Kutlu Dogum'un hatirlattiklari...
Bugun insanlik kuslar gibi havada ucuyor, baliklar gibi denizlerde yuzuyor, ruzgârlar gibi de karada geziyor...
Yakalayabilirse bu ornek olculeri kurtulacak, benimseyebilirse o muhtesem anlayisi, mutluluga erecektir. Yoksa hep serap seyredecek, hep mutluluk ruyalari gorecektir...
Bu sozlerimizi teyit eden ornek hayattan numune olaylar arz edelim. Bakalim yirmi birinci asir insaninin hedefinde kim var, huzur ve saadeti, birlik beraberligi hangi olcu ve anlayisin ozunde?..
Isterseniz yoneticilerin halkla olan munasebetlerinden ornekler verelim.
Bir Kurban Bayrami'nda namazdan sonra geldigi evinde Efendimiz'e erkenden hazirlanmis kurban eti takdim ederler.
- Buyur ya Resulallah, kurban etiniz! Hep tebessum eden yuzunde bir memnuniyetsizlik isareti dolasir :
- Su anda cevremizdeki halk da kurban eti yiyor mu?
- Hayir, derler. Kimse henuz kurban eti yiyecek durumda degil. Biz herkesten once size takdim etmek istedik...
- Goturun bu tabagi onumden. Komsumun yemedigini yemem, giymedigini de giymem... Ne zaman onlarin bacasindan duman yukselir de et pisirmeye basladiklari anlasilirsa iste o zaman onlarla birlikte et yiyebilirim...
Bu, O'ndan bir misal. Bir misal de O'nun halifesi Hazreti Omer'den verelim. Bakalim o nasil benimsemis bu anlayisi. Bir iftar sofrasinda soguk bal serbeti ikram edilir. Bardagi dudagina degdirmesiyle cekmesi bir olur:
- Bu ne?..
Urkek sesle cevap verirler:
- Bal serbeti, sizin icin ozel olarak hazirlatmistik... Sert sesle sorar :
- Benim idare ettigim halkim da su anda boyle soguk bal serbeti icebiliyor mu?..
- Nerede?.. derler. Onlar hele bir sicak suyu bulsunlar!
Kelimelere basarak konusur :
- Ben, der, yonettigim insanlarin yemedigini yemem, icmedigini de icmem. Goturun bu soguk bal serbetini, getirin halkimin ictigi sicak suyu. Halkindan ayri yasayan yoneticilerden olmak istemem...
Bu da O'nun halifesinden bir ornek.
Bir ornek de ordu kumandanindan verelim. O ne olcude benimsemis kendinden onceki ornekleri... Suriye taraflarinda Rumlarla yapilan savasta aksam olmus, taraflar istirahate cekilerek sicak kumlarin uzerindeki sofralarinda mucahitler kuru ekmekle hurmalarindan yemeye baslarlar. Ancak kumandan
Halid bin Velid'in sofrasinda yumusak ekmek, soguk su var. Hayretle sorar :
- Bu ekmekler nasil olup da boyle yumusak kalmis? Deve sirtinda gunes nasil kurutmamis?
Derler ki :
- Biz bu ekmek ve suyu estigimiz kum cukurlarindaki nemli zeminde sizin icin muhafaza ettik. Bu yuzden ekmegimiz yumusak, suyumuz soguk.
- Askerlerim de boyle ekmek mi yiyor, boyle su mu iciyor?
- Hayir. Onlarinki, deve uzerinde kurumus ekmek, isinmis su!
Kumandan hiddetlenir :
- Kaldirin bu yumusak ekmekle, soguk suyu. Bana askerimin yedigi kuru ekmekle, ictigi sicak suyu getirin. Savasta birlik olup da yemekte ayrilan kumandanlardan olmaktan Allah'a siginirim.
Bizim ornek aldigimiz zatlar boyle olmadilar. Biz de olmayacagiz.
Simdi insanligin rehberinin hatiralarini yâd ederken bir daha goruyoruz ki, insanlar kus gibi havada ucuyor, baliklar gibi denizlerde yuzuyor; ruzgârlar gibi karada geziyor; ancak mesut degil, mutluluk duyamiyor.
Siz soyleyin, kimin anlayisinda bulacak aradiklari mutluluk ve huzuru, kardeslik ve sevgiyi?
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=275451
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...
Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder