Kara kara düşünüyor, çaresizliğin kıskacında kıvranıyordu. Derdini kime açabilirdi?
İstemek çok zordu. İlk gittiği kimse, ya "Hayır" derse, ne yapacaktı? İkinci bir kişiye gidebilecek yapıya sahip değildi.
Düşündü, taşındı, sonunda kararını verdi. Doğru mescidin yolunu tuttu.
Başını kapıdan şöyle bir uzattı. İçeride Resulullah (a.s.m.) sahabeleriyle birlikte sohbet halindeydi. Zaten kendisini onlardan ayrı görmüyordu. Dâvâ arkadaşlarıydı, can yoldaşlarıydı.
Aklından geçeni onlardan gizlemesine gerek yoktu. Hele Resulullah'tan gizli tutmasının hiç mânâsı yoktu. Zira Resulullah, sahabelerinin şahsi meseleleriyle de bizzat ilgilenirdi.
Kapıdan adımını attı. Fakat ayağının biri gidiyor, biri geri çekiliyordu. Halbuki diğer zamanlar çok rahat girerdi bu kapıdan.
Aklına gelen meseleyi de hiç çekinmeden Resulullah'a sorar, cevabını alırdı. Fakat bu seferki mesele doğrudan şahsını ilgilendiriyordu.
Çekildi, bir köşeye oturdu. Nurlu sohbet tatlı tatlı devam ediyordu. Sohbetin sonuna gelinmişti. Artık derdini açabilirdi. Günlerdir kafasında tasarladığı, düşündüğü şeyi açtı.
"Yâ Resulullah" dedi, "müsaade buyurursanız bir meselemi arz etmek istiyorum. Benim evim yok, bir ev yapmak istiyorum, fakat arsam da yoktur. Falan zâtın bir hurma bahçesi var. Onun bir kenarına bir ev yapmak istiyorum. Acaba razı olur mu?"
Sözünü ettiği zât orada hazır bulunuyordu. Peygamberimiz, konuyu bahçe sahibine sordu:
"Cennet'te bir hurmalık karşılığında bu adama arsayı verir misin?"
Adam ihtiyacının olduğunu ileri sürerek vermeye yanaşmadı. Aklına gelen başına gelmişti. İlk müracaatında red cevabı almıştı. Fakat Cenâb-ı Hak bir kapıyı kapatırsa öbürünü açardı.
Cömertliğiyle tanınan Ebu Dahdah orada hazırdı. Resulullah'ın müjdesini kaçırmak istemiyordu. Varı yoğu oturduğu eviydi. Hemen ileri atıldı, bahçe sahibine şu teklifte bulundu:
"Evimin karşılığında hurma bahçeni bana verir misin?"
Bu teklif adama cazip geldi ve "Evet, kabul" dedi.
Ebu Dahdah çok sevinmişti. Böylece hem Resulullah'ı memnun edecek, hem de o ihtiyaç sahibi kardeşini sevindirecekti. Az sonra, "Yâ Resulullah" dedi, "evimle değiştiğim bu hurma bahçesini size veriyorum. Siz de o kardeşime verin."
Resulullah çok memnundu. Ebu Dahdah'a ebedî müjdeyi verdi: "Ebu Dahdah'ın Cennet'teki evi ne kadar büyük!"
Bu sözlerini birkaç defa tekrarladılar. Ebu Dahdah sevinçten uçuyordu. Dünya evini vermiş, âhiret evini satın almıştı. Fakat içine bir kurt düşmüştü.
Eve gittiğinde hanımına meseleyi nasıl açacaktı? Acaba o ne diyecekti? Ya karşı çıkar da, "Biricik evimizi niye verdin?" diye reddederse, ne yapacaktı? Bu düşünceyle evin yolunu tuttu.
Kapıyı vurdu, içeri girdi. Eğip bükmeden yaptığı işi doğrudan hanımına açtı:
"Hanım evi boşaltalım, çünkü ben onu Cennet'teki bir ev karşılığında sattım."
Hanım da eşi gibi aynı kafa yapısına sahipti. "Ne kadar kârlı bir satış, ne güzel düşünmüşsün, Allah senden razı olsun" dedi.
Ebu Dahdah'a bu fedakârlığı yaptıran Kur'ân'ın şu teşvik dolu müjdesiydi:
"Malını Allah rızası için harcayıp da Allah'a güzel bir borç verecek kim var? İşte onun karşılığını Allah kat kat verecektir." (Bakara Sûresi, 245.)
Huzur ve mutluluğunuzun artması duasıyla...
Windows Live Messenger'ın için ücretsiz güncelleştirme! Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...
Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder