ŞABAN AYI ORUÇLARI VE BERAAT GECESİ
Şaban Ayında Tutulan Orucun Hikmeti ve Beraat Kandili
Resul-i Ekrem (s.a.v), Şaban ayında oruç tutmaya birkaç nedenden dolayı önem vermiştir.
Recep ve Ramazan ayları arasında kalan bu aydan, insanların gafil olmalarıdır. İnsanlar, haram aylara ve Ramazan'a çok değer vermeleri sebebiyle bu ayın faziletinden gafildirler. İnsanların çoğu Recep ayında oruç tutmanın, Şaban ayında oruç tutmaktan daha faziletli olduğunu düşünüyor. Hâlbuki durum bunun tam tersidir. Konuyla ilgili Hz. Âişe'den (r.anh) rivayet edilen hadis de Şaban ayının, Recep ayından daha faziletli olduğunu ortaya koymaktadır. Resul-i Ekrem'e (s.a.v) Recep ayında oruç tutan bir topluluğun durumu sorulması üzerine,
'Onlar Şaban ayında neredeler?' buyurmuştur. Hadis yukarıda geçmişti.
Resul-i Ekrem'in (s.a.v), 'Recep ve Ramazan ayları arasında kalan bu aydan (Şaban'dan) insanlar gafil kalıyorlar' (Ahmed b. Hanbel) sözü, bizlere şunları hatırlatıyor:
İnsanlar arasında hiç önem verilmeyen bazı zamanlar, mekânlar, şahıslar, insanların gözünde meşhur olan bazı zamanlardan, mekânlardan, şahıslardan üstün olabilir. İnsanlar meşhur olanlarla ilgilenirken, asıl faziletli olanlar elden kaçabilir.
Bu sözler bize şunu anlatıyor: İnsanların gafil oldukları anlarda ibadetle meşgul olmak müstehaptır. Ve bu Allah katında çok sevimli ve değerlidir. Bu nedenle seleften bir grup akşam ve yatsı arasını namazla değerlendirir ve, Bu vakit, insanların gaflette oldukları vakittir derlerdi. Aynı şekilde gece yarısı da insanların zikirden gafil oldukları vakittir. Konuyla ilgili Resul-i Ekrem (s.a.v),
'Kulun Rabbine en yakın olduğu vakit, gecenin son bölümüdür. Eğer Allah'ı bu vakitte zikretmeye gücün yetiyorsa bunu yap' (Ebû Davud) buyurmuştur.
İşte bu sebepten dolayı, Resûlullah (s.a.v) yatsı namazını gece yarısına ertelemeyi istemişti; fakat insanlara ağır gelmesinden korktuğu için böyle yapmadı. Bir defasında Efendimiz (s.a.v) yatsı namazı için ashabının yanına teşrif ettiklerinde onların geç vakitte namaz için beklediklerini görünce,
'Şu anda sizden başka yeryüzünde bu namazı bekleyen kimse yok' (Buhârî) buyurmuştur.
Şaban Ayında Tutulan Orucun Hikmeti ve Beraat Kandili
Resul-i Ekrem (s.a.v), Şaban ayında oruç tutmaya birkaç nedenden dolayı önem vermiştir.
Recep ve Ramazan ayları arasında kalan bu aydan, insanların gafil olmalarıdır. İnsanlar, haram aylara ve Ramazan'a çok değer vermeleri sebebiyle bu ayın faziletinden gafildirler. İnsanların çoğu Recep ayında oruç tutmanın, Şaban ayında oruç tutmaktan daha faziletli olduğunu düşünüyor. Hâlbuki durum bunun tam tersidir. Konuyla ilgili Hz. Âişe'den (r.anh) rivayet edilen hadis de Şaban ayının, Recep ayından daha faziletli olduğunu ortaya koymaktadır. Resul-i Ekrem'e (s.a.v) Recep ayında oruç tutan bir topluluğun durumu sorulması üzerine,
'Onlar Şaban ayında neredeler?' buyurmuştur. Hadis yukarıda geçmişti.
Resul-i Ekrem'in (s.a.v), 'Recep ve Ramazan ayları arasında kalan bu aydan (Şaban'dan) insanlar gafil kalıyorlar' (Ahmed b. Hanbel) sözü, bizlere şunları hatırlatıyor:
İnsanlar arasında hiç önem verilmeyen bazı zamanlar, mekânlar, şahıslar, insanların gözünde meşhur olan bazı zamanlardan, mekânlardan, şahıslardan üstün olabilir. İnsanlar meşhur olanlarla ilgilenirken, asıl faziletli olanlar elden kaçabilir.
Bu sözler bize şunu anlatıyor: İnsanların gafil oldukları anlarda ibadetle meşgul olmak müstehaptır. Ve bu Allah katında çok sevimli ve değerlidir. Bu nedenle seleften bir grup akşam ve yatsı arasını namazla değerlendirir ve, Bu vakit, insanların gaflette oldukları vakittir derlerdi. Aynı şekilde gece yarısı da insanların zikirden gafil oldukları vakittir. Konuyla ilgili Resul-i Ekrem (s.a.v),
'Kulun Rabbine en yakın olduğu vakit, gecenin son bölümüdür. Eğer Allah'ı bu vakitte zikretmeye gücün yetiyorsa bunu yap' (Ebû Davud) buyurmuştur.
İşte bu sebepten dolayı, Resûlullah (s.a.v) yatsı namazını gece yarısına ertelemeyi istemişti; fakat insanlara ağır gelmesinden korktuğu için böyle yapmadı. Bir defasında Efendimiz (s.a.v) yatsı namazı için ashabının yanına teşrif ettiklerinde onların geç vakitte namaz için beklediklerini görünce,
'Şu anda sizden başka yeryüzünde bu namazı bekleyen kimse yok' (Buhârî) buyurmuştur.
Bu hadis, Allah'ı zikredenlerin bulunmadığı vakitlerde zikretmenin ayrı bir faziletinin bulunduğuna işaret etmektedir. Bu nedenle, sokak, çarşı ve pazarda Allah'ı zikretmenin fazileti ile ilgili pek çok hadis ve haber nakledilmiştir.
Konuyla ilgili bir hadis de şöyledir:
'Allah şu üç kişiyi sever:
Birincisi, gece boyunca yol alan bir grup uyumak için başlarını yastığa koyduklarında ve uyku onlara çok tatlı geldiği bir sırada içlerinden kalkıp ibadet eden ve Allah'ın ayetlerini okuyan kişi.
İkincisi, düşmanla savaşa giden bir toplulukta, arkadaşları hezimete uğradıkları halde, kaçmayıp sabreden ve düşmanla mücadele edip öldürülen kişi.
Üçüncüsü de bir topluluğun yanına gelip onlardan bir şey isteyen kişiye kimse sadaka vermediğinde, onu tek olarak yakalayarak kendisine gizlice sadaka veren kişi.' (Tirmizî)
İşte bu üç kişi Allah'a olan dostluklarından ve sevgilerinden dolayı bunları gizlice yapmışlardır. Allah bunları sever, dostluğuna kabul eder.
~~ BERAAT KANDİLİ ~~
Şâban ayının on beşinci gecesi Beraat gecesidir.
Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle mübarek gece; günahların affı ve kulların temize çıkarılması sebebiyle Beraat gecesi ve kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle de rahmet gecesi gibi adlar da verilmiştir.
Bu geceyi ibadet ve taatle geçirmenin pek çok sevabı ve feyzi vardır. Bu konuda Resul-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
'Şaban ayının yarısı (Beraat gecesi) olduğunda, gecesinde kalkın ibadet edin, gündüzünde de oruç tutun! Muhakkak ki yüce Allah, o günde dünya semasına iner ve imsak vaktine kadar şöyle der: Affedilmeyi dileyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Şifa dileyen yok mu, şifa vereyim. Şunu isteyen yok mu vereyim…' (İbn Mâce)
Şöyle denilmiştir: Yeryüzündeki müslümanların iki bayram günü olduğu gibi, göklerdeki meleklerin de iki bayram gecesi vardır. Meleklerin iki bayram gecesinden biri, Şâban ayının on beşinci gecesi olan Berat gecesi; diğeri ise Kadir gecesidir.
Müslümanların iki bayram günü ise; Ramazan ve kurban bayramı günleridir. Bu sebeple Şâban ayının on beşinci gecesi olan Berat gecesi meleklerin bayram gecesi olarak isimlendirilmiştir.
Berat gecesine 'Kefaret gecesi' de denilir. Bir hadis-i şerifte, Kim bayram gecesini ve Şâban ayının on beşinci (Berat) gecesini ibadetle ihya ederse, kalplerin öldüğü günde o kişinin kalbi ölmez (İbn Mâce) buyrulmuştur.
Bu gecenin bir adı da şefaat gecesi dir. Bunun delili şu hadis-i şeriftir:
Resûlullah (s.a.v) Şaban ayının on üçüncü gecesi ümmetine şefaat etmek için dua edip yalvardı; kendisine, ümmetinin üçte birine şefaat etme izni verildi. On dördüncü gecesi yine dua edip yalvardı; bu sefer üçte ikisine şefaat etme yetkisi verildi. On beşinci gecesi bir daha yalvardı, bu sefer de, kaçak develer gibi Allah'tan kaçanlar dışında bütün ümmetine şefaat etme izni verildi. (Ebû Davud)
Bu gecenin diğer bir ismi de mağfiret gecesi dir. Şu hadis-i şerif buna işaret eder:
Allah Teala (c.c) Şaban'ın on beşinci gecesi kullarına nazar eder ve yeryüzünde bulunanlardan şirk koşanlarla haset edenler hariç, bütün müminleri mağfiret eder. (İbn Mâce)
Diğer hadislerde, bu affın dışında tutulanlar içinde, haksız yere cana kıyanlar, anne babasına asi olanlar, sürekli içki içenler ve akraba ile hukukunu kesenler de zikredilmiştir.
~~ Berat Gecesi Yapılacak Dua ve İbadet ~~
Hz. Aişe (r.ah) validemiz şöyle anlatmıştır:
Resûlullah (s.a.v) Şâban ayının on beşinci gecesi benim yanımdaydı. Bir ara kendisini yanımda bulamadım; diğer hanımlarının yanına gitti zannettim, içimi bir kıskançlık sardı. Hemen kalkıp aramaya başladım. Hanımlarının odalarını dolaştım bulamadım; sonra dışarı çıktım; kendisini Bakî mezarlığında buldum. Baktım ki mümin erkek ve kadınlarla şehitler için Allah'a dua ediyor, aflarını istiyordu. Onu böyle görünce, içimden,
Anam babam sana feda olsun! Sen Rabbinin razı olduğu iştesin, bizler ise dünya işlerinin derdindeyiz! dedim ve kendisine görünmeden eve döndüm. Sonra ev teşrif ettiler. Benim nefes nefese kaldığımı görünce,
Bu halin nedir? diye sordu; ben de durumu anlattım. Bana,
Ey Âişe, Allah ve Resûlü'nün sana haksızlık yapacağını mı düşünüyorsun. Hayır, bu asla olmaz. Fakat bana Cebrail geldi ve şöyle dedi: Bu gece, Şaban'ın yarısıdır (Beraat gecesidir). Allah Teâlâ bu gecede Kelp kabilesinin koyunlarının tüyü adedince mümini cehennemden azat eder. Ancak Allah şu kimselere rahmet nazarı ile bakmaz: Kendisine şirk koşan, kalbi müminlere karşı kin ve düşmanlık ile dolu olan, akraba ile hukukunu kesen, anne babasına asi olan ve sürekli içki içen.
Allah Resûlü (s.a.v) sonra üzerindeki elbiseyi kenara koyarak bana,
Ey Âişe, izin verirsen bu geceyi ibadetle geçirmek istiyorum buyurdu, ben de,
Anam babam sana feda olsun, izin veriyorum dedim ve Resul-i Ekrem (s.a.v) kalktı namaza durdu, sonra secdeye vardı. Secdede o kadar uzun kaldı ki, ben ruhu kabzedildi vefat etti zannettim. Elimle ayağına dokunduğumda, saadetli ayağını hareket ettirdi. Kulak verdim ki secdede şöyle dua ediyordu:
Sana bütün benliğim ve duygularımla secde ediyorum. Kalbim sana iman etti! Nimetlerini ve günahlarımı itiraf ediyorum. Zira senden başka günahları affedecek yoktur. Allah'ım! Gazabından rızana, azabından affına ve senden yine sana sığınırım! Ben seni hakkı ile övüp sena edemem; sen kendini nasıl övüyorsan öylece yücesin. (Beyhakî)
Bu hadisler, Berat gecesinin namaz, dua, zikir ve istiğfar gecesi olduğunu göstermektedir. Şaban'ın yarısı olunca gecesini ibadetle geçirin, sabahına çıktığınız günde de oruçlu olun buyrulması da bu gecenin ibadetle geçirilmesinin faziletini göstermektedir.
Bu gecede, nafile namaz olarak teheccüd namazı yanında, tövbe, tesbih, hacet namazları kılınabilir. Kazası olanlar kaza namazı kılabilirler. Yüce Allah'tan dinimiz ve dünyamız adına hayırlı isteklerde bulunabiliriz.
Berat gecesi pek mübarek bir gecedir. Berat gecesinde, yaratıkların bir sene içindeki rızıkları, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacakları, ölüm vakti gelenlerin ecelleri, hac gideceklerin isimleri ve benzeri işlerin hükmü Allah tarafından görevli meleklere bildirilir. Bu bakımdan Berat gecesinde ibadet etmenin büyük sevabı, feyzi ve bereketi vardır.
Mümine gereken işlerden biri de dualarını kabulünü ve günahların affını engelleyen işlerden kaçmaktır. O günahların başında şirk, bir cana kıymak ve zina yapmak gelmektedir. Bu üçü Allah katındaki en büyük günahlardır.
Günahların affını engelleyen günahlardan biri de, Müslüman kardeşine kin, haset ve düşmanlık beslemektir. Evzaî (rah) günahların affedilmesine engel olan kini şöyle açıklamıştır: Resûl-i Ekrem'in (s.a.v) ashabından herhangi birine karşı yapılan kin ve düşmanlıktır. Ashab-ı Güzin'den her hangi birine karşı yapılan kin, kişinin yakınlarına beslediği kinden daha tehlikeli ve kötüdür.
En Hayırlı Amel: Kalp Temizliği
Amellerin en üstünü kalbin her türlü kötülükten arınmasıdır. Selâmetin en üstünü nefsin isteklerinden ve bidatlerden kurtulmaktır. Faziletli amellerden birisi de önceki salihlerden, âlim ve ariflerden herhangi birisini küfürle, bidatçi olmakla, dalâlette olmakla suçlamamaktır. Yine en üstün amellerden birisi de herhangi bir müslümana karşı kin beslememek, kendisine haset etmemek ve onu küçük görmemektir. Onlar için güzel olanı dilemek, onlara nasihatte bulunmak ve kendi için istediği şeyleri onlar için de dilemektir. Yüce Allah, gerçek müminlerin şu şekilde dua ettiğini haber vermiştir:
'Rabbimiz! Bizi ve bizden önceki geçmiş mümin kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma!' (Haşr 59/10)
Abdullah b. Amr anlatıyor: Resul-i Ekrem'e (s.a.v), 'Ey Allah'ın Resulü! İnsanların en faziletlisi kimlerdir?' diye soruldu. Resul-i Ekrem (s.a.v) de,
'Sözü doğru, kalbi bozuk olmayandır' cevabını verdi.
Ashab (r.anhüm), 'Sözü doğru olan biliyoruz. Ama kalbi bozulmamış olan ne demek?' diye sorduklarında Allah'ın Resul'ü (s.a.v), şöyle buyurdu:
'O, takva sahibi; içinde bir kötülük, haksızlık, kin ve hasedin bulunmadığı kalptir. (İbn Mâce)
Bu halin nedir? diye sordu; ben de durumu anlattım. Bana,
Ey Âişe, Allah ve Resûlü'nün sana haksızlık yapacağını mı düşünüyorsun. Hayır, bu asla olmaz. Fakat bana Cebrail geldi ve şöyle dedi: Bu gece, Şaban'ın yarısıdır (Beraat gecesidir). Allah Teâlâ bu gecede Kelp kabilesinin koyunlarının tüyü adedince mümini cehennemden azat eder. Ancak Allah şu kimselere rahmet nazarı ile bakmaz: Kendisine şirk koşan, kalbi müminlere karşı kin ve düşmanlık ile dolu olan, akraba ile hukukunu kesen, anne babasına asi olan ve sürekli içki içen.
Allah Resûlü (s.a.v) sonra üzerindeki elbiseyi kenara koyarak bana,
Ey Âişe, izin verirsen bu geceyi ibadetle geçirmek istiyorum buyurdu, ben de,
Anam babam sana feda olsun, izin veriyorum dedim ve Resul-i Ekrem (s.a.v) kalktı namaza durdu, sonra secdeye vardı. Secdede o kadar uzun kaldı ki, ben ruhu kabzedildi vefat etti zannettim. Elimle ayağına dokunduğumda, saadetli ayağını hareket ettirdi. Kulak verdim ki secdede şöyle dua ediyordu:
Sana bütün benliğim ve duygularımla secde ediyorum. Kalbim sana iman etti! Nimetlerini ve günahlarımı itiraf ediyorum. Zira senden başka günahları affedecek yoktur. Allah'ım! Gazabından rızana, azabından affına ve senden yine sana sığınırım! Ben seni hakkı ile övüp sena edemem; sen kendini nasıl övüyorsan öylece yücesin. (Beyhakî)
Bu hadisler, Berat gecesinin namaz, dua, zikir ve istiğfar gecesi olduğunu göstermektedir. Şaban'ın yarısı olunca gecesini ibadetle geçirin, sabahına çıktığınız günde de oruçlu olun buyrulması da bu gecenin ibadetle geçirilmesinin faziletini göstermektedir.
Bu gecede, nafile namaz olarak teheccüd namazı yanında, tövbe, tesbih, hacet namazları kılınabilir. Kazası olanlar kaza namazı kılabilirler. Yüce Allah'tan dinimiz ve dünyamız adına hayırlı isteklerde bulunabiliriz.
Berat gecesi pek mübarek bir gecedir. Berat gecesinde, yaratıkların bir sene içindeki rızıkları, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacakları, ölüm vakti gelenlerin ecelleri, hac gideceklerin isimleri ve benzeri işlerin hükmü Allah tarafından görevli meleklere bildirilir. Bu bakımdan Berat gecesinde ibadet etmenin büyük sevabı, feyzi ve bereketi vardır.
Mümine gereken işlerden biri de dualarını kabulünü ve günahların affını engelleyen işlerden kaçmaktır. O günahların başında şirk, bir cana kıymak ve zina yapmak gelmektedir. Bu üçü Allah katındaki en büyük günahlardır.
Günahların affını engelleyen günahlardan biri de, Müslüman kardeşine kin, haset ve düşmanlık beslemektir. Evzaî (rah) günahların affedilmesine engel olan kini şöyle açıklamıştır: Resûl-i Ekrem'in (s.a.v) ashabından herhangi birine karşı yapılan kin ve düşmanlıktır. Ashab-ı Güzin'den her hangi birine karşı yapılan kin, kişinin yakınlarına beslediği kinden daha tehlikeli ve kötüdür.
En Hayırlı Amel: Kalp Temizliği
Amellerin en üstünü kalbin her türlü kötülükten arınmasıdır. Selâmetin en üstünü nefsin isteklerinden ve bidatlerden kurtulmaktır. Faziletli amellerden birisi de önceki salihlerden, âlim ve ariflerden herhangi birisini küfürle, bidatçi olmakla, dalâlette olmakla suçlamamaktır. Yine en üstün amellerden birisi de herhangi bir müslümana karşı kin beslememek, kendisine haset etmemek ve onu küçük görmemektir. Onlar için güzel olanı dilemek, onlara nasihatte bulunmak ve kendi için istediği şeyleri onlar için de dilemektir. Yüce Allah, gerçek müminlerin şu şekilde dua ettiğini haber vermiştir:
'Rabbimiz! Bizi ve bizden önceki geçmiş mümin kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma!' (Haşr 59/10)
Abdullah b. Amr anlatıyor: Resul-i Ekrem'e (s.a.v), 'Ey Allah'ın Resulü! İnsanların en faziletlisi kimlerdir?' diye soruldu. Resul-i Ekrem (s.a.v) de,
'Sözü doğru, kalbi bozuk olmayandır' cevabını verdi.
Ashab (r.anhüm), 'Sözü doğru olan biliyoruz. Ama kalbi bozulmamış olan ne demek?' diye sorduklarında Allah'ın Resul'ü (s.a.v), şöyle buyurdu:
'O, takva sahibi; içinde bir kötülük, haksızlık, kin ve hasedin bulunmadığı kalptir. (İbn Mâce)
(1900-2015 YILLARI ARASI)
NOT: BERAT KANDİLİ 14/15 ŞABAN'DIR
MİLADİ YIL | AY | GÜN | HİCRİ YIL |
1900 | 07/08 ARALIK | CUMA/CUMARTESİ | 1318 |
1901 | 26/27 KASIM | SALI/ÇARŞAMBA | 1319 |
1902 | 16/17 KASIM | PAZAR/PAZARTESİ | 1320 |
1903 | 05/06 KASIM | PERŞEMBE/CUMA | 1321 |
1904 | 24/25 EKİM | PAZARTESİ/SALI | 1322 |
1905 | 14/15 EKİM | CUMARTESİ/PAZAR | 1323 |
1906 | 03/04 EKİM | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1324 |
1907 | 22/23 EYLÜL | PAZAR/PAZARTESİ | 1325 |
1908 | 11/12 EYLÜL | CUMA/CUMARTESİ | 1326 |
1909 | 31 AĞUSTOS/01 EYLÜL | SALI/ÇARŞAMBA | 1327 |
1910 | 21/22 AĞUSTOS | PAZAR/PAZARTESİ | 1328 |
1911 | 10/11 AĞUSTOS | PERŞEMBE/CUMA | 1329 |
1912 | 29/30 TEMMUZ | PAZARTESİ/SALI | 1330 |
1913 | 19/20 TEMMUZ | CUMARTESİ/PAZAR | 1331 |
1914 | 08/09 TEMMUZ | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1332 |
1915 | 27/28 HAZİRAN | PAZAR/PAZARTESİ | 1333 |
1916 | 16/17 HAZİRAN | CUMA/CUMARTESİ | 1334 |
1917 | 05/06 HAZİRAN | SALI/ÇARŞAMBA | 1335 |
1918 | 25/26 MAYIS | CUMARTESİ/PAZAR | 1336 |
1919 | 15/16 MAYIS | PERŞEMBE/CUMA | 1337 |
1920 | 03/04 MAYIS | PAZARTESİ/SALI | 1338 |
1921 | 23/24 NİSAN | CUMARTESİ/PAZAR | 1339 |
1922 | 12/13 NİSAN | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1340 |
1923 | 01/02 NİSAN | PAZAR/PAZARTESİ | 1341 |
1924 | 21/22 MART | CUMA/CUMARTESİ | 1342 |
1925 | 10/11 MART | SALI/ÇARŞAMBA | 1343 |
1926 | 27/28 ŞUBAT | CUMARTESİ/PAZAR | 1344 |
1927 | 17/18 ŞUBAT | PERŞEMBE/CUMA | 1345 |
1928 | 06/07 ŞUBAT | PAZARTESİ/SALI | 1346 |
1929 | 25/26 OCAK | CUMA/CUMARTESİ | 1347 |
1930 | 14/15 OCAK | SALI/ÇARŞAMBA | 1348 |
1931 | 04/05 OCAK | PAZAR/PAZARTESİ | 1349 |
1931 | 24/25 ARALIK | PERŞEMBE/CUMA | 1350 |
1932 | 13/14 ARALIK | SALI/ÇARŞAMBA | 1351 |
1933 | 02/03 ARALIK | CUMARTESİ/PAZAR | 1352 |
1934 | 22/23 KASIM | PERŞEMBE/CUMA | 1353 |
1935 | 11/12 KASIM | PAZARTESİ/SALI | 1354 |
1936 | 31 EKİM/01 KASIM | CUMARTESİ/PAZAR | 1355 |
1937 | 20/21 EKİM | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1356 |
1938 | 09/10 EKİM | PAZAR/PAZARTESİ | 1357 |
1939 | 28/29 EYLÜL | PERŞEMBE/CUMA | 1358 |
1940 | 17/18 EYLÜL | SALI/ÇARŞAMBA | 1359 |
1941 | 06/07 EYLÜL | CUMARTESİ/PAZAR | 1360 |
1942 | 27/28 AĞUSTOS | PERŞEMBE/CUMA | 1361 |
1943 | 16/17 AĞUSTOS | PAZARTESİ/SALI | 1362 |
1944 | 04/05 AĞUSTOS | CUMA/CUMARTESİ | 1363 |
1945 | 24/25 TEMMUZ | SALI/ÇARŞAMBA | 1364 |
1946 | 13/14 TEMMUZ | CUMARTESİ/PAZAR | 1365 |
1947 | 03/04 TEMMUZ | PERŞEMBE/CUMA | 1366 |
1948 | 22/23 HAZİRAN | SALI/ÇARŞAMBA | 1367 |
1949 | 11/12 HAZİRAN | CUMARTESİ/PAZAR | 1368 |
1950 | 31 MAYIS/01 HAZİRAN | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1369 |
1951 | 20/21 MAYIS | PAZAR/PAZARTESİ | 1370 |
1952 | 09/10 MAYIS | CUMA/CUMARTESİ | 1371 |
1953 | 28/29 NİSAN | SALI/ÇARŞAMBA | 1372 |
1954 | 18/19 NİSAN | PAZAR/PAZARTESİ | 1373 |
1955 | 07/08 NİSAN | PERŞEMBE/CUMA | 1374 |
1956 | 27/28 MART | SALI/ÇARŞAMBA | 1375 |
1957 | 16/17 MART | CUMARTESİ/PAZAR | 1376 |
1958 | 05/06 MART | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1377 |
1959 | 22/23 ŞUBAT | PAZAR/PAZARTESİ | 1378 |
1960 | 11/12 ŞUBAT | PERŞEMBE/CUMA | 1379 |
1961 | 31 OCAK/01 ŞUBAT | SALI/ÇARŞAMBA | 1380 |
1962 | 21/22 OCAK | PAZAR/PAZARTESİ | 1381 |
1963 | 10/11 OCAK | PERŞEMBE/CUMA | 1382 |
1963 | 30/31 ARALIK | PAZARTESİ/SALI | 1383 |
1964 | 18/19 ARALIK | CUMA/CUMARTESİ | 1384 |
1965 | 08/09 ARALIK | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1385 |
1966 | 27/28 KASIM | PAZAR/PAZARTESİ | 1386 |
1967 | 17/18 KASIM | CUMA/CUMARTESİ | 1387 |
1968 | 05/06 KASIM | SALI/ÇARŞAMBA | 1388 |
1969 | 26/27 EKİM | PAZAR/PAZARTESİ | 1389 |
1970 | 16/17 EKİM | CUMA/CUMARTESİ | 1390 |
1971 | 05/06 EKİM | SALI/ÇARŞAMBA | 1391 |
1972 | 23/24 EYLÜL | CUMARTESİ/PAZAR | 1392 |
1973 | 12/13 EYLÜL | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1393 |
1974 | 02/03 EYLÜL | PAZARTESİ/SALI | 1394 |
1975 | 22/23 AĞUSTOS | CUMA/CUMARTESİ | 1395 |
1976 | 11/12 AĞUSTOS | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1396 |
1977 | 31 TEMMUZ/01 AĞUSTOS | PAZAR/PAZARTESİ | 1397 |
1978 | 20/21 TEMMUZ | PERŞEMBE/CUMA | 1398 |
1979 | 09/10 TEMMUZ | PAZARTESİ/SALI | 1399 |
1980 | 27/28 HAZİRAN | CUMA/CUMARTESİ | 1400 |
1981 | 17/18 HAZİRAN | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1401 |
1982 | 06/07 HAZİRAN | PAZAR/PAZARTESİ | 1402 |
1983 | 27/28 MAYIS | CUMA/CUMARTESİ | 1403 |
1984 | 15/16 MAYIS | SALI/ÇARŞAMBA | 1404 |
1985 | 04/05 MAYIS | CUMARTESİ/PAZAR | 1405 |
1986 | 23/24 NİSAN | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1406 |
1987 | 13/14 NİSAN | PAZARTESİ/SALI | 1407 |
1988 | 01/02 NİSAN | CUMA/CUMARTESİ | 1408 |
1989 | 22/23 MART | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1409 |
1990 | 11/12 MART | PAZAR/PAZARTESİ | 1410 |
1991 | 01/02 MART | CUMA/CUMARTESİ | 1411 |
1992 | 18/19 ŞUBAT | SALI/ÇARŞAMBA | 1412 |
1993 | 06/07 ŞUBAT | CUMARTESİ/PAZAR | 1413 |
1994 | 26/27 OCAK | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1414 |
1995 | 15/16 OCAK | PAZAR/PAZARTESİ | 1415 |
1996 | 05/06 OCAK | CUMA/CUMARTESİ | 1416 |
1996 | 25/26 ARALIK | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1417 |
1997 | 14/15 ARALIK | PAZAR/PAZARTESİ | 1418 |
1998 | 03/04 ARALIK | PERŞEMBE/CUMA | 1419 |
1999 | 22/23 KASIM | PAZARTESİ/SALI | 1420 |
2000 | 10/11 KASIM | CUMA/CUMARTESİ | 1421 |
2001 | 31 EKİM/01 KASIM | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1422 |
2002 | 20/21 EKİM | PAZAR/PAZARTESİ | 1423 |
2003 | 10/11 EKİM | CUMA/CUMARTESİ | 1424 |
2004 | 29/30 EYLÜL | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1425 |
2005 | 18/19 EYLÜL | PAZAR/PAZARTESİ | 1426 |
2006 | 07/08 EYLÜL | PERŞEMBE/CUMA | 1427 |
2007 | 27/28 AĞUSTOS | PAZARTESİ/SALI | 1428 |
2008 | 16/17 AĞUSTOS | CUMARTESİ/PAZAR | 1429 |
2009 | 05/06 AĞUSTOS | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1430 |
2010 | 26/27 TEMMUZ | PAZARTESİ/SALI | 1431 |
2011 | 15/16 TEMMUZ | CUMA/CUMARTESİ | 1432 |
2012 | 04/05 TEMMUZ | ÇARŞAMBA/PERŞEMBE | 1433 |
2013 | 23/24 HAZİRAN | PAZAR/PAZARTESİ | 1434 |
2014 | 12/13 HAZİRAN | PERŞEMBE/CUMA | 1435 |
2015 | 01/02 HAZİRAN | PAZARTESİ/SALI | 1436 |
Anılarınızı istediğiniz herkesle çevrimiçi paylaşın.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...
Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder