26 Şubat 2009 Perşembe

(Namaz Zamanı) Cuma Hutbesi - Tebliğ Metodu

ادْعُ إِلِى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُم بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ

İslamda cihadın bir cephesi de, dini tebliğ etmektir, dinin kutsi mesajını bütün inlanlığa duyurmaktır. Bunun da metodunu Kuran-ı Kerim çizmiş, Hz. Muhammed (asm.) de fiilen uygulamıştır.

Aziz Cemaat! İslam dini, bütün beşere en son ilahi bir çağrıdır. Bu çağrı, Kuran-ı Kerimde islama çağrı (Saff, 7), Allah yoluna çağrı (Nahl, 125), imana çağrı (Hadid, 8 ), Allahın kitabına çağrı (Al-i İmran, 23), Hakka çağrı (Rad,14), hayra çağrı (Al-i İmran,104) ve kurtuluşa çağrı (Mümin, 41) gibi ifadelerle beyan edilmektedir. Ve bu çağrı sadece Allah'ın dinine olmalıdır. Davetçinin şahsına ve milletine yapılan bir çağrı olmamalıdır. Davetin tesiri için bu şarttır. Yüce Allah şöyle buyurur: Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır borç altında mı kalıyorlar? (Kalem,46) Yoksa sen onlardan bir karşılık mı istiyorsun? Rabbinin vereceği daha hayırlıdır. (Muminun, 72) De ki: Ben sizden bir ücret istemişsem, o sizin olsun. Ücretim yalnız Allah'a aittir. (Sebe, 34) Ben, buna karşı sizden bir ücret değil, ancak Rabbine doğru bir yol tutmak isteyen kimseler (olmanızı) istiyorum. (Furkan,25) Ey milletim! Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak beni yaratana aittir. (Hud, 51)

Ayetlerden açıkça anlaşıldığına göre peygamberler Para toplamıyorlar, tahsilât yapmıyorlar. Dünyevi kaygı taşımıyorlar. Emeklilik, sosyal güvence gibi kaygıları da yok. İhlâsla çalışıyorlar. Önce kendileri yapıyor, yaşıyorlar. Pratik örnek oluyor sonra aynı şeye davet ediyorlar. Din'in sırtından geçinmiyorlar. Din onlar için bir kazanç kapısı değil. Bağımsızlar, hürler, sadece Allah'a karşı sorumlu olduklarını biliyorlar. Kendilerini bağımlı kılacak tavırlardan şiddetle uzak duruyorlar. Hz. Peygambere mekken'in kodamanları çok cazip teklifler yapmışlardı. Satın almaya çalışmışlar, ilahi daveti bu yolla sabote etmek istemişlerdi. Kadın, makam, servet teklif etmişlerdi. Ancak Efendimiz "güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseniz dahi bu davadan vaz geçmem dedi. Çünkü mü' min için Allah' ın rızası ile takas edilecek, takasa değecek kıymette başka bir şey yoktur, olamaz. O halde peygamberlerin davasını dava edinenler de onlar gibi yaşamaya ve onlar gibi anlatmaya mecburdurlar.

Aziz Cemaat! Allah yoluna çağırmak ve tebliğ etmek farzdır. Davet, kitapla ve sünnetle, kabalık ve şiddetten uzak ve en güzel bir yolla olmalıdır. Ne son sözü başa alacağız, ne de adam darılır diye Allah'ın mesajını gizliyeceğiz. Madem insanları Allah'ın dinine çağırıyoruz, o halde bunu Allah'ın istediği gibi yapmalıyız. Bizden istenen bu görevi hakkıyla yapmaktır. Başarı da bundan ibarettir. Sonuç almak değildir. Eğer başarıyı sonuca bağlarsak birçok peygamberi başarısız görürüz ki bu büyük bir hatadır, iftiradır. Hz. Peygamber şöyle buyurur: Ümmetler bana arz olundu. Bir peygamber gördüm, yanındaki ümmetinin sayısı onu bulmuyordu. Yine bir peygamber gördüm, yanında kendisine inanmış bir-iki kişi vardı. Yine bir peygamber bana arzedildi, yanında hiç bir kimse yoktu. (Buharı ve Müslim)

Aziz Müminler! Davetçi Allah'ın kitabını, Pegamberin sünnetini ve bu ümmetin selefinin üzerinde icma ettikleri hususları bilen, ilimle gıdalanan ve çokça zikir, dua ve tesbihatla Allah'a yalvaran ve davet ettiği insanlara acıyandır. Ayrıca davetçi, insanları yaşadığı bir dine çağırırken hitap edilen toplumun yaşayış düzenlerini, İnançlarını, saplantılarını, daha çok hangi görüş ve düşüncelerin tesirinde kaldıklarını, psikolojik yapılarını, kültür seviyelerini, zaaflarını ve temayüllerini, ekonomik yapılarını ve bağlı bulundukları ekolülleri de bilmek durumundadır. Davetçi tartışmaya girmeden açıklamakla yetinmelidir.

Yüce Allah bu işi nasıl yapmamız gerektiğini kendisi bize açıklamıştır: Ey Rasulüm! Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır! Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. (Nahl,125) Müfessir Fahruddin er-Râzî, bu ayette üç metodtan bahseder: Birincisi, kesin deliiler, şüpheden uzak bilgi ve inanç veren hüccetler­dir. Buna «hikmet» denir. İkincisi, doyurucu delillerdir. Buna «güzel öğüt» de­nir. Üçüncüsü, misaller getirmektir. Buna «mücadele» denir. Yüce Allah'ın Hz. Musayı firavuna gönderirken söylediği mesaj da bu anlamdadır: Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar. Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. Kurtuluş, hidayete uyanlarındır. Taha, 44–47

Hutbemi Hz. Peygamberi 23 yıl gibi kısa bir zamanda başarılı kılan çalışmalarından bir demetle bitiriyorum:

a) Hz. Peygamber dininde samimidir. Çünkü getirdiği ahkâma herkesten ziyade riayet etmiştir.

b) Hz. Peygamber en büyük ahlaka sahiptir. (Kalem, 4)

c) Hz. Peygamber, Muhammed-ül Emindir.

d) Hz. Peygamber, bütün insanlara değer vermiş, siyah, beyaz, arap ve acem ayırımı yapmamıştır

e) Hz. Peygamber, merhameti ve müsamahayı kin, öfke ve düşmanlığa tercih etmiştir.

f) Azim, sabır, inanç ve karalılığı ümitsizlik ve karamsarlığa tercih etmiştir.

g) Hz. Peygamber tebliğ ve davet için hiçbir maddi menfaat ve şahsi çıkar düşünmemiştir


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: