Kainat O'nun anlayisina muhtac
Âlemlere rahmet olarak gonderilen Hazret-i Muhammed, aradan gecen uzun yillara ragmen dunyanin dort bir yaninda insanlarin gonullerini fethetmeye devam ediyor. Bunalim cagini yasayan insanlar, huzuru O'nun getirdigi prensipleri uygulayarak buluyor.
Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) daha dunyaya gelmeden alametleri belirmisti. Butun varlik O'nu bekliyordu. Zira o sadece insanlara degil âlemlerin butunune rahmet olacak, O'nun getirdigi nur sayesinde varlik, insanlar tarafindan yeniden kesfedilecekti. Kesfi acilan insanlik o sayede gercek mevkiine ulasacakti. Yuklenecegi buyuk misyon tevekkulun zirvesinde, her turlu zorluga gogus gerecek sekilde yetismesini gerektiriyordu. Ilahi hikmet yuklenecegi bu agir yuke hazirlik olsun diye babasini daha dunyaya gelmeden evvel almisti. Annesini de 6 yasindayken kaybetti. Gun gelip binlerce insan arkasinda yer aldiginda Hazret-i Muhammed onlari bir baba sefkatiyle kucakladi. O'nun yetime ve fakire el uzatma, onlari gorup gozetme hasleti, varligini, yetimligi iliklerine kadar yasamis olmasindan aliyordu. Zirvelere ciktiginda da bu hasletini degistirmeden yasadi. Yetimi azarlamadi, isteyenleri bos cevirmedi. Elinde varsa verdi, yoksa gelince veririm dedi. Asla "hayir" demedi.
Ummi bir insandi; ama...
Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ummiydi. Tahsil imkani bulamamisti. Arabistan gibi okur yazar miktarinin parmakla sayilacak kadar az oldugu bir yerde zaten buna imkan da yoktu. Gerci onun fetaneti ve kapasitesi yazi gibi bir aleti Mekke sokaklarinda gezerken bile ogrenmeye fazlasiyla yeterdi. Ama, O yazidan ziyade kainati okuyordu, hayati okuyordu, Allah'in kendisine bahsettigi kabiliyetlerle insanlarin dusuncelerini belki de cocukluk caglarinda asip gecmisti, ki onlara pek iltifat etmiyordu.
O hakikat, ilki Hira daginda olmak uzere tecelli etmeye baslayinca siir ustalari ne diyeceklerini sasirdi. Inananlar inandi, inkar etmek isteyenler ise karsi ciktiklari seye isim koymaktan aciz kaldilar. "Siir mi diyelim, yoksa kehanet mi? Ya da sihir mi?" diye kendi aralarinda tartisip durdular. Icine dustukleri acziyet onlari hezeyana surukledi, sonunda "mecnun" bile dediler. Gunduzlerini onun getirdigi vahyi gozden dusurmek icin toplantilarla harcayanlar, geceleri karanliktan yararlanarak, kimseye gorunmeden gizlice evine yaklasip, Kur'an dinlemekten kendilerini alamiyorlardi.
O (sallallahu aleyhi ve sellem), "Insana bilmedigini ogreten" Yaradanina oylesine ram olmustu ki, mubarek sozlerini yazarak kayda geciren bir arkadasina mudahale edilince "Yaz!.. Hakdan baska bir sey bu agizdan cikmaz" buyurmuslardi. Konusuyorsa kendisine vahyedileni teblig edip, yasatmak icin konusuyordu. Onun sozleri oylesine gucluydu ki, inkarcilar cevap yetistirebilmek icin kafa patlatiyor ama ne diyeceklerini bir turlu bulamiyorlardi. Beyinleri patlayacak gibi oluyordu. Allah (celle celaluhu) onlarin bu durumunu Rasûlune soyle bildirdi: "Emrolundugun seyi baslarini catlatircasina soyle ve cahillerden yuz cevir." (Hicr, 15/94)
Varlik O'nunla yeniden dirildi
Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdigi prensipler ve yasama bicimi ile insan hayatinin fiziki ve biyolojik tarafini kainatin ana sistemine uyumlu hale getirmis, ruhunu da bu sistemi okuyarak yaraticiyi bulup ona kulluk edebilecegi en islek yola kavusturmustu. Hazret-i Peygamber'in yasama bicimi, onu uygulamadaki kararliligi, diger insanlara ayni tarzi kazandirarak yaymadaki azmi oyle bir noktaya ulasmisti ki, bir gun Rabbi ona soyle vahyetti: "De ki, eger Allah'i seviyorsaniz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin." (Âl-i Imran, 3/31) Allah'in sevgisini kazanmak Hazret-i Muhammed'e (sallallahu aleyhi ve sellem) uymaya baglanmisti. Cunku ona Rabbi ogretmis, o da ogrendigi seylerin hakkini vermisti.
Bu konudaki ciddiyet ve temkini oyle bir noktaya varmisti ki, Rabbi onu 'Burak'a bindirip Mescid-i Aksa'ya goturdu, oradan mirac ile yukseltti, oyle bir noktaya ulastirdi ki, Cebrail (aleyhisselam) "Ya Muhammed, buradan sonrasina sen kendin gideceksin, zira ben daha fazla gitme imkanina sahip degilim." demisti. Boylece o hicbir varliga nasip olmayan bir noktaya ulasmis oldu. Rabbi ona kainatin sistemini bizzat gezdirerek gosterdi. Yerinde ogreterek huzuruna cikardi. Onun gibi olmak isteyenler de ayni tecrubelerin izdusumunu "kalbinde" yasayabilsin diye acilan bu yolu onun "velayetine" verdi.
Butun mevcudat O'na muhtac
Boylece Hazret-i Muhammed'e (sallallahu aleyhi ve sellem) ugramayan yollarin Allah'a ulasamayacagi belli oldu. Onun sunnetini titizlikle yasayanlarin manevi kazanclarinin baskalariyla kiyaslanamayacak seviyede oldugu o yoldan giden Imam Rabbani gibi daha bircok hak dostunun tecrubesiyle sabit oldu.
Internette basit bir tarama yapilinca ilk anda gelen veriler bile insani dehsete dusurmeye yetiyor. Sanayilesmenin etkisiyle havada artan karbondioksit orani ve isinmanin yol acacagi felaketlerin dunyayi yasanmasi zor bir kure haline getirecegi acik acik soyleniyor. Iklim degisiklikleri, collesme, deniz seviyesinin yukselmesine sebep olan buzul erimeleri, icme suyunda sikintinin ortaya cikmasi art arda siralaniyor.
Denizde ve karada nizamin nasil bozuldugunu gosteren bu verilerin insan boyutu da ic acici degil. En gelismis ulkelerde cereyan eden olaylarin istatistik bilgilerine bakinca, daha kotu olan az gelismis ulkeleri de dusunup dehsete dusmemek mumkun degil. Kadinlarin basina gelenler, tacizden, tecavuzden, siddete maruz kalmaktan oldurulmege kadar uzaniyor ve bu olaylarin en gelismis ulkelerdeki orani bile korkunc boyutlarda. Bir de bu cirkinliklerin aile icinde insanin en fazla guvenecegi kisiler tarafindan yapilanlarinin oranini gorunce insanin akil sagligini korumasi cok zor hale geliyor.
Siddet, savas magdurlari, multeciler, multeci kamplarindan kacirilip satilan, fuhus sektorune itilen ya da organlari icin kesilip satilan cocuklar... Cinayetlerdeki artis. Kumar ve ickinin yol actigi felaketler. Sigaradan dolayi uzuvlarini kaybeden, felc olan, kanser ve benzeri hastaliklara yakalanarak hayatini yitirenler... Tepesine bomba yagan insanlar... 1979 yilindan itibaren dogan cocuklarin bomba ve kursun sesinden cinlayan kulaklari, hayatta kalabilmek icin verdikleri mucadeleyle Afganistan ve benzeri ulkeler... Acliktan kaburgalari sayilan Afrikali cocuklar ve yolda yuruyemez hale gelmis beyaz tenli obezler...
Hazret-i Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) nasil bir vahset ortaminda zuhur ettigini Mehmet Akif "Sirtlanlari gecmisti beser yirticilikta / Dissiz mi bir insan onu kardesleri yerdi" misralariyla tasvir etmege calismisti. Bu gunu nasil tasvir etmek lazim? Sagligini, onurunu kaybettirecek zehirleri yuksek ucretler odeyip, bir de ustune "yalvararak" alan insanlari hangi kelimeler ifade edebilecek? Ozendirilmis hayatlarin arkasindan kosan, "benim de var" cakasi icinde yiyecek ekmegi yok iken kamerali telefon alip hat alamadigi icin caddede konusuyormus gibi yapan insanlarin ic dunyasini kim resmedecek? Nefsaniligin akli ve kalbi olduren kahkaha sesleri arasinda kaybolup giden insaniyetin uzerine karabasan gibi coreklenmis gaflet perdesini kim kaldirmaga muktedir olacak?
Insanin kalbine kasvet veren bu manzaralarin da umit isigi yine Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) oluyor. Gozunu asirlar sonrasina dikmis ve bizlere umut asilayan su sozleri gunes gibi ufkumuzu aydinlatsin diye tane tane soylemis: "Yeryuzu bana duruldu. Dogusunu da batisini da gordum. Ummetim benim davami her tarafa goturmustu."
O'nun davasi neydi? "Insani kainat sistemiyle uyumlu bir hayat tarzina kavusturup, ruhuna da Allah'a ulasmasini saglayan yolu acmak." Hasili basta Muslumanlar olmak uzere insanligin Hz. Muhammed'i yeniden kesfetmeye ihtiyaci var. Bu kaosun icinden O'nsuz cikabilme imkani gorunmuyor.
Tesirinden henuz kurtulamadigimiz yirminci yuzyila Batili tarihci ve sosyologlar "Mega Katliam Yuzyili" diyorlar. Insanlik tarihinin en kanli yuzyili olarak tarih kitaplarina gecen bu yuzyilin ayiplari cok fazla.
Umariz 21. yuzyil Hazret-i Muhammed'in her bakimdan ornek alindigi bir yuzyil olur.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...
Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder