hareket meyelani, mesela bir orumcegin ag ormesi; davranistaki tabii ve irsi olan faktor.

 

D - Somatik meydana gelislerin ruhi tezahuru

 

E - Hucre faaliyetleri neticesi meydana gelen ve beyinde psikolojik duygulara sebep olan mahalli hisler.

 

F - Hormik psikolojiye gore maksatli davranislarin icten gelen kaynagi, psiko-kimyevi beden faaliyetleriyle bosalan ve tatmin edilinceye kadar organizmada gerginlik yapan enerji.

 

Goruldugu gibi bu aciklamalar (icguduyu) sadece tarif ve tasnif etmekten ote- ye gidememekte, hadiselerin meydana gelis sebeplerini, tesirlerini, asil failini aciklayamamaktadir. Halbuki bugun bircok kisi canlilarda (icgudu) diye tarif edilen kompleks hadiselerin butun sebep ve teferruatiyla bilindigini zannetmekte ve arastirilmis basit bir hadise olarak gormektedir. Aslinda bu sekilde bir hadiseye isim vermek veya kâinatta ait bazi kanunlari formule etmek, o hadisenin tamamen arastirilip, butun cihetleriyle bilindigini ve artik o hadisenin kanununu koyani arastirmaya ihtiyac kalinmadigini gostermez. Bilakis daha fazla hadiselerin asil sebeplerini ve hakiki railini arastirma cihetine sevk etmelidir.

 

Karinca, Termit ve Arilar gibi cemiyet halinde yasayan bocekler o derece karisik davranislarda bulunurlar ki, bu hayvanlarda akil olmadigini dusunmek sasirtici gibi gelir, hâlbuki onlarin cok karisik davranislari akla ve iradeye bagli degildir, zaten hayvanlarda akil da yoktur. Akilli ve suurlu kabul ettigimiz gunumuzun modern insanlari dahi tam huzurlu ve sakin bir cemiyet hayati kuramadigi halde, bu bocekler o kadar intizamli bir hayat kurmuslardir ki insan hayret ediyor, hatta bu hayvanlarda akil aramaya calisiyor.

 

Bu boceklerde cemiyet nizamina cok dikkat edilir; isci arilarin petek yapmasi, yavru ve kralice arilari beslemeleri, kovani temizlemeleri, tamir etmeleri cok buyuk bir intizam ve duzen icinde olur. Eger kovanin ici sicaksa yumurtalari sogutmak icin kanat cirpan anlar, sayet koyanin ici soguksa yumurtalarin etrafina toplanarak onlari isitirlar. Acaba isci ari bu isi nereden ogrendi? Ona yumurtalarin bu sekilde bozulmadan bakilabilecegini kim ogretti? Isci ari bal yapabilecegi bir cicek buldugunda bunu diger arilara haber verirken gunese gore bir aci cizerek bazi donme hareketleri yapmaktadir, bu sekilde yon tayin etmeyi ari nereden ogrenebilir? Ya o duzgun altigenlerden petek yapmayi kim ogretti, ari hangi akliyla ogrendi. Harika bir antiseptik ve tedavi edici hassaya sahip olan ve besleyici degeri tam olan icinde cesitli mineral ve vitaminleri havi bulunan bali yapmayi ari hangi laboratuarda ogrendi, formulunu kimden aldi?

 

Tekstil fabrikalarinda henuz bir benzeri yapilamayan ipegi, bir kelebegin larvasi nasil yapiyor. Bu ipekle kendisine bir yuva orerek, icine girip uzun bir kurt iken, kanatli bir kelebek oluyor. Eger bu sekilde ipegin icine sarilmazsa kelebek olamayacagini nasil biliyor?

 

Orumceklerin her turunun sadece kendine has olan bir ag sekli vardir, her orumcek hic ogretilmeden hangi sekilde ag yapacagini bilir- orumcek aginin ipeksi telcikleri, iplik halinde salgilandigi anda havanin tesiriyle katilasan albuminsi bir proteindir. Bunlarin salgiladiklari andaki inceliklerini tespit etmek hemen hemen imkânsizdir. Bizim gozle gorebildigimiz her iplik aslinda bircok iplikcigin birlesmesinden meydana gelmistir, bu halde bile capi 0.03 mikrondan fazla olamaz. Orumcek bu iplik ile ustalikla bir ag orer, bu aglara takilan sinegin titresimlerini hissetmek icin ipligin son ucunu tutarak pusuda bekler. Acaba ag kurarak avlanmayi orumceklere hangi usta avci ogretti?

 

Tavuk yumurtalarinin icine konulan bir ordek yumurtasindan diger yavrularla birlikte cikan ordek yavrusu dosdogru suya kosarken, tavuk yavrulari toprak gagalamakla mesguldur. Acaba bu ordek yavrusuna yumurta icindeyken yuzme mi ogretildi? Anne ve babasindan uzakta kulucka makinesinden cikartilan bir kus laboratuarda beslenip buyutuluyor, dolayisiyla yuva nedir bilmeyen kus buyudugu zaman kendine has olan yuvayi yapiyor, eger bu bir kirlangic ise camurdan bir yuva yapiyor, eger bir corapci kusu ise agac liflerinden corap seklinde kusursuz bir yuva oruyor. Yumurtadan ciktiklarindan beri yuva hakkinda hicbir malumati olmayan bu kuslara diger hemcinsleri gibi yuva yapmayi kim ogretmis olabilir?

 

Hayvanlardaki esrarI i sevk hadiselerine bir misal de gocleri gosterebiliriz. Bilhassa kus ve balik cinsleri arasinda cok yaygin olan goc hadisesine, diger hayvan gruplarinda da rastlanabilir.

 

Yilan baliklari dunyanin neresinde yasarsa yasasin uremek icin Atlas okyanusunun kuzey kismindaki Sargasso denizine yonelirler. Leptocephaluslar (Yilanbaligi yavrulari) burada dogarlar ve bu denizde bir muddet kaldiktan sonra yavas yavas buyuyerek asil yerlerine geri donerler, tabii hicbiri anasinin ve babasinin geldigi yeri gormeden, bilmeden ait olduklari kitalardaki asil sulara sasirmadan vasil olurlar. Som baligi ise erginlesmek icin acik denizde birkac yil gectikten sonra, yumurtlamak icin kendisinin dogdugu akarsuya geri doner, hem de ters istikamette akan nehirde inatci bir sekilde mucadele ederek hedefine varir.

 

Kuzey kutbunda yasayan deniz kirlangiclari yavrulari buyuyunce guneye dogru birkac ay ucarak 18.000 km .lik bir mesafe kat ederek guney kutbuna varirlar. Buyuk kismi okyanus uzerinde gecen bu yolculugun daha sonra bir de donusu vardir ve bu donus yolculugunu da sasirmadan tamamlarlar.

 

Italya'da yavrulayan leyleklerden bazilarinin yavrulari yuvalarindan alinarak ayrica beslenmis ve yetistirilmistir. Daha sonra goc zamani buyukler gittikten sonra salinan yavru leylekler, yine buyuklerin ardi sira guneye dogru yola cikmislar fakat onlerinde kilavuzluk edecek buyuk olmadigindan yanlis yoldan gitmislerse de yine guney memleketlerine varmislardir.

 

Kuslarin goc zamani da kesindir, bir iki gun icinde bir araya toplanan kus suruleri sanki gizli bir emir almiscasina hep birden tek yone dogru belirli bir hedefe varmak icin harekete gecerler. Binlerce kilometre gittikten sonra ayni yuvaya donerler. Goc sayesinde her iki yarim kurenin de yazindan faydalanirlar ve yumurtlamaya musait sartlari bularak nesillerini devam ettirebilirler.

 

Ilim adamlarini bugun en cok dusunduren husus bu hayvanlari goc etmeye zorlayan sebepler nelerdir ve goc esnasinda yollarini nasil bulurlar? Bu sorulari cevaplamak icin cesitli nazariyeler ileri surulmustur. Hayvanlari goce zorlayan sebeplerin bazilarinin basinc degismeleri, sicaklik farkliliklari, besin azalmasi gibi tesirler olabilecegi one surulmusse de bu kabul edilmemistir. Cunku basinc isi ve besin gibi tesirler yildan yila buyuk degismeler gosterdiginden, goc gibi sasmaz bir hadisenin boyle tesirlerle meydana gelmesine imkân yoktur. Bugun pek cok biyologun kabul ettigi gorus ise gun isigi suresidir. Mevsimlere gore gun isiginin suresinin artmasi ve kisalmasi, kusun beyninin tabanindaki hipofiz bezini tesir altina almaktadir. Hipofiz bezi ise vucuttaki bir leylek cok hormonal faaliyetin yurutuldugu merkez salgi bezidir. Bu bezin salgiladigi hormonlarla ureme organlari geliserek hayvan yumurtlamaya hazirlanmakta, uzun yolculuk esnasinda enerji deposu olarak kullanmak uzere deri altina yag dokusu depo edilmekte ve kus goce zorlanmaktadir. Kuslarin yonlerini nasil bulduklari hakkindaki en gecerli gorus ise, geceleri ay ve yildizlardan, gunduzleri ise gunesten faydalandiklarini mudafaa eden gorustur. Gunumuzun insani ucaklarda gelistirdigi en son sistem aletlerle yonunu zor bulabilirken, kuslar nasil bir astronomi bilgisine sahip ki gokyuzu haritasina bakarak yol buluyorlar ve yavrularina da ogretiyorlar? Bu misalden de anlasilacagi gibi insan istidat ve kabiliyetlerini dunyada calisarak gelistiriyor ve ucarken yon bulmak icin aletler yapabiliyor. Hayvanlar ise baska bir âlemde butun istidat ve kabiliyetleri tam inkisaf etmis ve ogreneceklerini hepsini ogrenmis olarak geliyorlar.

 

Yukaridaki misaller sadece bir fikir vermek ve dusundurmek icindir, yoksa bu sirli sevk hakkinda dunyadaki hayvan sayisi kadar misal vermek mumkundur. Gayemiz bu hayvanlarin dunyaya basibos ve gayesiz olarak gelmediklerini gostermektir. Her hayvan fitratina dercedilen vazifeyi yapmakla mukelleftir Ari, bali vazifesi oldugu icin yapar, bizim yiyip yemememiz onu ilgilendirmez. Ipekbocegi de ipegi vazifesi oldugu icin yapar, yapip yapmamakta serbest degildir, oyle ogretilmis oldugundan oyle yapar, akli olmadigindan muhakeme yapamaz sadece vazifesini yapar. Aslinda bu bir ilahi sevktir. Cunku bu nevi butun duygu ve hisler aslinda hayvanin neslini ve hayatiyetini devam ettirebilmesi icin Allah tarafindan verilmis ilahi bir lutuftur.


 

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: