1 Eylül 2009 Salı

(Namaz Zamanı) Namazı Hakkıyla Kılmak İçin


Süleyman Sargın
Süleyman Sargın
Namazın özü, Cenâb-ı Hakk'ı tesbîh, ta'zîm ve O'na şükürdür. Tesbîh (Sübhânallah), tekbîr (Allahu Ekber) ve hamd (Elhamdülillah), namazın çekirdekleri hükmündedir.
Ondandır ki, namazdaki bütün hareketlerde ve zikirlerde "Sübhânallah", "Elhamdülillah" ve "Allahu Ekber" sözlerinin manaları gizlidir. Bediüzzaman Hazretlerinin de ifade ettiği gibi, iftitah tekbîrinden selam vereceğimiz ana kadar biz, hemen her an söz, hal ve tavırlarımızla ya "Sübhânallah" deyip Cenâb-ı Hakk'ı takdîs eder, ya "Elhamdülillah" sözüyle hamd ü senâ hislerimizi seslendirir ya da "Allahu Ekber" diyerek O'na ta'zimde bulunuruz.
Namaza başlarken söylenen tekbîre, ibadete onunla başlandığı için genel olarak "iftitah tekbîri" denir. Namaz içinde bazı şeylerin yapılması bu tekbîrle haram kılındığı için ona "tahrim tekbîri" ya da "ihram tekbîri" de denmiştir. Aslında bu tekbîr, Allah'tan gayrı her şeyi kendine haram kılarak harem dairesine adım atma, bütün dünyevîlikleri kapının dışında bırakma ve bütün benliğimizle yalnızca Sultan-ı Kâinat'a yönelme adına bir söz vermektir.
Bu tekbîr o andan itibaren, namazın bütün dakikalarına, saniyelerine ve saliselerine tesbîh, tahmîd ve tekbîr ruhunu işleme, bir manada bütün bütün namaz kesilme ve adeta namazlaşma ahdi demektir. Fethullah Gülen Hocaefendi konunun ehemmiyetini anlatırken şunları söyler: "Melekler, bu tekbîrin manasını idrak edip gereğini yerine getirerek namazını kılan bir kulun âlem-i misâle yansıyan resmini çizseler, ihtimal ortaya namaz tablosu çıkar; o insan ancak mücessem bir namaz kesilmiş olarak resmedilebilir."
Namazı hakkıyla ikâme etmek istiyorsak, tekbîrle beraber Allah'tan gayrı her şeyden sıyrılmalı ve gönlümüzü sadece O'na açmalıyız. Dudaklarımızdan dökülen her kelimeye şuurumuzun ve idrakimizin mührünü basmalıyız. Mesela, "Elhamdülillah" derken, bu sözün ne mana ifade ettiğini iyi bilmeli, onu derinlemesine düşünerek namazımızı kılmalıyız. "Kimden kime olursa olsun bütün hamd ü senâlar, bütün minnet ve şükürler Allah'a (Tebâreke ve Teâlâ) aittir; bu hakikati ilan etmek kıyamete kadar benim vazifem, Yüce Yaratıcı'nın da hakkıdır." diye gürlemeliyiz. Böylece o kısacık "Elhamdülillah" kelimesi, Cenâb-ı Allah'a yükselirken üzerine yüklediğimiz o derin manalarla beraber yükselir.
O'nun Rahmân ve Rahîm olduğunu ilan ederken, yine aynı derin duygularla dolmalıyız. "Mâlik-i yevmi'd-din" hakikatini dile getirirken onun ihtiva ettiği manaları da üzerine bir damga gibi vurmalı ve Cenâb-ı Hakk'a o yüküyle beraber göndermeliyiz. Namaz hepimiz için bir mi'raç olmalı ve her birimiz Efendimiz'in Mi'raç'ta duyduğu hakikatleri kendi idrak ufkumuzdan duyma gayreti içinde olmalıyız.
Burada sözü yeniden Muhterem Hocaefendi'ye bırakmak uygun düşüyor: "Namaz kılarken o ibadetin bütün manalarını yudumlayarak adım adım yükselmelisiniz. Adeta birinci kat semada Hazreti Âdem'le, ikinci kat semada Hazreti Yahya ve Hazreti İsa ile üçüncü kat semada Yusuf Aleyhisselam'la, derken diğer katlarda Hazreti İdris, Hazreti Musa ve Hazreti İbrahim'le görüşmelisiniz. Onların her birinin hayatından ibretler almalı, huzurlarının insibağına ermeli ve bir adım daha atınca kendinizi haremgâh-ı İlâhîye girmiş gibi hissetmelisiniz. Namazın sonunda selam verir vermez de huzurun adabına riayet edememiş olma endişesiyle bir kere daha ellerinizi kaldırmalı, yine, tesbîh, tahmîd ve tekbîr cümleleriyle dergâh-ı İlahîye nazar etmeli ve namazın manasını kuvvetlendiren o mübarek kelimeleri otuz üçer defa tekrarlamalısınız."
Tabiûn'un büyük imamlarından Fudayl bin İyâz, Sahabe efendilerimizin namazlarını anlatırken şöyle der: "Sahabe efendilerimiz, benizleri atmış, yüzleri sararmış bir şekilde sabahı karşılarlardı. Çünkü gecenin çoğunu namazda geçirirlerdi. Bazen dakikalarca kıyamda kalırlar, bazen de uzun müddet secdeye kapanırlardı. Cenâb-ı Hakk'a içlerini dökerken, rüzgârlı bir günde sallanan ağaçlar gibi sallanır; gözlerinden, elbiselerini ve yeri ıslatacak kadar yaş dökerlerdi. Namazın lezzeti onlara bedenî yorgunluklarını unuttururdu ve o vuslat dakikaları hiç bitmesin isterlerdi. Sabah olunca, yüzlerine yağ sürerler, gözlerine sürme çekerler ve halkın içine sanki geceyi hep uykuyla geçirmiş ve iyice dinlenmiş gibi çıkarlardı."
Böyle bir namaz ufku yakalamak için hedefe kilitlenmeli ve yolumuzdan sapmadan işi ciddiyetle ele almalıyız. Her namazdan sonra, gelecek namazı daha iyi kılmanın, onu daha derinden hissetmenin planlarını ve hazırlıklarını yapmalıyız.


Anılarınızı istediğiniz herkesle çevrimiçi paylaşın.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu ay sponsorumuz http://www.carpetrium.com 'dur. Lütfen sponsorumuzu ziyaret ediniz...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: