Durakta benimle birlikte bekleyenleri düşündüm sadece. Kadıköy'den Üsküdar'a gitmek için beklerken, bir alışveriş merkezi önünde. Her durakta olduğu gibi renkli simalar vardı burada da...
Liseden yeni çıkmış bir çift, biraz sonra ayrılacaklarının yalancı üzüntüsünü, birbirlerine hissettirmeye çalışıyorlardı. Stres dolu bakışlarıyla etrafı tedirgin eden genç bayan, sanki kavga etmek için bahane arıyordu. Bir başkası burnu havalarda yerden birkaç santim yükselmenin suni yüksekliğini yaşıyordu. Bir anne akşam yapacağı yemeği nasıl yapacağını düşünmekte, bu yüzdendir herhalde elindeki poşete dikkatle bakmakta, bu arada aldıklarının hesaplarını yapmaya çalışıyordu, bir delikanlı boş bakışlarıyla bu güne bir çizgi atmakta yani, O da bunalım takılıyordu..
Fazla bekletmedi bu sefer, on iki numara göründü işte. Dig dong sesiyle girdik içeri boş koltuk var mı telaşıyla. Boş koltuk yoktu ama…
İçeride bir ülkenin altında kalmış insan yığını görünmekte. Boş bakışlar, boş hülyalar, eve gitsek de yatsak rüyasındalar. Kucakta bir çocuk ise bu gidişe ayak uydurmaya çalışıyor. Bir başkasıysa bütün bu olanlara sebep arayan gözlerle bakıyor.
Peki ama bu hale nasıl geldik? Hani dün akşam hesabını yapmıştık günün. Planını yapmıştık bu günün. Böyle geçmemesi gerekiyor diyorduk koca bir ömrün...
Dünyanın peşine düşülmüş, elde etmek için çabalar harcanmış… Sevgiler helak olmuş, aşk denilen şey ayaklar atlında türap, günahlara yol olmuş. Bir gün daha geçmiş, bilanço alt üst olmuş, defter-i kebir yine açık vermiş.
Bu arada her durakta insanlar inmekte yerlerine yenileri binmekteydi, simalar değişmekte ama bakışlar sanki otobüse çakılmış bir ağırlık gibi devam etmekte. Belki zihinlerde tilkiler geziyor, kuyrukları birbirine değmemekte.
İnsan ile dünyayı, kedi ve fareden çok aslan ile fareye benzettim birden. Baktım şöyle bir gençlere; aslan gibiler. Vay be!..
"Aslana fare tutmak yakışır mı?" dedi bir ses. "Fare kediye yaraşır. O kadar büyük diş ve pençe fare için mi sende var? Sen git dişine göre bir ceylan bul, onda eyle karar. Fareye fare kadar değer verirsek eğer, ne batan için göz yaşarır ne ölen için gönül kanar."
Aslan gibi (!) insanız aslında biz. Dişimize göre bir şeyler bulmalıyız. Bizim dişimizi de faniler kesmez. Fani fare olmaktan öteye gidemez; ceylan misal bakiye yönelmeli, aslımıza yaraşır hayatın peşinde olmalıyız. Peşinde olmaya değecek tek şey -ki fıtridir- olan beka arzusudur. O halde beka üzere yaşamalıyız O'na yönelmeliyiz.
Aslan gibi… aslın-da insan gibi.
alıntı
Windows Live Messenger'ın için ücretsiz güncelleştirme! Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...
Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder