آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِن رُسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
Ehl-i sünnete göre, dinin temel kaynağı Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in sünnetidir. Fırka-i Naciye'de, Ehl-i Sünnet ve'l cemaattir.
Ehli sünnet vel-cemaat, ister itikad, ister ahkâm ve isterse yaşayış bakımından olsun, ifrat ve tefritten uzak, itidal üzere olanlardır. Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, tarihte ve bugün, İslâm dünyasını parçalara ayıran fırkalar gibi küçük bir fırka değildir. Onlar, İslâm âlimlerinin ve İslâm ümmetinin asıl büyük çoğunluğunu oluşturan ana caddedirler. Hz. Peygamber şöyle buyurur: Ümmetim dalâlet üzerine toplanmaz, öyle ise aralarında ihtilâf görürseniz, size sevâd-ı âzama (büyük çoğunluğa) iltizam etmeyi (uymayı) tavsiye ederim.
Aziz Cemaat! Ehli sünnet vel-cemaat inancına mensup olanlar, İslam, ümmet ve cemaat dışında başka bir isimle anılmazlar. Müslümanlara karşı husumeti terk ederler, husumet ve düşmanlık yapanlardan da uzak dururlar.
İşte gerek itikat, gerekse amelî konularda Ehli sünnet vel-cemaat dediğimiz bu ana caddede bazı hak mezhepler ortaya çıkmıştır. Amelde Hanefî, Malikî, Şafiî ve Hanbelî; itikatta da Maturidî ve Eş'arî mezhepleri meydana gelmiştir. Bunların hepsi Kur'an ve Sünnet kaynaklı, hak olduğu İslâm âlimlerinin ve İslâm ümmetinin şahitliği ile sabittir. Kur'an ve Sünnet'ten hüküm çıkarma gücüne sahip olamayan taklit ehlinin, hem itikatta, hem de amelde bunlardan birine uymaları da zorunludur.
İmam Eş'arî, İmam Şafiî'nin görüş ve ictihatlarını, açık delillerle teyid ederek mezhebine yardım etmiş, İmam Mâturîdî ise aynı yolla İmam Ebû Hanife'nin mezhebini aklî ve naklî delillerle takviyede bulunmuştur.
Hafız Zebîdî (rahimehullah) diyor ki: İmam Ebu-l-Hasen el-Eş'ârî ve İmam Ebû Mansur el-Mâturîdî, indî meselelerden son derece sakındılar. Bir bid'at ihdas etmediler. Mezhebleri, ashab, tabiîn ve tebei tâbiîn'in yolundan ayrılmamıştır. Bilakis Selefin itikad anlayışlarını, aklî ve naklî delillerle esaslaştırmışlardır.
Kıymetli Müminler! Ehl-i sünnet, sevdiğini Allah için sever, buğz ettiğine de Allah için buğz eder. Nefsi ve dünyası için kimseye düşman olmaz. Ehl-i sünnet inancına göre, yüce Allah, zaman ve mekândan münezzehtir. Yüce Allah, bütün kemal sıfatlarla vasıflanmıştır. Hiçbir eksiği yoktur. Hiçbir şey yokken O var idi.
Ne isim ve ne de sıfatlarında sonradan meydana gelme diye bir şey yoktur. Her şeyin yaratıcısı o'dur. Zatında bir olduğu gibi sıfatlarında da birdir. Bizim sıfatlarımız hadistir. Yani; alet, harf, keyfiyet, hal ve ses gibi şeylerden meydana gelir. Yüce Allah, ebedidir. Varlığı sonsuzdur. Ezelidir.
Ehli sünnet vel-cemaat, nakli (ayet ve hadisi) akıldan üstün tutarlar. Binaenaleyh dinde reform, değişiklik, yenilik yapılamaz. Dinin emirleri, yasakları, farzları, haramları değiştirilemez. Dinden taviz verilemez. Müslümanlar dini kendilerine değil, kendilerini dine uydurmakla yükümlüdür. İslâm'da eksiklik, hata yoktur. Eksiklik ve hata dini anlayıp yaşamayan bir kısım Müslümanlardadır. İslâm dini ilahîdir, hak dindir, onda eksiklik yoktur. Bugünkü Yahudilik ve Hıristiyanlık batıldır.
Cennet ve cehennem ebedidir. Kâfirler Cehennemde sonsuz kalır ve azapları hafiflemez, hatta gittikçe artar. Kalbinde zerre kadar iman ve Allah sevgisi ile ilâhî huzura gelenler, günahları yüzünden cehenneme girseler de, orada ebedî olarak kalmayacaklardır.
Ehli sünnet vel-cemaat, imanın altı şartına takliden değil, tahkiken inanılmasını esas görür. İmanın sıhhatı için de inanılması gereken esasları inkâr etmemek, inanılması gereken esaslar arasında ayırım yapmamak ve ümitsizlik halinin olmamasını şart görürler. Ehli sünnet vel-cemaate göre iman ya vardır ya yoktur. Bu işin ortası olmaz.
Amel, imandan bir parça değildir. Büyük günah işleyenler, imandan çıkmazlar fakat günahkârdırlar. Tövbe etmeleri farzdır. Kulda irade-i cüziye vardır. İşlediği günahlardan mesuldür. Peygamberlerden başka kimse masum değildir. Ashab-ı kiram efendilerimiz din konusunda âdildirler. Hepsine hayır dua ederiz. Ahirette peygamberlerin ve yüce Allah'ın izin verdiği salihlerin şefaati haktır. Yüce Allah, ahirette müminlere cemalini gösterecektir. Bütün inananlar kardeştirler. Ehl-i kıbleyi tekfir etmek caiz değildir. Allah katında insanlar ancak takvayla üstünlük sağlarlar. Küfre rıza küfürdür. Kadınlar için tesettür ve hicab farzdır. Kabir suali ve kabir azabı haktır. Gaybı yalnız Allah bilir, dilerse enbiya ve evliyasına da bildirir. Evliyanın kerameti haktır. Öldürülen, intihar eden eceli ile ölmüştür.
Kıyamet alametlerinden olan Deccal, Dabbet-ül-arz, Hazret-i Mehdi'nin geleceğine, Hazret-i İsa'nın gökten ineceğine, güneşin batıdan doğacağına ve bu konuda bildirilen diğer kıyamet alametlerine inanırlar. Hutbemi bir ayet mealiyle bitiriyorum: Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler. Bakara,285
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...
Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder