Para, taşınabilen bütün nakdi varlıkları, mülk ise iktidarı, mevki ve makamı, taşınmayan mal varlıklarını temsil eder. İslâm’a göre bir malın ve varlığın mülk olabilmesi için helâl ve meşru yollardan kazanılmış olması gerekir. Gasp, hırsızlık, soygun, rüşvet, rantiye gibi haksız kazançlarla elde edilen varlıklar mülk değildir. Onların evvelemirde sahiplerine teslim edilmesi gerekir.
Yüce Allah, son kitabında bizlere hitaben şöyle diyor: “İzniyle denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize veren, nehirleri de emrinize veren O’dur.”(1) “Düzenli doğup-batan güneşi ve ay’ı, geceyi ve gündüzü de emrinize amâde kıldı.”(2) “O, size istediğiniz her şeyi verdi.”(3) “Yeryüzünde ve göklerde olan her şeyi emrinize verdi.”
Bu ve benzeri âyetler kâinatta var olan her şeyin, insanın emrine verildiğini ve ona emanet edildiğini açıkça beyan eder. İnsandan istenen ise, sadece Allah’a ibadet etmesidir.
Ayrıca şu ifadelerle de, “Yeryüzü, gökler ve içindeki her şey Allah’a aittir” diyerek varlığın tamamının kendisine ait olduğunu açıkça belirtir.
İşte bu âyetler karşısında denge nasıl kurulacaktır? İnsan, yaratılmışların en şereflisi olarak, diğer bütün yaratılanların kendisine emanet edildiği, akıl gibi büyük bir nimetin verildiği yüce bir varlıktır. Bu yüce varlık, kâinatta var olan her şeyin kendisine sadece birer emanet olarak verildiğinin bilincinde olacaktır. Onların korumasını da, yine Allah’ın belirttiği ölçüler çerçevesinde bir emanetçi olarak yürütecektir. İslâm’ın çizdiği esas budur.
Müslüman’ca bakış açısı, Müslüman’ı bu konuda yeterince eğitir. Bir Müslüman, hiçbir zaman kendisini mal ve mülkün sahibi olarak görmez. Mülkün sahibi olarak, yegâne Allah’ı tanır. “O, mülkün sahibidir. Onu dilediğine verir, dilediğinden de alır.”
Yunus’un da bir beytinde dediği gibi:
Mal sahibi, mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi?
Bu şiirde görüldüğü gibi, mülkün ilk sahibinin Allah olduğu, insanların sahipliğinin geçici ve izafi olduğu belirtilmeye çalışılmıştır.
Bir atasözünde de, “Mahkeme, kadıya mülk değildir” denilerek, iktidarların, yetkilerin, makam ve mevkilerin geçici olduğu, oranın kadının mülküne tapu edilmiş bir yer olmadığı açıkça ifade edilmiştir.
Bundan dolayı Müslüman, kendini bir emanetçi ve bekçi olarak görür, mülkünde dilediği gibi tasarruf etme hakkına sahip değildir. Ancak Allah’ın kitabında ve Resûlünün sünnetinde belirtildiği şekil ve ölçülerde, mülkünde tasarruf etme yetkisine sahiptir. Onun için, “mal ve para benimdir” deyip, dilediği gibi harcamaya, saçıp savurmaya, israf etmeye, hatta cimrilik etmeye yetkili değildir. Bütün bu tarz işlemler haram görülmüş ve yasaklanmıştır. Bir Müslüman, “Ben zenginim, paramı istediğim gibi harcayabilirim”, “istediğim her şeyi yaparım, istediğim gibi yaşarım, kimse karışamaz” diyemez. “Allah güzeldir, güzeli görmek ister” deyip de israf, lüks, şa’şaa ve debdebeli bir yaşamı tercih edemez. Ne israf edip haddi aşmasına ne de kısıp cimrilik yapmasına müsaade edilmez. İtidal ve iktisad üzerine, orta yolu tutarak hayatını yönlendirir.
Bir Müslüman, Allah’ın kendisine vermiş olduğu nimetleri Müslüman kardeşleriyle, hatta diğer insanlarla da paylaşır. Allah yolunda infak ve tasadduk eder, Allah’ın kullarına yine Allah’ın rahmetini ulaştırır. Bu paylaşımı, sadece insanlık âlemiyle değil, hayvanlar âlemi, bitkiler âlemi ve bütün canlı varlıklarla gerçekleştirir. Allah’ın nimetlerini, yalnızca kendinde, ailesinde, hanedanına özgü kılmaz.. Şayet biriktirirse, bunun âhirette kendisine ateş olarak döneceğini bilir. Âhirete gerçekten iman eden Müslümanlar, infak etmenin büyük bir şeref, Allah yolunda harcamamanın da büyük bir zillet olduğunun bilincindedirler. Emredilen infak görevini yaparak, Allah’ın gazabını üzerinden savarlar. İman etmenin zevkine ve hissiyatına sahip olurlar.
Sonuçta, kendilerine tevdi edilen emanet görevini hakkıyla yerine getirmiş ve dünya ve âhiret mutluluğunu kazanmış olurlar.
Rabbimiz! Bizleri emaneti yerine getiren kullardan eyle!
Her şeyi emrimize veren Allahım! Nefsimizin cimriliğinden sana sığınırız!
İsraf edip saçıp savurarak şeytanın arkadaşı olan kimselerden eyleme!
Âmin! Ey Rabbimiz! Dualarımızı kabul et!
_____________________
1- İbrâhim, 14, 32.
2- İbrâhim, 14, 33.
3- İbrâhim, 14, 34.
Mehmet Çelen
--
Maillerime Yanıtlarınızı Lütfen sureyya.kzlaslan@gmail.com Adresine Yollayınız...
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu ay sponsorumuz http://www.carpetrium.com 'dur. Lütfen sponsorumuzu ziyaret ediniz...
Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder