– Ya Resûlallah yüzümün siyahlığı cennete girmeme mani midir?
– Asla!
– O halde beni niçin insanlar hor görüyorlar kimse bana niçin kızını vermiyor?
– Amir bin Veheb'in evine git ve "Resûlullah selamı var kerimeni bana nikahlamanı emretti" de.
Siyah yüzlü genç hemen adrestedir. Kızın yanında babaya selamı aynen tebliğ eder ve teklifi de açıkça anlatır.
Baba kızgın hemen reddeder. Ancak teklifi dinleyen kızcağız babasını ikaz eder:
– Babacığım vahiy gelir de sonra seni mahcup eder. Ne biliyorsun bu olayı Rabbimin emretmediğini? Efendimiz (sav)'in o emri tebliğ buyurmadığını? Hemen git Resûlullah'tan özür dile ve beni o gence nikâhla. Resûlullah'ın uygun bulduğunu ben de uygun bulurum.
Kızının ikazıyla mescide koşan baba özür diler:
– Söylediğinin doğru olup olmadığını bilmiyordum. Demek ki doğruymuş. Kızımı verdim. Şu anda nikahlısıdır.
Efendimizin gence emri:
– Git evini hazırla aile oturacak şekilde döşe.
– Benim ev döşeyecek tek dirhemim bile yok!..
– Öyle ise Ali'ye Osman'a Abdurrahman bin Avf'a git. Onlar sana ikişer yüz dirhem versinler.
Uçarcasına gider. Onların her biri emredilenden fazla yardımda bulunurlar ve sıra çarşının yolunu tutmaya gelmiştir. Bir ev hazırlamak için gerekli para elde mevcut. Hele zevcesi ümidinin de üstünde bir azizedir âdeta…
Çarşı yolunda hızla giderken kulağına bir ses gelir. Önce anlayamaz duraklar ve nefesi kesilircesine dinler. Evet evet yanlış anlamamıştır doğrudur. Ses herkese ilan etmektedir:
– Ey kendini Allah'a asker bilen Müslümanlar!
Derhal atınıza binin cihada yönelin. Ordu mescidin dışında beklemektedir. Siz böyle gün için varsınızSıçradığı atının üzerinde kuş gibi uçar bekleyen orduya toz duman içinde karışır.
– Bu genç herhalde Bahreyn'den gelen biridir derler. Ancak onun siyahlığını fark eden Resûlullah Aleyhisselam:
– Sen Saad mısın? buyurur.
– Evet deyince de dua eder:
– Ceddine saadetler!..
Kumlu çöllerden geçilir tozlu yollardan gidilir ve nihayet düşmanla müthiş bir savaş başlar… Herkes cesaretle ileri atılır. Ama içlerinden biri herkesten de cesaretle atılır; saldırdığı tarafın adamlarını sağa sola püskürtür. Neden sonra meydan sakinleşir düşman kaçmış müşrikler yok olmuşlardır. Şehitler tespit edilirken bir ses:
– Allahü Ekber! Evlenmek üzere olan Saad da şehit!
Efendimiz onun cesedi başına gelir mahzun şekilde bakar:
– Seni Havz-ı Kevserimin başında bekleyeceğim!
Bir hayret nidası daha:
– Allahü Ekber!
Sonra döner oradakilere hitap eder:
– Kılıcını mızrağını ve atını alın kendisini gönüllü olarak isteyen kızcağıza verin. Babasına da deyin ki:
– Kızını vermekte tereddüt ettiğin siyah yüzlü gence Allahü Teâla cennet hurilerini lâyık gördü!
Ve hayret nidaları birbirini takip eder:
– Allahü Ekber! Allahü Ekber!..
ALLAHIN SELAMI VE RAHMETİ CÜMLEMİZİN ÜZERİNE OLSUN.
Alıntıdır.
Anılarınızı istediğiniz herkesle çevrimiçi paylaşın.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...
Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder