4 Nisan 2008 Cuma

(Namaz Zamanı) Avrupa’nın ağzına Niğbolu biberi sürdük

Avrupa'nin agzina Nigbolu biberi surduk
 
4 Agustos 1708 tarihli bir Fransiz gazetesi, Istanbul muhabirinin bildirdigine gore, Osmanli padisahi Ucuncu Ahmed'in bir hastaliga yakalanmis oldugunu yazmis ve bu haber daha sonra da birkac kere ayni gazetenin sayfalarinda basilmistir.
 
"Gazette" adini tasiyan bu seckin sureli yayinin nushalari karistirildikca daha iyi gorulmektedir ki, bundan 300 kusur yil onceki Fransiz kamuoyu, Osmanli baskenti Istanbul'daki havadislere kulak kesilmis durumdadir. Padisahin ava ve cuma namazlarina gitmesi, gunluk saglik durumu, Istanbul'da bas gosteren hastaliklar ve cikan yanginlar, kaptan-i deryalarin Akdeniz'de yaptigi yolculuklar, burokrasideki gorev degisiklikleri, 1703'te Edirne'de patlak veren ve Fransiz Ihtilali'nden 86 yil once gerceklesen "halk isyani"... Bu ve benzeri pek cok haber 1700'lerin basinda "Gazette" sutunlarinda boy gostermistir. Her yeniceri isyanini, "fitne" atesi olarak nitelemeye bayilan bizlerin aksine, 30 Ekim 1703 tarihli "Gazette", Istanbul'daki halk hareketine su makul ve mantikli cumlelerle yer vermekteydi : "Herkes bu imparatorlugun kurulmasindan beri bu kadar aniden cikan isyanin ve ayni zamanda bu kadar BILGE VE ILIMLI ASILERIN gorulmedigini kabul ediyor. Pazarlar... kapalidir, fakat buralari hic yagmalanmadi ve kimseye hakaret edilmedi."
 
Butun bu haberlerin bir 18. yuzyil, yani 'Aydinlanma Cagi' Fransiz gazetesinde cikmis olmasina sasmali miyiz? Bence, hayir. Asil kendimize, tarihimizle birlikte kendimizi gonullu olarak icerisine gomdugumuz o "gerileme mezari"nin gulunc ve igreti haline sasmaliyiz. Bu mezari kim kazdi? Kim icine gir dedi bize? Gonullu olarak icine girmeye nasil ikna olduk? Hadi girdik diyelim, icinden cikmamak icin bu kadar ayak diremek neden?
 
Tarihciligimiz, maalesef mezarimizin mermer bloklarini veya kafesin demir parmakliklarini gorunmez kilmakla mesgul. Oysa sorular vardir mermeri oyar, demir kafesin parmakliklarini yorar ve belki bir gun uzerimize gurultuyle kapatilmis olan lahdin farkina varir da firar yollarini arastirmayi akil ederiz bu sayede.
 
Nigbolu hakki yenmis zaferlerimizdendir
 
Artik bu manasiz "battik, bittik" edebiyatini bir kenara birakmanin ve adam gibi tarih yazmanin vakti geldi de geciyor bile. Daha 1396'da, Nigboluda Avrupa'nin gelecegini Bursa'nin gokkusagindan dokunmus besiginde sallayanlar Yildirim Bayezid'in Osmanlilari degil miydi? Yine Nigbolu'da hemen butun secme sovalyelerini ya kaybeden ya da esir veren Fransizlarin, hezimet haberlerini Paris'e getiren ulaklara inanmayarak onlari hapse tiktiklari, ancak haberler dogrulaninca serbest biraktiklari ve kralin moralini bozdugu icin sarayda uzun sure Nigbolu'dan soz etmenin yasaklandigi bilgileri, tarihimize neden dahil edilmez dersiniz?
 
Gercekten de Nigbolu, hakki yenmis zaferlerimizden biridir. Osmanli ordusunun Haclilar karsisinda bir daha boylesine kesin sonuclu bir meydan savasi kazanmasi icin Mohac'i (1526) beklemesi gerekecektir. Nigbolu'da Osmanli kuvvetlerinin o zamanlar sohretlerinin dorugunda bulunan Fransiz, Macar, Sen Jan ve Toton sovalyelerinin topunu birden yenmesi ve esir almasi, neredeyse bir tek bizim tarihlerimizde onemsenmeden gecistirilir. Oysa bu soylu esirlerin Bursa sokaklarinda halka teshirinin ardindan Bursa Sarayi'nda misafir edilmeleri ve ara sira Uludag yamaclarinda surek avina cikarilmalari, ustune ustluk Memlûklere gozdagi vermek icin Kahire'ye gonderilmeleri ve orada da kendilerine bir gecit resmi yaptirilmasi, fidyeleri odendikten sonra serbest birakilirken Yildirim'in, esir komutanlari, kiliclarini alip tekrar kendisiyle savasa davet etmesi  Dogu-Bati iliskileri bakimindan yeterince ilginc konular degil midir? (Az kalsin unutuyordum: Misafir sovalyeler sarayda bir tek baharatli Osmanli yemeklerini yiyemediklerinden ve soyle gonullerince sarap icemediklerinden sikayetcilermis.)
 
O zamana kadar Osmanli'yi barbar, padisahini da korkunc bir tiran zanneden sovalyeler, kendilerine yapilan bu asil ve medenî muamele karsisinda saskinlik icerisinde memleketlerinin yolunu tutmuslar. Akillari, en cok da gunlerce beraber avlandiklari tam 7 bin dogancinin ihtisamina takilmistir; bir de yol harcligi olarak kendilerine takdim edilen comert ihsanlara. Bize Bursa'daki Ulu Cami ile ilk Osmanli hastanesini (Darussifa) kazandiran Nigbolu zaferinin 600. yildonumunu 1996'da hatirlamak aklimiza gelmedi ama bu yil Sirplar, kendilerine bagimsizlik yolunu acan Kara Yorgi isyaninin 200. yildonumunu buyuk torenlerle kutladi. Iste aradaki fark.
 
Hep soyluyorum : Biz unutsak da dunya unutmuyor, unutmayacak.
 

(M.Armagan - Zaman)


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Namaz kılmayı öğrenmek için doğru yere geldiniz... Tüm namaz gönüllüleriyle www.namazzamani.net 'te buluşalım. Her zaman fikrinize ve desteğinize ihtiyacımız var... Bu sitedeki mailler: http://namazzamani-grubu.blogspot.com adresinde yayınlanır...

Bu mesajı Google Grupları "Namaz Zamanı" gruba üye olduğunuz için aldınız.

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/namazzamani?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok: