DURUSTLUK
Durustluk; dogruluk, istikâmet, samîmiyet gibi sahtekârligin ve hilekârligin ziddi olan bir mânâ tasir. Durustluk, hayatin mânâsini anlamaya yardimci olan ahlâkî bir fazilettir; olgun, vakarli ve guvenilir bir sahsiyetin vazgecilmez vasfidir. Durustluk, kisiyi toplum icinde itibarli, kendi icinde tutarli ve mutlu kilar. Nitekim Allah Tealâ: "Emrolundugun gibi dosdogru ol!" (Hûd, 11/12) buyuruyor. Hazreti Peygamber de (sallallahu aleyhi ve sellem): "Musluman, elinden ve dilinden diger muslumanlarin emin oldugu, zarar gormedigi kimsedir.", "Allah'a inandim de, sonra da dosdogru ol!", "Suphesiz Allah sizin sûretlerinize ve mallariniza degil, kalplerinize ve amellerinize (davranislariniza) bakar" buyurmustur. Demek ki, dinimiz durustluge buyuk onem vermektedir.
Durust olmayanlarin durumuna gelince, onlarin vicdani gelismemis, sahsiyeti olgunlasmamistir. Bunun icin gerekli egitimi almamis, sahsiyet gelisimini tamamlamamistir. Durust olmayan kisiler, hayatlarinin gayesini, hedefini tesbit edememis veya yanlis tesbit etmislerdir. Boylelerinin hayatini yonlendiren daha ziyade menfaatleridir. Menfaatleri ugruna kirk kiliga girerler, onu bunu kandirmayi marifet sayarlar. Sahsiyet zaaflari vardir; bencildirler, baskalarina deger vermez saygi gostermezler. Gulucukleri ve saygilari gosteristen ibarettir. Yuzunuze gulerler, arkanizdan kuyunuzu kazarlar. Hakka, adalete ve liyakate gore degil, kendi menfaatlerine, kaprislerine ve bencil duygularina gore hareket ederler. Bu sebeple de toplumda etkileri ve yetkileri oraninda bir yere sahiptirler. Etkilerinden ve yetkilerinden mevki ve makamlarindan uzaklastiklarinda ise sevimsiz, itibarsiz ve toplumdan dislanmis bir sekilde kalakalirlar. Bu da onlar icin buyuk bir yikim olur, daha dunyada iken azap cekmeye baslarlar.
Halbuki, durustluk oyle mi? Durust kisiler, her zaman alni acik, itibarli, mutlu ve basarilidirlar. Hayatlarinda bir duzen ve disiplin vardir. Ici disi birdir, kimseden cekinecek, sakinacak bir durumlari yoktur.
Durustluk bir zevktir. Ancak bu zevki tadabilmek icin birtakim fedakârliklar gerekir. Sozgelisi, alis-verisde dogrudan ayrilmamak, yalan soylememek, sozunde durmak, disiplinli olmak kolay degildir. Ancak bu zorlugu yenerek fedakârliklara katlanmak, durustlugu basarabilmek, sizin icin milyonlar ve milyarlarca paranin saglayamayacagi bir mutluluk ve ic huzurunu saglayacaktir. Durustluk tabiîdir, sahtekârlik ve hilekârlik ise tabiatimiza aykiridir. Cunku, durustluk hayatin tabiî akisina uygundur, kisiyi saglam adimlarla mutluluga dogru goturur; durust olmamak ise, zor durumlara dusurur, toplum icinde rezil eder. Durust olmayan kisi, yapmis oldugu sahtekârliklarin ne zaman ortaya cikacagini, hile ve yalanlarinin ne zaman yuzune vurulacagini bilemez. Ama hep bunlarin bir gun karsisina cikabileceginin, yuzune vurulacaginin korku ve endisesi icinde kivranir durur.
Vaktiyle yolculuk esnasinda bir otobuste soyle bir yazi ile karsilasmistim ve beni cok etkilemisti. Bu yazida: "Bugun aldatan yarin aldanir" diyordu. Galiba o gunlerde birinin gadrine ugramistim ki, bu yazi beni epeyce teselli etmisti. Oyle degil mi? Bugun aldatan yarin aldanir. Cunku, hep aldatmaya calisan kisiler, zamanla toplumda itimatlarini kaybederler, artik kimseler onlardan alis-veris yapmaz, darda kalinca da yardim etmez ve ilgilenmez olur. Kendisiyle alis-veris yapilmayinca kimi kandiracak, kimi aldatacak? Boylece kendini aldatmis ve aldanmis olacaktir. Nitekim Hazreti Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) de muslumanlarin kimseyi aldatmamasi gerektigini ifade ederek soyle buyurmustur: "Bizi aldatan, bizden degildir."
Durustluk, mânevî bir zenginliktir. Cunku, durust insanlara herkes yardim etmek ister. Ona guvenir, borclu ise anlayis gosterir, onu sikistirmazlar. Is sahibi ise, herkes ona is yaptirmak ister, musterileri cok olur. Bugun toplumumuzda durustluk zaafa ugramis, bu sebeple sosyal hayati bir guvensizlik duygusu sarmistir. Sozgelisi, "Ticaretle ugrasiyorsan yalan soylemege mecbursun, cunku yalan soylemezsen kazanamazsin" diyorlar. Boyle dusunenler her halde herkesi kendileri gibi zannediyorlar. Buna gore de sanki kendilerine mazeret ariyorlar. Kisa vadede boyle dusunenler hakli gibi gorunebilirler, ama uzun vadede daima durustler hakli cikacaktir. Cunku, durustlukten ayrilmadan da hayatta bir yerlere varmak mumkundur ve bu bir fazilet mucadelesidir. Neticesi mutlaka maddî ve mânevî bakimdan buyuk bir kazanc olacaktir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) soyle buyurmustur: "Dogru sozlu ve kendine guvenilir tacir, (âhirette) peygamberler, siddîkler ve sehitlerle beraber bulunacaktir."
Durust kisi, kendi mutlulugunu baskalarinin mutsuzlugunda aramaz. Aksine, kendi mutlulugunu baskalarin mutlulugunda bulur. Baskalarina yardim etmekten, onlari memnun etmekten zevk duyar. Onun icin herkesin mutlulugunu paylasmaya, dertlerine de derman olmaya calisir. Durust kisi, rusvet, iltimas, adam kayirma gibi gayri mesru davranislari benimsemez. Hak, adalet ve liyâkat olculerine gore hareket eder. Kendisi isinin ehli olmaya calistigi gibi, isi de ehline verir. Boyle durust fertlerden meydana gelen toplumda maddî bakimdan kalkinma, manevî bakimdan da huzur ve guven olur.
Oyleyse bu durust kisileri yetistirmek, toplumun durust sahsiyetlerden olusmasini saglamak icin ne yapmak gerekir? Bu konuda da sunlari soylemek mumkundur. Bir kere egitim sisteminin hedefi bu durust, becerikli, basarili ve olgun sahsiyeti gelistirmek ve yetistirmek olmalidir. Bunun icin de gerekli olan her turlu tedbir alinmalidir. Bu tedbirler arasinda ozellikle din egitimine gereken onemin verilmesi icab eder. Milletimizin maddî, mânevî ve kultur degerleri arasinda dinin yeri cok buyuktur. Bu sebeple, toplumun ferilerinin saglikli bir din egitimiyle bir musluman sahsiyet olarak dinini ve dunyasini iyi bilen, vatanini ve milletini seven, fert ve toplum haklarini koruyan kisiler haline getirilmesi gerekir. Cunku Islâmiyet tabiî bir dindir, hayatin gerceklerine uygun bir dindir. Islâmî egitimle yetisen kisilerin de musbet sahsiyet ozelliklerine sahip olmasi; disiplinli, caliskan, becerikli ve basarili, vakarli, sosyal, aktif, girgin ve atilgan kisaca durust ve olgun bir sahsiyet olmasi beklenir. Bunun musahhas orneklerini cevremizde de gorebiliriz. Bu arada tabiî ki, durust fertleri yetistirmek, toplumda durustlugu yayginlastirmak ve durust bir toplum olusturabilmek icin durustlerin zor durumlarda birakilmamasi, durustlugun odullendirilmesi ve desteklenmesi gerekecektir. Durust olmayanlarin ise islâhi cihetine gidilmesi, yaptiklari kotuluklerin yanlarina kalmamasi icin gereken tedbirlerin alinmasi ve cezalandirilmasi gerekir. Boylece durust ve Islâmî bir toplumu olusturmak mumkundur. Huzurlu, mutlu, guvenli, birlik ve butunluk icinde bir toplum. Sairin dedigi gibi:
Insana sadâkat yakisir gorse de ikrâh.
Yardimcisidir dogrularin Hazret-i Allah."
Yazimizi bu anlatilmaya calisilanlari, en veciz bir sekilde ifade eden muttefekun aleyh bir hadîs-i serif mealiyle bitirelim: ''Dogruluktan ayrilmayiniz. Dogruluk sizi birr'e, o da sizi Cennete ulastirir. Kisi dogru olur ve daima dogruyu arastirilsa Allah katinda siddîklardan yazilir.
Yalandan sakinin. Yalan insani fucura (gunaha), o da Cehenneme goturur. Kisi durmadan yalan soyler ve yalan arastirirsa Allah katinda yalancilardan yazilir."
http://www.yeniumit.com.tr/konular.php?sayi_id=27&konu_id=857&yumit=bolum2
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...
Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder